English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bir gün daha

Bir gün daha translate French

3,188 parallel translation
Belki bir gün daha kalabilirim.
Je peux peut-être prendre un jour de plus.
Ya da Claire annemin yemeklerine bir gün daha katlanamayıncaya kadar.
Ou que Claire ne supporte plus un autre jour de la cuisine de ma mère.
- Bankayı bir gün daha bekletemem.
Je peux mettre en attente la banque un jour de plus.
Bir gün daha!
Un jour de plus!
* Yaşayabileceğim bir gün daha *
♪ l'll live to see another day ♪
Bir gün daha biter bir güneş daha batar evimize döneriz.
Une autre journée se termine. Un autre couché de soleil. On est rentré à la maison.
Seyehatimi bir gün daha uzatabilir misin?
Peux-tu étendre mon voyage d'un jour?
Bir gün daha geçti.
Une autre journée écoulée.
Mance Rayder seni severse, bir gün daha yaşarsın.
Si Mance Rayder t'aime bien, tu vivras encore un peu.
Tek bildiğim burada fazladan bir gün daha kalmayacağım.
Je passe plus un jour ici.
Bir gün daha ekle.
il suffit d'ajouter un autre jour
Onunla bir gün daha geçirebilmek için her şeyini verir.
À quel point... il aurait voulu avoir un dernier jour avec elle.
Spartacus'e bir gün daha yaklastik.
On a gagné un autre jour sur Spartacus.
Aynı şekilde o yerde bir gün daha kalmasına neden olan yalanını da unutmam.
Malgré ton mensonge, qui l'aurai maintenue dans ce lieu encore une autre putain de journée!
Böyle uğradığım için kusura bakma ama harika bir gün daha geçirdim, teşekkür ederim.
Désolée de débarquer comme ça mais je voulais juste dire merci pour une autre journée géniale.
Bir gün daha New York'ta olacak.
C'est son emploi du temps. Elle sera à New York un jour de plus.
- Buraya bir gün daha bakamam.
Je ne veux plus regarder ça un our de plus.
Sanırım bize bir ya da iki gün daha kazandırdım, ama daha fazlası olmaz. Şifreyi çözmede ilerleme var mı?
Et bien, je pense que je pourrais te faire gagner un jour ou deux, mais pas plus.Des progrès dans le déchiffrage du code?
Annemin evi terkettiği gün babam bir daha basketbol oynamamaya karar verdi.
"Le jour où ma mère est partie, mon père a renoncé au basket".
"Annemin evi terkettiği gün babam bir daha basketbol oynamamaya karar verdi."
- Quand ma mère est partie, mon père a renoncé au basket.
Biliyorum, bir seferinde demiştim ki gençken olduğun kadar asla güzel olamayacaksın ama her geçen gün daha da güzelleşiyorsun.
Je sais qu'une fois j'ai dis que tu ne serais jamais aussi belle que quand tu étais petite... Mais tu es de plus en plus belle chaque jours.
Pekala, iyi tarafından bakalım... Gelecek 10 yıl içinde 1 gün Nathan yoksa Ted'den daha iyi bir vaftiz baba olacaktır.
Si Nathan était là rien qu'un jour sur 10 ans, il ferait mieux que Ted.
Tanrı Aşkına, Bütün gün seninle uğraşamam! Bir daha ki sefer şunların uçlarını da keskinleştir!
Pour l'amour de Dieu, j'ai pas toute la journée! Pense à aiguiser la pointe!
Belki de bir kaç gün daha kalıp seni rahatsız etmediklerinden emin olmalıyım.
Et si je restais encore un peu pour les éloigner?
Bize ihanet ettiğin o gün sana buraya bir daha gelmemeni söylemiştim.
Le jour ou tu nous a trahis, Je t'ai dit de ne jamais revenir ici.
- 9 Kasım Çarşamba 08.02 - Seçime sadece on gün kala tartışmalar hâlâ malî krize odaklanıyor. Gün - Merkez Bankası'nın bu sabah yayınladığı yeni malî performans göstergeleriyle krizin ciddiyetinin bir kez daha altı çizilmiş oldu.
À seulement dix jours des élections, le débat est toujours centré sur la crise financière, dont la gravité a été soulignée ce matin par les indicateurs de performance financière publiés par la Banque Centrale.
Bir gün bir kedi gördüm sadece. Bir daha görmeyeceğim.
C'est juste un que j'ai vu un jour, mais je ne le reverrai plus.
