Bilgi translate French
20,674 parallel translation
Mark White hakkında daha çok bilgi sahibi olabilmek için ailesini inceliyoruz.
On a retracé l'histoire familiale de Mark White, pour essayer d'en tracer un meilleur portrait.
Sağlam bir bilgi edindim.
C'est une tonne d'information.
- Bu gizli bir bilgi. - Tabii ya.
C'est confidentiel.
Eğer bu evliliği tartışmak için dışarıdan bilgi alacaksan al ama şuan için tanığa izin verildi.
Si vous voulez apporter plus d'informations pour discuter de ce mariage, libre à vous, mais pour le moment... Le témoin peut disposer.
Ama bu artık her kimse, elinde bizim hakkımızda çok fazla gizli bilgi var. Bunu ciddiye almalıyız.
Mais qui qu'il soit, il a trop d'informations classées secrètes pour qu'on ne le prenne pas au sérieux.
İsteklerin karşılandığında arkadaşların hakkında bilgi takası yapıyordun.
Il vend des informations sur ses amis pour avoir ce qu'il veut.
Bilgi.
Des informations.
St. James'de bulduğun dosya kurbanlar hakkında detaylı bilgi içeriyor.
Les dossiers trouvés à Saint James contiennent des rapports détaillés des victimes.
Benim hakkımda onlara ileriye dönük bilgi sağlayacak mısınız?
Donnerez-vous aux futurs parents toutes les informations à mon sujet?
Karşılığında bize aile buluşması hakkında bilgi verdi.
En échange, il devait nous donner des détails sur la réunion de familles.
Sadece biraz bilgi istiyoruz.
Nous voulons seulement une petite information.
- Bakın teknik olarak size herhangi bir program hakkında bilgi...
Ecoutez, techniquement je ne suis pas autorisé à faire des commentaires sur n'importe quel programme...
Bu bilgi işe yarar.
C'est très pratique.
Şartlar beni daha fazla bilgi paylaşmamaya itti Harold.
Les circonstances m'empêchent de le révéler, Harold.
Formda ne kadar çok bilgi olursa ben de neyi araştıracağımı o kadar çok bilirim.
Mais connaître le passé génétique, m'aidera à savoir ce que l'on cherche.
Bundan daha ayrıntılı bilgi vermen lazım. Pekala.
Il faudra être plus précise.
Ne yani adamın sosyal medya bilgilerini mi araştırıyorsun? İşe yarar bir şifre listesi için yeterince şahsi bilgi toplayamazsın.
Les réseaux sociaux donnent assez d'infos pour créer un dico de mots de passe.
Aslında Ajan Zapata, Jane hakkında bilgi almak için kendisine yaklaştığını söyledi.
En faite, l'agent Zapata m'a dit qu'il l'a approché pour avoir des informations sur Jane.
- Silahlı kişiyle ilgili henüz bilgi yok.
- On ne sait pas grand chose du tireur.
- Bilgi işlem yöneticisini aradın mı?
- Avez-vous appelé notre informaticien?
Durum hakkında bilgi almaları gerek... Başınızın çaresine bakabileceğinizden eminim.
Ils doivent être briefés sur la situation, et je vous fais confiance pour bien vous comporter en mon absence.
Ne söylemeyeceğim hakkında bilgi için mi?
Pour ce que je ne dois pas dire?
Aylardır onlardan bilgi almaya çalışıyorum.
Ça fait des mois que j'essaie d'avoir des infos.
Bir yıl boyunca geride durup bizi izleyip bilgi paylaşmamak gibi mi?
Comme quand vous avez attendu et nous avez regardés pendant un an, sans partager une seule de vos informations?
Bizim hakkımızda bilgi almak için telefonlarımıza girdin.
Vous avez hacké nos téléphones pour avoir nos informations.
Bilgi verebilecek var mı?
LA REINE DE LA CUISINE EST GAY Qui veut m'en parler?
Ve bu noktada onunla gizli bilgi paylaşımını bıraktın mı?
C'est là que vous avez cessé de partager des informations secrètes avec lui?
Mayfair bizi kütüphanede yakaladıktan sonra onunla ne bir fotoğraf ne de bir bilgi paylaşımı yaptım.
Après que Mayfair nous ait surpris, je n'ai plus rien partagé avec lui.
Demek Müdür Yardımcısı Mayfair sizi Brooklyn Tarih Cemiyetinde bilgi paylaşırken yakaladı, doğru mu?
La Directrice Adjointe vous a vu partager des informations avec David Wagner à la bibliothèque, c'est bien ça?
Yani o ana kadar Bay Wagner ile gizli dokümanlar hakkında bilgi alışverişinde bulunduğunuza dair bilgisi yoktu?
Donc... Jusqu'à ce moment là, elle ne savait pas que vous consultiez M. Wagner pour ces documents classés. Elle ne savait pas.
Tamam sorun değil, hava kuvvetlerine bilgi verildi.
Pas de problème l'Air Force est dans la boucle.
Ve tanıklarımız da bilgi vermeye çok açık olmayacaklardır.
Et notre témoin n'est pas une bonne source d'infos.
Bunu hemen bilgi işleme iletmen gerekiyordu.
Vous auriez dû rapporter il à ITB immédiatement. Je signifie, nous avons été travailler pendant des heures déjà sur lui, mais ils ont utilisé un VPN. J'ai fait.
Olayla ilgili bilgi verebilir.
Ça pourrait être important.
Anladım. Sağlam bilgi istiyorsunuz.
J'ai compris, très convainquant.
Ama elinde sağlam bir bilgi olmalı.
Mais vous feriez mieux d'avoir une information solide.
Brightborn tedavileri hakkında hiçbir bilgi bulamıyorum.
Je trouve rien sur les traitements Brightborn.
- Aileye bilgi vereceğim.
Je les ai en informés.
Yeni bir bilgi var mı? Lütfen!
De nouvelles informations?
Şahane bir bilgi verdin.
C'est super, comme info.
Bakın, sistemden yeterli derecede bilgi akışını sağladığımız zaman uzun aralık şablonlarının tanımlanmasını ve öğrenilmesini sağlayacak.
En apportant assez de données, le système pourra analyser des structures et apprendre.
- Özel bilgi.
C'est perso.
Sadece edindiğim bilgi kadar iyiyim işimde. - Harikasın gerçekten.
Je suis à la hauteur des infos qu'on me donne.
Ama başka bilgi vermem.
Je ne parlerais pas du reste.
Çalışanlardan biri rakiplerden biriyle ilgili kritik bir bilgi saklıyor.
Un employé retenant une information critique sur un concurrent.
Bir sürü bilgi geçti elime.
J'ai filtré trop de choses.
Farklı şekilde. Birkaç bilgi var.
En toute discrétion, il existe des papiers, qui,
Beethoven'la ilgili ilginç bir bilgi vereceğim.
Un scoop intéressant sur Beethoven...
Yanlış bilgi almışım.
Je me suis trompé.
Anonim bir bilgi aldık.
Nous avons obtenu un renseignement anonyme.
Bu sabah mı bilgi aldınız?
Est-ce que vous avez obtenu une pointe ce matin?