Bir ceset translate French
3,311 parallel translation
Bir ceset buldum, erkek, orta yaşlı. 1.78 boylarında, kahverengi saçlı.
J'ai le corps d'un homme, la cinquantaine, 1 m 75, cheveux châtains.
Lola, burada karışıklık ve sadece bir ceset var şuan.
Lola, la confusion règne et nous avons maintenant un cadavre.
Bir ceset daha var.
Il y a un autre corps.
Denizden bir ceset çıkarıldı.
Monsieur, un corps retrouvé dans l'eau.
Halka açık bir cenazeyi bir ceset olmadan nasıl yaptınız peki?
Donc comme avez-vous des funérailles publiques sans le corps?
Tek bildiğim şey ortada donmuş bir ceset olduğu ve tanığınızın tutar tarafı olmadığı.
Tout ce que je sais c'est que j'ai un corps gelé et que votre alibi ne tient pas la route.
Tek bildiğim şey ortada donmuş bir ceset olduğu ve tanığınızın tutar tarafı olmadığı.
Tout ce que je sais c'est que j'ai un corps gelé. Et que votre alibi ne tient pas la route.
Bir ceset daha var, kuzen.
Merde! Il y a un autre cadavre, mec.
Kapıya dayanıp bu masum, çocuklarının intiharının yara izlerini muhtemelen hep taşıyacak insanlara onun diriltilmiş bir ceset olduğunu ve insan eti yemek istediğini mi anlatacağız?
On va juste marcher jusqu'à la porte, taper, dire à ces personnes innocentes, qui sont je le pense marquées à jamais par le suicide de leur enfant qui est maintenant un corps réanimé et a une indéniable envie pour la chair humaine.
Evinde neden çürüyen bir ceset var Aidan?
Pouquoi avons nous un corps en décomposition dans notre maison Aidan?
Patronun kapımın önüne bir ceset bıraktı.
Votre patron a laissé un mort devant ma porte d'entrée.
Ah, hayır. O muşambanın altında bir ceset var.
Il y a un cadavre sous cette bâche.
Bir ceset mi taşıyordu?
Il déplaçait un corps?
Ortada bir ceset var ve bundan haberdarız.
Il y a un corps. On le sait.
Ben de öyle düşünüyordum. Ama içeride bir ceset bulmuşlar.
Pas avec le corps qu'on a retrouvé à l'intérieur de l'ambulance.
- Yani bir ceset. ... ama hâlâ görece de olsa değişken bir durumda olsa...
... dans une phase encore labile...
Başka bir ceset.
Un autre corps.
Bir ceset bulmuş olabilirler.
Ils ont trouvé un corps.
Bir ceset olduğunu duydum.
J'ai entendu qu'il y avait un corps.
- Dorset plajında bir ceset bulundu.
- Un corps à été retrouvé sur une plage du Dorset.
Ama, sonra ilgilenmemiz gereken bir ceset oldu.
Mais nous avions un corps à gérer.
Bir ceset daha bulmuşlar.
on as trouvé un autre corps. ]
Bir gece avluda vurularak öldürülmüş bir ceset bulduk.
Une nuit, il y a eu une fusillade dans une cour intérieure.
Bir ceset vardı.
On a trouvé un corps,
Bir ceset vardı, Sebastian.
Il y avait un cadavre, Sébastian.
Kuzey Hollanda morgunda, Kazada yanmış bir ceset var. Kimliği belirsiz.
Il y a un cadavre à la morgue de la province de Hollande Septentrionale, une femme non identifiée tuée dans un accident et rendue méconnaissable par le feu.
Orman bekçileri bir ceset buldu.
Les gardes du parc ont trouvé un corps.
- Bu gece bir ceset daha bulmuşlar.
- Ils ont trouvé un corps ce soir.
Rachel, bir ceset gordum.
Rachel, J'ai vu un corps.
Yani her ceset bir tehdit.
Les cadavres sont un danger.
Sally Legge ceset olacak, fakat şu anda onu bir turbana sokup, falcı yapmak istiyorlar.