Başbakan gün içinde bir anlaşma sunarsa, o zaman tamam birkaç yıl daha erteleyebiliriz.
Si le Premier ministre cède dans la journée, alors très bien, nous pourrons repousser de quelques années.
Evet, adını bilmiyoruz daha ama bana bir iki gün daha ver.
C'est la sénatrice Stephanie Vaughn.
Hala hayattayım. Sorun, Chuy'un gün geçtikçe daha fazla istemesiydi, ve buna bir son vermek zorundaydım.
Le problème, c'est que Chuy voulait de plus en plus d'argent, et j'ai dû arrêter de lui en donner.
Bir kaç gün daha takılamayacağınıza emin misiniz?
Restez juste quelques jours de plus.
Yani önümüzdeki 30 gün boyunca gelmeyecekler, ki bu da bir 90 gün daha ödeme gelmeyecek demek oluyor.
Ils ne seront pas revenus avant 30 jours, donc on ne sera pas payé avant 90 jours.
Ben de hep para veririm ve bir daha bütün gün aklımdan çıkaramam.
Et après je leur donne à chaque fois de l'argent et je n'arrête pas de penser à eux durant tout le reste de la journée...
Karada bir gün ve bir geceden daha fazla kalamam.
Je ne peux rester a terre plus longtemps qu'un jour et une nuit.
O gün gerçekten de daha iyi bir insan olmuştum.
Je suis vraiment devenu une meilleure personne ce jour-là.
Ama her gün, seni bir daha görmek ve gerçeği anlatabilmek umuduyla yaşadım.
Chaque jour, j'ai espéré pouvoir un jour vous revoir pour vous dire la vérité.
'Gün batımı'bunu kullanmak için bir sürü şansı oldu, ama o daha söylemedi.
Il a eu plein d'occasions de l'utiliser, et pourtant il ne l'a pas fait.
Senden iyilik isteyeceğim gün gelip çattığı zaman yarım bir sandviçten çok daha fazlası olacak.
Le jour viendra où je vous solliciterai, et ce ne sera pas pour une moitié de sandwich.
Eh, daha kötü bir gün olamaz herhalde.
Eh bien, aujourd'hui serait plutôt un jour de tempête.
Veya... Benim yeni fikrim, yoldan birazcık sapabilir ve geceyi Vegas'ta geçirebiliriz ve gezinin büyük bir kısmını tamamlar, hem de bir gün daha uzatıp...
Ma nouvelle idée c'est que nous pourrions sortir un peu du chemin et passer la nuit à Vegas.
Bir kaç gün geçsin, daha fazlasını öğreniriz.
Prends quelques jours de congé, le temps qu'on en sache plus.
Bir hafta oldu bile. Sadece üç gün daha kaldı.
On a déjà fait une semaine, il nous reste trois jours.
Diğer gün buluştuk ama daha ne olduğunu anlatamadan birden bir araba geldi ve üstümüze atladılar.
Mais avant qu'il ait pu m'expliquer, une voiture déboule, et ils nous attaquent.
Daha bir kaç gün önce kardeşim öldü ve ben toplantıya katılmak için buradayım.
Mon frère est mort, il y a juste quelques jours, et je suis ici pour assister à la réunion.
Bir daha asla gün yüzü görmeyecek, asla.
Il ne reverra jamais la lumière du jour, jamais.
Size, nereden elde ettiğimi söyleyemem ama size başka bir şey söyleyebilirim, o da, önümüzdeki 4 gün içinde yayınlanmamış şarkıları J - Stryke'tan daha çok duyacaksınız.
J-Stryke vous parlera de nouveau depuis la tombe.
Ertesi gün Bella Plata kapatıldı ve bir daha da açılmadı.
Le lendemain, le Bella Plata fermait, pour ne plus ouvrir.
Giderek daha iri oldum daha güçlü ve daha iyi. Ta ki bir gün durasıya kadar.
En grandissant, je suis devenu plus fort, meilleur... et ça s'est arrêté.
Daha bir iki gün olmuştu ki dün sabah köpeğimi geri getirdi.
Il me l'a ramenée hier, après quelques jours.
Onu bir iki gün daha bu olaydan uzak tutmak için elimden geleni yapacağım.
- Et je vais faire de mon mieux pour l'éloigné de son radar encore un jour ou deux.
Anneni, bir kaç gün daha gözetim altında tutmamız gerekiyor.
On doit encore garder ta maman un ou deux jours en observation.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]