Bir şeyler yapın translate French
632 parallel translation
- Bir şeyler yapın o zaman!
Alors, faites quelque chose!
Şimdi siz bir şeyler yapın bay Bradley.
À votre tour, M. Bradley.
Öylece durmayın. Bir şeyler yapın.
Faites quelque chose.
Bir şeyler yapın!
Arrêtez-les!
Ama bir şeyler yapın Mösyö Cornillon!
Enfin, faites quelque chose!
Lütfen doktor, ne yapacağınız önemli değil ama bir şeyler yapın.
Ce que vous voulez, mais faites quelque chose.
Bir şeyler yapın!
II faut faire quelque chose!
Şoför bey, bu acımasız hayvanı durdurmak için bir şeyler yapın.
Chauffeur, empêchez cette odieuse brute...
İşe yarar bir şeyler yapın. Yürüyebilmem için bana bir asa verin.
Donnez-moi un bâton, que je puisse marcher.
Bir şeyler yapın!
Faites quelque chose!
Ve kıçınızı sallayın biraz! Bir şeyler yapın, tamam mı?
Remuez-vous le train, faites un effort.
O zaman bu konu hakkında bir şeyler yapın Usta Kadokura.
Alors chargez-vous de lui, Maître Kadokura.
- Bir şeyler yapın.
- Bon Dieu, faites quelque chose.
Gidin. Bir şeyler yapın.
Allez-y!
Tavuk gibi gıdaklayacağınıza bir şeyler yapın!
Faites quelque chose!
Onurlu samuray savaşçıları! Lütfen bir şeyler yapın!
Monsieur le samouraï, faites quelque chose.
Bir şeyler yapın doktor. Lütfen ona yardım edin!
Faites quelque chose, docteur!
Gidip bir şeyler yapın.
Allez, on y retourne et on se bat.
Bir şeyler yapın! Boğuluyor! Beni bekle, hayatım!
Mon amour, je descends!
Oğlum, ya birbirinize sımsıkı yapışırsınız ya ya ya ya ya da iyi birer dost olursunuz. Bir şeyler yapın, ve kardeşinle dövüşen kim olursa olsun onu yere sermelisin.
Alors, tu prends un bâton, une brique ou n'importe quoi, et tu casses la gueule de l'autre gars!
Bu adamı ortaya çıkartmak için kamu oyunda bir şeyler yapın, gururunu kırın.. .. etrafındaki insanlar konuşmaya başlasın.
Je veux quelque chose de public qui le fasse sortir, qui blesse sa fierté, pour faire parler les gens autour de lui.
Bu konuda bir şeyler yapın!
Faites quelque chose.
Kendin için bir şeyler yap artık. Arkadaşların var.
" Prenez votre destin en main.
Tam bir aptalım, olmayan şeyler için endişe edip pireyi deve yapıyorum.
Je me tourmente pour des choses qui n'existent pas. Et je fais une montagne d'une taupinière.
Bayan Walker, Bir şeyler yapılmalı.
Le char des trois hommes dans un bain n'est pas assez grand.
- Bir şeyler yapılmasını istiyoruz!
- Nous voulons des actes!
Bir değişiklik yapıp, sana bir şeyler borçlu olduklarını düşünürdüm.
Ils te doivent bien quelque chose!
Bir şeyler yap, Doo-doo.
C'est tout de même assez inattendu, n'est-ce pas?
Bir süre sonra sen de bir şeyler yapıp elindekilerle yetinirsin, durmadan sahip olmadıklarını elde etmek yerine.
Et après un moment, tu finiras pas être content de ce que tu as, au lieu de rêver de ce que tu ne peux pas avoir.
Bir şeyler yanlış gittiği zaman kıçlarını onlar için yapıştırman gerekiyor.
Quand ça va mal, on leur botte le derrière...
İlla bir şeyler yüceltilecekse, o parkın yapılması tamamen rastlantıydı. - Ama aslında...
Ce n'est pas de son ressort.
Seni gördüğüm zaman Şerife bir şeyler yapıIdığını hemen anladım, ama bu sefer arkadaşların sana yardım edemeyecek.
Quand je t'ai vu, j'ai compris pour le shérif. Tes amis ne t'aideront plus.
Bir şeyler yapın!
Pourquoi vous ne faites rien?
Bir şeyler yapın.
Ne me laissez pas.
Hâlâ şansın varken kendin için iyi bir şeyler yap.
Trouve-toi quelque chose de mieux tant que tu peux encore en avoir l'occasion.
1 Mayıs Salı, 1917. Tam bu noktada durmuştunuz... ve bir adam ve bir kadını bir şeyler yapıp konuşurken gördünüz.
Mardi, 1er mai 1917, vous étiez à ce même endroit et entendiez et voyiez ce qu'ils disaient et faisaient.
Ana fikir de bu zaten. - Mitch, bir şeyler yap! - Susan...
Entre nous, il n'est pas aussi intelligent qu'il paraît.
Müşterimin imajını nasıl iyileştireceğimi, onun nasıl iyi bir şeyler yapıp başkalarına da kendisine de nasıl fayda sağlayacağını göstermeli.
Faire connaître ce que mon client fait de bien. L'aider à prendre les bonnes décisions... autant pour les autres que pour lui.
Rica et, bir şeyler yap!
Négocie avec eux... n'importe quoi!
Bir şeyler yap. Buradan kurtulmak için en az senin kadar istekliyim.
Je n'ai pas envie de moisir ici.
Bunu kimin yaptığını bilmiyorum ama bu çok acımasızcaydı! Bahane bulmayı bırak da, bir şeyler yap!
Je ne sais pas qui a fait ça, mais c'est abominable.
-... ortadan çekilmiyorsunuz? - Milner! Dinle, yukarı gider ve kaşlarını cımbızla alır mısın, sadece geri git veya bir şeyler yap.
Toi, va t'épiler les sourcils, mais va-t'en!
Şimdi savaşın çok önemli bir alanında çok saçma şeyler yapıyorlar.
Maintenant, ils font plein d'idioties dans un domaine vital pour la guerre.
Bir şeyler yapılmasını istiyorum!
Je veux que ça change!
- Bir şeyler yapılmasını istiyorum!
Washington!
- Al işte! - Bir şeyler yapılmasını istiyorum!
Tiens.
Şenlik ateşi için iç çamaşırları yakalım demiyorum. Ama buralarda cidden bir şeyler yapılabilir.
Je n'ai pas l'intention de faire du féminisme pur et dur, mais elles ont sacrément besoin d'être secouées dans le coin.
Bu evlerden birinde yanlış bir şeyler yapılıyor olmasına inanmak zor.
On a du mal à croire que tout n'y tourne pas rond.
Virginia, tatlım, saçın için bir şeyler yap.
- Coiffe-toi correctement. - Viens avec moi.
Yapılacak bir şeyler bulmalıyım yapabileceğimi hayal bile etmediğim şeyler.
Je fais des choses Dont je n'aurais jamais pensé être capable de faire.
- O halde bir şeyler yap.
Je n'ai rien appris, sauf à grossir. Fais quelque chose.
bir şeyler içelim mi 27
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler yap 245
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler yap 245