English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Belki yarın

Belki yarın translate French

1,145 parallel translation
- Belki yarın.
- Demain, peut-être.
Şey, belki yarın.
Bah! Peut-être demain.
Bir iki gün sonra, hatta belki yarın Güney Almanya'nın milliyetçi güçleri isyan başlatacaklar. Başlarında dağınık beyinli biri olacak. Adı, Adolf Hitler.
Dans un jour ou deux, peut-être demain, les unités nationales du Sud de l ´ Allemagne se révolteront sous le commandement d ´ un écervelé nommé Adolf Hitler.
Belki yarın bir patika buluruz.
Peut-être y aura-t-il un sentier demain.
- Belki yarın belki de öbürsü gün.
- Demain ou après-demain, peut-être.
- Belki yarın. - Yelkenli kullanın.
- Bien, peut-être demain alors.
Belki yarın konuşabiliriz.
On pourra peut-être parler demain.
Belki yarın yada bu hafta değil, ama onu mutlaka bulacağım.
Peut-être pas demain ou cette semaine, mais je le retrouverai.
Belki yarın.
Demain, peut-être.
Elbette. Belki yarın öğleden sonra...
Demain après-midi, ça te va?
Belki yarın seni Kaliforniya'ya göndermenin bir yolunu bulurum.
Demain, je verrai comment t'envoyer en Californie.
Yarın sorun, belki yarın söylerim!
Re-demande moi demain ; je te répondrai peut-être demain.
Belki yarın öğleden sonra beraberce yüzmeye gideriz.
On ira peut-être nager ensemble demain.
Hayvanınız belki yarınki toplama esnasında çıkar.
Votre animal sera peut-être ramassé demain.
Belki yarın da sen benimle çalışmak istersin.
Demain, tu peux peut-être m'aider à couler des fondations.
Belki bu önemli bir şey değildir, belki yarın sabaha bir şeyi kalmaz ama bundan nasıl emin olabilirim?
Ce n'est sans doute rien, elle ira peut-être mieux dans la journée, mais comment puis-je savoir?
Belki, yani belki yarın o markete gider ve bu sefer onun malum isteğine itiraz etmeyebilirim.
Peut-être que j'irai demain et que je ne reculerai pas devant ses avances subtiles mais sans équivoques.
- Belki yarın.
Demain.
O zaman, belki yarın, tamam mı?
Eh bien, peut-être demain, d'accord?
Belki yarın katı plaklardan yine bulabilirsin?
C'est vrai, vous me donnerez d'autres galettes demain?
Belki yarın, biraz egzersiz yaparız.
Demain, on s'entraînera un peu.
Belki yarın yine uğrar, bana bunu yeniden okursun.
Peut-être que tu pourrais venir me le relire demain.
Düşündüm de, belki yarın'yemek vakti'yine gelir de...
Mais je passerai demain pour le déjeuner.
Bulamazsan belki yarın söylerim. Banka memuru!
En cas d'échec, on verra ça demain.
Belki de yarın giderim.
Peut-être demain.
Belki de kocanın yarım bir adam olarak dönüşüne hazırlanıyorsundur.
Peut-être que tu te prépares pour le retour du cadavre de ton mari.
Yarın belki gün bitiminde.
Demain. Pour y passer la journee.
"Dün, Kore'ydi. Bugün, Vietnam. Yarın, Tayland, Filipinler sonra belki Avrupa."
Hier la Corée, aujourd'hui le Viêt-nam, demain la Thaïlande, les Philippines, ensuite, peut-être l'Europe.
Burada durmuş düşünüyordum da, acaba... eğer yarın yapacak bir işiniz yoksa... belki de benimle bir yerlere...
Je me demandais si... vous étiez occupée demain... Vous aimeriez peut-être...
Hey, dinle, yarın... işte düşünüyordum, belki işten sonra seni dışarı götürürüm.
Hé, écoute, demain... je pensais qu'après le boulot on sortirait.
Belki sadece bir yarısını etkiler, böylece bir yanınız felç olur.
Mais vous pouvez n'être atteint que d'un côté, lequel sera paralysé.
Belki de Güneş, kütlesinin yarısını bu şeklide kaybedecektir.
Le Soleil perdra peut-être la moitié de sa masse.
NasıI geçti? Guibert'de belki bir şansım var, yarın tekrar göreceğim.
J'ai peut-être une chance.
Gördüğüm en iyi 400 metre yarışı değildi belki, ama en cesuruydu.
Ce n'était pas le 400 mètres le plus joli à voir... mais certainement le plus courageux.
Kim bilir, belki de, diğer yarım hayatların nasıl olduğunu görmek benim için iyi olur.
Qui sait! Ça aura peut-être une bonne influence sur moi de voir comment vivent les gens bien.
Yarın onu telefonla ararım. Belki birkaç günlüğüne izin ver. Ortalık biraz sakinleşinceye kadar beklerim.
Je lui téléphonerai demain ou après-demain... dès que les choses se seront tassées.
Belki amatör anıran eşekler yarışmasında... bir şansın olabilir.
On pourrait te préférer à un âne qui brait.
Belki dünyanın yarısı bataklıktan uzakta karnını doyurabilir.
Les marais pourraient nourrir 50 % de la planète.
Yarına sizi ayıracağımdan dolayı, büyük ihtimal özgür olacaksın, belki sen ve ben...
Puisque tu seras libre demain, peut-être que toi et moi on pourrait...
Belki yarın olur.
Demain, peut-être...
Belki de biraz dinlenip, bunu yarın konuşmalıyız.
On devrait se reposer et reparler de tout ça demain.
- Belki kendini yarın daha iyi hissedeceksin.
- Tu te sentiras peut-être mieux demain. - Je l'espère.
Şimdi yemeğe çıkarız ve belki arabayla Burun'a gezmeye gideriz ve yarın yeniden görüşürüz.
Eh bien, on pourrait par exemple aller dîner ce soir et puis aller faire un tour à Cape Cod et se revoir demain.
Çizime yarın başlamalıyım. Belki bu akşam, belki de şimdi.
Nos séances doivent commencer demain, ce soir, maintenant.
Belki de yarın dünya tekrar bizim olur
Demain, nous reverrons notre monde.
Belki siz ve Danışman Troi gösterebilirsiniz? Bunu Yüzbaşı Yar'ın yapması mümkün olabilir mi Kaptan?
De savantes études terriennes les comparent aux aventuriers qui, au 18ème siècle, vinrent conquérir l'Amérique.
Yarın, belki senden bizim için birkaç odun kesmeni isteyebiliriz.
Peut-être du bois à couper demain.
Belki, yarın hazırlarsın.
Bon, peut-être demain.
Belki de yarısını.
Peut-être la moitié.
Yarın belki burada olursun, belki de değil.
Demain, tu seras là... ou pas.
Yarın gelmeyi dört gözle bekliyorlar, belki, küçük bir hediye getirirler size.
Ils ont hâte de venir demain... peut-être avec une surprise.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]