Bir şeyler yapmalıyız translate French
813 parallel translation
Bir şeyler yapmalıyız.
Qu'est-ce qu'on peut faire?
Bir şeyler yapmalıyız, halk...
Nous devons faire quelque chose avant que le public...
- Anthony, bir şeyler yapmalıyız.
Nous devons intervenir.
Bu konuda bir şeyler yapmalıyız, Jerrold.
Tu dois faire quelque chose.
Şimdi, o zavallının kırbaçlanmasını durduracak bir şeyler yapmalıyız.
Pour l'heure, nous devons faire cesser Ie supplice de ce pauvre diable.
Etkileyici bir şeyler yapmalıyız.
Il faut mieux.
- Bir şeyler yapmalıyız.
- Il faut réagir.
Şehir sakinleri toptan çıldırmadan önce bir şeyler yapmalıyız.
Il faut faire quelque chose avant que la ville devienne complètement hystérique.
Stanley için bir şeyler yapmalıyız.
Il faut aider Stanley.
Ve bence onun için bir şeyler yapmalıyız.
On devrait faire quelque chose pour elle.
Onlar için bir şeyler yapmalıyız.
On devrait pouvoir faire quelque chose pour eux.
Evet, bu hiç adil değil. Bu konuda bir şeyler yapmalıyız.
On ne va pas se laisser faire.
Burada bir süre kalmayı düşünüyorsanız size hizmetçi ayarlamak için bir şeyler yapmalıyız.
Si vous restez un peu, nous vous trouverons du personnel.
Bir şeyler yapmalıyız, Ben. Neden?
Il faut faire quelque chose.
Bir şeyler yapmalıyız, Bunu ona borçluyuz.
Nous lui devons de le sauver.
Derhal bir şeyler yapmalıyız.
Nous devons l'aider, tout de suite.
Bu konuda hemen bir şeyler yapmalıyız. Sen merak etme.
Va falloir s'occuper de ça tout de suite.
Bu konuda bir şeyler yapmalıyız.
Il va falloir faire quelque chose à ce sujet.
Evet, bu konuda bir şeyler yapmalıyız, Crockett.
Je suppose qu'il vaut mieux faire quelque chose à ce propos, Crockett.
Bir şeyler yapmalıyız.
On doit faire quelque chose.
- Bir şeyler yapmalıyız.
- On doit faire quelque chose.
Bir - bir şeyler yapmalıyız. Onları durdurmalıyım.
Il faut faire quelque chose.
Bir şeyler yapmalıyız.
Tu dois agir.
Bir şeyler yapmalıyız.
Nous devons faire quelque chose.
Bir şeyler yapmalıyız.
On devrait faire quelque chose.
Öyleyse bu paçavra sürülerinden, işe yarar bir şeyler yapmalıyız.
En ce cas, nous aurions dû en trouver qui ne soient pas vêtus de guenilles.
Eğer Almanlar onları çok istiyorlarsa belki bir şeyler yapmalıyız.
Si les Allemands y tiennent tant, on devrait agir.
Bir şeyler yapmalıyız.
Il faut faire quelque chose.
Klingon işgalini etkisiz hale getirmek için bir şeyler yapmalıyız.
Nous devons tout faire pour neutraliser l'occupation klingonne.
Bir şeyler yapmalıyız!
II faut agir!
- Kaptan, bir şeyler yapmalıyız
- Il faut faire quelque chose.
Yine de bir şeyler yapmalıyız.
Cependant on doit faire quelque chose.
Hemen bir şeyler yapmalıyız, anlıyor musun?
Je dois l'aider... il le faut.
Sophie, bir şeyler yapmalıyız.
Il faut agir.
Bu yılan ısırması için acele bir şeyler yapmalıyız.
Il faut faire quelque chose pour cette morsure de serpent, vite.
Tüm bu nefret karşısında bir şeyler yapmalıyız.
"agissons contre la haine..."
Üstümüzden geçmelerini önlemek için bir şeyler yapmalıyız.
Alors, il faudra les empêcher de nous écraser, non?
Bir şeyler yapmalıyız. Planlar geliştirmeliyiz.
On ne peut pas rester comme ça, il faudrait tracer un plan.
Bir an önce bir şeyler yapmalıyız!
Il nous faut agir sur-le-champ!
Kendi "düzen" imizi korumak için, beyler... bu konuda derhal bir şeyler yapmalıyız. Derhal!
Pour pouvoir conserver nos "fromages", il nous faut réagir immédiatement.
Ablam konusunda bir şeyler yapmalıyız.
Il faut qu'on aide ma sœur.
Biz yine bir şeyler yapmalıyız.
Nous devrions re-sortir ensemble.
Son bir kez bir şeyler yapmalıyız. Burada bir sendika temsilcisi varmı?
Quelqu'un veut intervenir auprès du syndicat...
Bir şeyler yapmalıyız.
Il faut faire quelque chose!
- Bir şeyler yapmalıyız!
Bouge-toi, merde!
Artık güvende olduğumuza göre o zavallı adam için bir şeyler yapmalıyız.
C'est du passé. - Et à propos du reste? - Quel reste?
Sizi uyarmalıyım, bu çok ciddi bir durum! Kesinlikle bir şeyler yapmalısınız!
Sachez que vous êtes complices d'un fait gravissime!
Bir şeyler yapmalıyız!
Vous voyez!
Büyükbaba bir şeyler yapmalıyız.
Grand-père, nous pouvons faire quelque chose, non?
Bir şeyler yapmalıyız.
Sam, on doit agir.
Acaba daha pis bir şeyler mi yapmalıyız. Biraz daha ağır?
On devrait faire des choses plus dégoûtantes... un peu plus fortes?
bir şeyler içelim mi 27
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92