Sally Legge allait le faire, mais maintenant elle doit porter un turban pour dire l'avenir.
Başsız, titreyen ceset ile yakından ilgilenmesi için içeriye sadece göz delikleri olan bir bere giyen birini yollarlar.
Ils laissent entrer une personne cagoulée, avec deux trous pour les yeux, qui s'exécute sur le cadavre décapité qui frémit encore.
Göğsünde bir delikle ceset torbasına giren O'ydu.
C'est le type reparti une balle dans la poitrine.
Bir şey var... Bu kadar berbat ceset kokan bir yer için...
L'endroit est bien en place, Ca pue comme ça après la mort.
Nora ve ben, insan-kurt ikileminden kurtulup gerçek bir çift olalı bir yılı aştı. Tesadüfî ceset canlandırma ve kira endişesi bir yana her şey harikaydı.
Ça fait plus d'un an que Nora et moi sommes un vrai couple, a cheval entre le côté humain / loup-garou et ressuscitant les cadavres et s'inquiétant pour le loyer,
Eğer ceset yoksa, bu bir anlama gelir :
mais aucune corps ne peut signifier qu'une chose :
Durun, o çukurda üç ceset vardı. - Bir kadın mı?
Attendez, il y avait trois corps dans ce trou.
Evet, silah yok, ceset yok, faal bir laboratuvar yok.
Ouais, eh bien, pas d'armes, pas de corps, pas de laboratoire de travail.
Bir deniz piyadesi, orada üç ceset olduğunu söyledi.
Un Marine me dit que trois cadavres s'y trouvent.
Dinle, eğer bu Matador'sa, en azından iki ceset daha olacak ve aylar boyunca sessiz kalacak. Belki de bir yıl boyunca.
Si c'est l'Éventreur, il y aura au moins deux corps de plus, puis rien pendant des mois, voire un an.
Ve bir kumsala gömülmüş, henüz kimlikleri belirlenmemiş yedi ceset.
Et sept corps toujours non identifiés enterrés sur une plage.
Açıkçası bu ceset fotoğrafları için bir açıklama bekliyorum.
J'attends une explication pour les photos de cadavres.
Ceset bir şeye takılmış olmalı ki yüzeye geri çıkmadı.
Son corps a dû se coincer là dessous, vu qu'il n'est pas remonté.
Burada bir yaralı adam ve bir sürü ceset var.
Il y a un homme blessé et plein de cadavres partout.
Litchfield'dan ceset torbasında bir iskelet olarak ayrılacaksın.
Tu vas quitter Litchfield en tant que squelette dans un sac.
O kadar çok gaz çeken biri olsaydı ortada gösterecek bir de ceset olurdu.
Si quelqu'un sniffait autant de fréon, on aurait un cadavre pour le prouver.
Burada bir ceset var.
J'ai un cadavre.
O ateşli otostopçuya zaten sinirlenmiş olan karısı 502 00 : 21 : 57,638 - - 00 : 21 : 59,105 onu tekrar görür, ve kızı ölümüne döverler, sonra da uygun bir yere gömerler. Peki orda yatan diğer 6 ceset nerden cıktı?
La femme, est déjà énervée contre l'auto-stoppeuse, elle la voit encore, et ils la battent à mort et idéalement la jette où les six autres corps sont enterrés?
İsimsiz bir ceset.
Inconnue.
Billy ceset kıyıya vurur diye korkmuş, kalanları alması için bir ortak bulmuş, ve kimsenin bakmayacağı bir yere attırtmış.
Billy avait peur que son corps ne remonte. Il a donc demandé à un complice de le prendre et de s'en débarrasser loin.
Az önce ilk defa ceset gördü ve tam bir salak gibi davranıyor. Yani yaptıklarım pek işe yaramadı galiba. Pekâlâ.
Il vient juste de voir son premier cadavre et agit toujours comme un parfait idiot donc j'imagine que j'ai toujours mon travail à faire.
ceset 52
ceset yok 21
cesetler 23
ceset nerede 34
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23
ceset yok 21
cesetler 23
ceset nerede 34
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23