Bekliyorlar translate French
2,926 parallel translation
Bizi bekliyorlar.
Ils sont prêt pour nous.
Bu boktan işlerle nasıl uğraşmamı bekliyorlar?
Comment je gère tout ce bordel?
Hızlı bir karşılık bekliyorlar.
Ils exigent une réponse immédiate.
Sizi bekliyorlar.
Ils vous attendent.
Sokağın karşısında sniper tüfeğiyle bekliyorlar.
Ils sont en face avec un fusil à lunette.
Üstlerim de aynı yanıtları bekliyorlar.
Mes supérieurs se posent la même question.
Bekliyorlar.
Ils attendent.
Ayrıca gelecek hafta kar bekliyorlar.
Et ils prévoient de la neige la semaine prochaine.
Keskin nişancılar yerlerini aldı ve talimatımı bekliyorlar.
Les snipers sont en place et tireront à mon signal.
.. İspanyol okulları açmak için.. .. onları bekliyorlar.
Des écoles espagnoles à Moscou, Leningrad, Kiev et ailleurs.
- Seni bekliyorlar.
- Ils sont prêts.
- Ne için bekliyorlar?
Qu'est-ce qu'ils attendent?
Ne yani, kıyametin kopmasını mı bekliyorlar?
Ils attendent l'extase?
- Sizi derhal telgrafhaneye bekliyorlar paşam.
On vous attend immédiatement à l'office de télégramme, mon général.
Bildiğim kadarıyla insanlar yeni bir telefonun çıkan son modelini almak için bekliyorlar.
Ils veulent la nouvelle version du dernier téléphone en vogue.
İki tanesi hala pistte bekliyorlar.
Deux d'entre eux attendent sur le tarmac.
Kanallarda yüzen 10 bin çocuğu var,... annelerinin onlara uygun birer kız arkadaş yapmasını bekliyorlar.
Elle a 10 000 enfants qui nagent dans le canal, attendant que maman leur fabrique des copines.
Neyi bekliyorlar?
Qu'attendent-ils?
Kostüm için seni bekliyorlar. Sonra da saç ve makyaj var.
Ils t'attendent aux costumes, ensuite au maquillage.
Bizi buraya kapatıyorlar, kapıyı kilitliyorlar önümüze bir sürü birbiri ile çelişen kanıt atıyorlar ve sonra da bizden adil bir karar vermemizi bekliyorlar. Bu kadarı da yeter.
Ils nous jettent ici, ferment la porte, avec des preuves contradictoires, et attendent que l'on prenne une décision juste.
Hayır. Doğru zamanı bekliyorlar.
Ils attendent le bon moment.
Hamileyim diye ışıl ışıl olmamı bekliyorlar.
Les gens attendent de moi que j'ai une sorte de rayonnement stupide de femme enceinte.
Yarım kalan kampanya için medyada yer de ayarlamışlar. İşi tamamlamamız için Pazartesi bizi bekliyorlar.
Ils ont déjà acheté les placements pour la campagne qui vient de tomber à l'eau, et nous sommes invités lundi pour ramasser les morceaux.
- Hemen geldim, çünkü Life tahıl gevreğinden beyler araba kiralamışlar ve şu anda büroda bekliyorlar.
- Eh bien, j'ai couru parce que les gens de Life Cereal ont loué une voiture et maintenant ils attendent au bureau.
Çocuklar oturma odasında oturmuş TV seyrediyor ve gelmeyen birini bekliyorlar.
Les enfants sont dans le séjour à regarder la télévision, attendant quelqu'un qui n'est visiblement pas prêt de venir.
- Şimdi bekliyorlar.
Elles attendent.
Jeremy ve Dave beni alışveriş merkezine götürmek için bekliyorlar.
Je sors avec Jeremy et Dave.
İnsanlar kitapçıya girip kitabı alabilmek için sıralarının gelmesini bekliyorlar.
Les gens attendent pour entrer dans le magasin.
Bar'da bekliyorlar.
Ils attendent dans le bar.
Hırsızlarımız biri çıkana kadar kameraların açısı dışında bekliyorlar, sonra içeri giriyorlar.
Les voleurs restent hors-champ attendant une sortie et ils entrent.
Niye birinin çıkmasını bekliyorlar? Niye doğrudan girmiyorlar?
Pourquoi attendre quelqu'un et ne pas entrer directement?
Beni bekliyorlar.
Ils m'attendent.
Bunu yapmanı bekliyorlar zaten.
Ils veulent que tu le fasses.
Sanırım Joss Whedon'ın gelmesini bekliyorlar.
Ils doivent attendre Joss Whedon.
Seni bekliyorlar John.
Ils t'attendent, John.
İkinci Operasyon Odası hazır. Bizi bekliyorlar.
- Le bloc 2 est prêt, ils attendent.
Kitabı almamız için bizi bekliyorlar. Sonrasında da bizden almaya çalışacaklar.
Ils attendent qu'on récupère le livre pour nous le reprendre.
Bizden haber bekliyorlar.
Ils nous attendent.
Nate ile kayıkhanede sizi bekliyorlar.
Il vous attend avec Nate à la planque.
- Neyi bekliyorlar?
Qu'est-ce qu'ils attendent?
Yeni bir skandalın kokusunu bekliyorlar.
Ils sont à l'affût du moindre scandale.
Ve yıkımına sebep olmayı bekliyorlar.
Et cela vous conduira à votre perte.
Bakterilerin DNA sonuçlarını bekliyorlar.
Ils attendent toujours les résultats d'ADN bactériologique.
Bence patronların senin çok üzerine geliyor, senden çok fazlasını bekliyorlar.
Je pense que tes patrons te poussent trop. Ils attendent trop de toi.
Sizi bekliyorlar bayım. Bekliyor'lar'?
- Ils vous attendent, Monsieur.
Dinozorlar gece boyu bu pozisyonda bekliyorlar.
Ce sont les positions des dinosaures dans laquelle ils restent la nuit.
- Dışarıda bekliyorlar.
Ils attendent dehors.
Neal ve Dean şu an yukarıda geri dönmesini bekliyorlar.
Neal et Dean sont à l'étage là, ils attendent son appel.
Konferans odasında sizi bekliyorlar.
Ils vous attendent.
- Ne bekliyorlar, Matthew?
Ils ne peuvent penser...
- Ne için bekliyorlar?
VERROUILLAGE EN COURS - Qu'est-ce qu'ils attendent?