Bir çeşit translate French
10,556 parallel translation
Evet, bir restorana gideceğimizi sanıyordu ama bana yemek yaptı ve bu bir çeşit düelloya dönüştü sanki.
Il pense qu'on va au restaurant, mais il a cuisiné pour moi, c'était comme un défi.
Çünkü bu daha çok bir çeşit menfaat çatışması şeysi gibi görünüyor.
Parce que j'ai l'impression qu'il y a conflit d'intérêt.
Bir çeşit bodrum katında tuttular.
On était retenues dans une sorte de sous-sol.
Operayla bir çeşit bağlantı var mı?
Y aurait-il un lien avec l'opéra?
Bir çeşit yapılacak işleri ya da mesajları var ve ne olduğunu çözmemiz için bize daha yeteri kadarını vermediler.
Ils ont comme un emploi du temps ou un message, et ils savent qu'ils ne nous en ont pas encore assez donné pour comprendre.
Bir çeşit profesyonel ihtiyatı korumaya çalışıyordum.
J'essayais de préserver une certaine discrétion professionnelle.
Burada, kaburgalar ve göğüs kemiğindeki yivler baltayı düşündürürken tam buradaki uzun kesiler ise bir çeşit bıçaklama olduğunu gösterir.
Les striures sur les côtes et le sternum font penser à un couperet. Les longues coupures ici sont une sorte d'agression au couteau.
- O da bir çeşit Alzheimer değil mi?
ALS pour Als-heimer, non?
Gerçek şu ki, sadece bir çeşit insan vardır, o da hayatta kalmanın daha basit bir yolu varsa onu seçer.
En vérité, il n'y a qu'un seul type de personne qui voudrait faire ce que nous faisons s'il y avait un moyen plus simple de survivre.
Çünkü bir çeşit korkunçluk yapmakla meşguller.
Parcqu'ils complotent d'autres saloperies.
En olası ihtimal gittikleri adadan bir çeşit enfeksiyon kapmış olmaları.
- Le scénario le plus probable est une sorte d'infection contractée sur l'île.
Hepimiz davaları ipuçları ve işaretlerle, açığa çıkardığını sanıyorduk bir çeşit sihir, ucuz bir numarayla.
Nous pensons tous que la manière dont tu analyses le cas, la manière dont tu déchiffres les indices et les signes a quelque chose de magique.
İletişimde bir çeşit problem var gibi görünüyor.
Il semble y avoir un problème de transmission.
- Sen bir çeşit ruh hastasısın, değil mı?
Tu n'es pas un peu lunatique.
Bir çeşit ünlüyüm artık.
Je suis une star.
- Sanırım bir çeşit şoktaydım.
- J'étais un peu sous le choc.
Bu yeni bir çeşit pulluk.
Un nouveau type de charrue.
Bir çeşit büyü mü?
Est-ce de la magie?
Bir büyücü olabilir bir çeşit gücü olabilir.
Il est possible qu'il soit magicien ou... Qu'il ait des pouvoirs.
- Bir çeşit almak zorundayım.
Je n'ai pas vraiment le choix.
Etrafta insanlara beni bir çeşit Yahudi karşıtı kara cahil olduğumu mu söyleyecek?
Il va dire aux gens que j'ai une chatte anti-sémite?
Etrafta insanlara bir çeşit Yahudi karşıtı kara cahilliğimin olduğunu mu söyleyecek?
Il raconte que j'ai une sorte de chatte anti-sémite?
Kitaptan bir çeşit elektrik alıyor.
Il en extrait une sorte de pouvoir.
Yalnız, bir çeşit gerçeği değiştiren kılavuz bulabilirsem boyut değiştiren bir aygıtla bağlantılı
Sauf si je peux trouver une espèce de guide de réalité alternatif lié à l'appareil de changement dimensionnel avec...
Cassandra ile birlikte... Cassandra'nın beynini matematiksel denklemler ile eritmek istemeyiz... Bir çeşit büyü ile bağlantılı bilgisayar yazılımı.
Bref nous n'avons pas besoin de faire fondre le cerveau de Cassandra en faisant des équations mathématiques... une sorte de logiciel qui communique avec la magie.
