English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bilirim

Bilirim translate French

7,693 parallel translation
Ben profesyonelim, rolümü nasıl oynayacağımı iyi bilirim.
Je suis un professionnel. Je sais comment jouer mon rôle.
O yüzü bilirim.
Je connais ce visage.
Belki bana bir kurallar kitabı falan gösterirsin de nasıl davranacağımı bilirim.
Peut-être que tu devrais me montrer un règlement. pour savoir comment je dois agir.
40 yıl boyunca polislik yaptım. Böyle yargılarda bulunmamak gerektiğini bilirim.
J'ai été officier de police pendant 40 ans, je ne juge pas les gens comme ça.
- Bana güven, bu işleri bilirim. - Güvendim.
- Fais-moi confiance.
15 yaşından beri aile mesleğindeyim. Kartların peş peşe gelme olasılığını bile bilirim.
254 à un
Bilirim ama.
En fait si.
Şehvetin enerjisini de çok iyi bilirim.
Et je reconnais l'énergie de désir.
Bu insanların nasıl davrandığını nasıl düşündüğünü ve konuştuğunu bilirim.
Je sais comment ces gens agissent, comment ils pensent, comment ils parlent.
Bu işte uzun zamandır varım, ağzımı kapamam gereken zamanı iyi bilirim.
Je suis là depuis assez longtemps pour savoir la fermer.
Ben ölümü senden daha iyi bilirim. Böyle bir cennette yaşarken sen ne bilirsin?
Foutez le camp!
Evet, o hissi bilirim.
Je connais ça.
Fakat Brancaster'ı bütün hayatım boyunca bilirim.
- Un an et demi. - Mais je connais Brancaster depuis toujours.
Kafa nasıl işler bilirim yani.
Je sais comment le cerveau fonctionne.
Reddington'ın tüm işlerini ben bilirim.. Ve ben patronunun, tüm bu işleri eline almasını sağlarım. Ama, Reddington ölmeli.
Je sais tout du projet de Reddington, et je désire tout transmettre à votre employeur, mais j'ai besoin de voir Reddington disparaitre.
Hiç kimsenin seni umursamadığı, anlamadığı bir yerde yaşamanın nasıl bir şey olduğunu bilirim.
Je sais ce que c'est de vivre quelque part où on dirait que personne ne fait attention à toi, où personne ne te comprends.
Bu işlerin çok masraflı olduğunu bilirim.
Ça coûte de l'argent.
Bilirim o hissi.
Je sais ce que c'est.
Ve birini isteyip onunla beraber olamamak nasıldır bilirim.
Et je sais ce que c'est de vouloir quelqu'un... mais de ne pas pouvoir être avec.
Nasıl bir şey olduğunu bilirim.
Je sais à quoi ça ressemble.
Beş evlilikten sonra Fındıkkıran'ı en iyi ben bilirim.
Après cinq mariages, je connais "Casse-Noisette"... par cœur.
Böyle şeyleri bilirim.
- Je le sais. Je connais ces choses.
Yok, nasıl olduğunu bilirim.
Non. Je sais ce que c'est, en fait.
Çünkü ben 16 yaşındaki sürtükleri adam etmeyi iyi bilirim.
Parce que je sais comment venir à bout de pestes de seize ans.
Ben de yapmasını bilirim.
Je pourrais en faire quelques-unes moi-même.
Sarsıcı bir tecrübe yaşamanın nasıl olduğunu bilirim ve inan bana, eğer kendini iyi olmaya şartlandırırsan iyileştiğinde eskisinden de kuvvetli olursun.
Je sais ce que c'est que de subir un traumatisme. Je te promets que si tu fais tout pour aller mieux, tu en ressortiras encore plus forte qu'avant.
Bu bölgeyi avcumun içi gibi bilirim.
Je connais ce territoire sur le bout des doigts.
Ama o duyguyu bilirim.
Mais je connais ce sentiment.
Çok iyi bilirim.
Je le connais très bien.
Senin taktiğini bilirim ben.
Je sais à quoi tu joues.
Siz cadıların ağzının ne kadar sıkı olduğunu bilirim.
Vous sorcières êtes toutes tellement secrètes.
Bilirim.
Tu le connais. - Oui.
- O içgüdüyü bilirim. - Peki.
Je comprends cet instinct.
Ben ne bilirim ki?
Qu'est-ce que j'en sais?
Her kuytu köşesini bilirim.
Je connais chaque coin et recoin.
Her zaman ne dediğimi bilirim!
Je sais toujours ce que je dis.
Bir rövanş maçından önce tüm kaşımı yolduğumu bilirim.
Une fois juste avant un match, je me suis arraché un sourcil entier.
Perşembe gecesi, çok iyi bilirim.
Jeudi soir... Je le sais bien.
Hayır ama kız kardeşlerin nasıl birbirini koruyup kollamadığını çok iyi bilirim.
Non, mais je sais ce que c'est quand des soeurs ne se protègent pas l'une l'autre.
Bir sorun çıkarmanın nasıl işlediğini bilirim.
Je sais comment évacuer une perturbation marche.
- Bilirim.
- Je sais.
Oğlunu kaybetmek ne demek bilirim.
Je sais ce que c'est de perdre un fils.
Hayatının oldukça fazla bir kısmını hapiste geçiren biri olarak ikinci şansların ne kadar nadir olduğunu bilirim.
Comme une personne qui a passé une partie considérable de sa vie incarcérée, je sais à quel point les secondes chances sont rares.
Fedakârlık etmeyi, hayatta ilerlemenin neler gerektirdiğini bilirim.
Je connais le sacrifice, ce qu'il faut pour avancer dans la vie.
-... ne yaptığımı bilirim. - Tamam.
- je sais ce que j'ai fait.
Jaguarlar hakkında bir şeyler bilirim işte.
J'ai un truc pour les Jaguars.
Evet, o hissi bilirim.
Je connais ce sentiment.
Ben bilirim çünkü Kai'yi ve eve dönüş yolunda karşıma çıkacak herkesi öldüreceğim.
Je le dis car je tuerai Kai et quiconque se mettra en travers de mon chemin pour rentrer.
Nasıl bir şey olduğunu bilirim.
Je sais ce que c'est.
Evet. Aileden birinin diğerini öldürmesini ve bakıcı aileye bırakılmayı iyi bilirim.
Mais un parent tuant l'autre, l'envoyant dans un foyer...
Köşeye sıkışmanın ne demek olduğunu bilirim, ve güveneceğin kimsenin olmamasını.
Je sais ce que c'est d'être piégée, et de ne n'avoir personne à qui se tourner.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]