Bu çam ağaçları aslında taşların etrafında bir çeşit desen halinde ve bir de, uh, her birinde antik metal başak.
Ces pins en faite forment un espèce de schéma autour des pierres, et il y a une, heu, pointe de métal sur chacune d'entre elle.
Bir çeşit spanyelden yapılma sıcak su şişeleri getiriyorlar.
Vous connaissez le capitaine Percy?
- Kim ne biliyor ki? Tek söylediğim Vee'ye bir çeşit voodoo büyüsü yaptılar ve kaltak kayboldu.
Je dis juste qu'elles ont lancé un sort vaudou sur Vee, et "pouf", elle a disparu.
Denizin dibine bağlanmış bir çeşit su altı patlayıcısı.
Des sortes d'explosifs sous marins Sanglés au fond marin dans le sable.
Kesinlikle ancak bu sefer, kişinin doğasındaki hırsı tetikleyerek onu bir çeşit adrenalin yüklü, yoluna çıkan her şeyi ve herkesi yok etmeye programlı bir psikopata çevirmişler.
Exact, sauf que dans le cas de cet homme, ils ont pu amplifier sa nature ambitieuse, et le transformer en un psychopathe chargé d'adrénaline, prêt à détruire tout ce qui se trouve sur son chemin.
Aslında bir çeşit çıktık. Bir kere.
On l'a déjà fait... une fois.
En olası ihtimal adadan bir çeşit enfeksiyon kapmış olmaları.
Le scénario le plus probable est une sorte d'infection - attrapée sur l'île.
- Bir çeşit beyin yıkamadır belki.
- Peut-être un lavage de cerveau.
- Daniel! En olası ihtimal adadan bir çeşit enfeksiyon kapmış olmaları.
Le scénario le plus probable est une sorte d'infection
Sonra bir gün çok hastalandı. Bir çeşit solungaç hastalığıymış.
Et il était vraiment malade, une sorte d'infection des branchies.
Ama son anlara doğru kılıcını vermesi bir çeşit özürdü sanırım.
Mais je pense qu'au final, l'épée était une sorte d'excuse.
- Bir çeşit operasyon yapıyorlardı üzerinde.
Ils étaient... en train de réaliser une sorte de manipulation. Qui?
Hayır.Bir çeşit gezintiydi.
Hum, seulement pour passer un moment.
Bir çeşit büyü mü bu?
Est-ce que c'est une sorte de sort?
Söylediği bu büyü, bir çeşit zihin kontrolü mü?
Est-ce un sort qu'il lance, une sorte de contrôle mental?
365 çeşit peynirin olduğu bir ülke.
Un pays avec 365 types de fromages différents.
Ne çeşit bir ganimetmiş?
Une pièce? Quel genre de pièce?
- Herhangi bir çeşit satış?
- Dans la vente tout court?
- Ne çeşit bir parti? Orta Asya'daki bir ülkenin başındaki birisi için doğum günü partisi.
C'est la fête d'anniversaire du chef d'un état d'Asie Centrale.
- Bir çeşit...
- Ça doit être une espèce...
Bir tayfada bunun gibi iki çeşit serdümen vardır.
Deux types de quartiers maîtres dans un équipage comme le notre.
Ne çeşit bir kütüphaneci silah taşır yahu?
Quel genre de bibliothécaires porte une arme?
Ne çeşit bir cezalandırmadan bahsediyoruz?
De quel genre de punition s'agit-il?
- Ne çeşit bir bitki?
- Quel genre de ragoût de plante?
Ne çeşit bir adam olduğuna karar vermelisin. Korkan mı yoksa korkuya yöne veren mi?
Tu dois décider quel genre d'homme tu veux être un qui a peur, ou un qui inspire la peur.
O bunun ne çeşit bir cadılık olduğunu bilir.
Elle saura de quel genre de sorcellerie il s'agit.
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23
bir ceset 19
bir çok şey 16
bir cinayet işlendi 18
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23
bir ceset 19
bir çok şey 16
bir cinayet işlendi 18