Birşeyler yapın translate French
89 parallel translation
- Birşeyler yapın. - Tamam.
- Faites quelque chose.
Lütfen birşeyler yapın.. Beni kurtarın.
J'vous en supplie, tirez-moi de là!
Birşeyler yapın.
Ils vont tous nous tuer!
Durmayın birşeyler yapın.
Manolito, viens à l'abri!
Birşeyler yapın!
Faites quelque chose!
Siz de birşeyler yapın!
Allez, faites quelque chose!
Lanet olsun, birşeyler yapın.
Merde, faites quelque chose.
Jandarma bizi aramaya devam ediyor. Bela olmaya başladı. Birşeyler yapın.
Ce gendarme continue à nous suivre, cela devient ennuyeux, faites quelque chose.
Birşeyler yapın.
Faites quelque chose.
Şimdi, birşeyler yapın!
Faites quelque chose!
Peder, lütfen birşeyler yapın.
Mon Père, s'il vous plaît, faites quelque chose.
Birşeyler yapın.
Il faut produire du jeu. Je comprends pas.
Hepiniz neye bakıyorsunuz? Hadi birşeyler yapın!
Faites quelque chose au lieu de rester plantés là.
Benden istediğiniz kadar nefret edin tamam, fakat birşeyler yapın!
Ha ¨ issez-moi, mais agissez!
Ve eğer bu gecenin yıldızı olmak istiyorsanız çocuklar.. Size bir tavsiyem var, ilginç birşeyler yapın..
En résumé, si vous voulez devenir des stars pour la nuit... je vous suggère de faire des choses intéressantes.
- Birşeyler yapın.
- Des émeutes à tout-va.
Birşeyler yapın. lşık kadar hızlı, boğa gibi güçlü.
Vif comme l'éclair, fort comme un bœuf, très grand pour sa taille.
Hadi birşeyler yapın
Manny, évacuer les passagers Nous quittons le bateau.!
Birşeyler yapın!
Faîtes quelque chose!
Yardım edin. Birşeyler yapın
Faites quelque chose pour moi.
Birşeyler yapıyormuş gibi görünüp hiçbir şey yapmamamız gerekiyor. - Haklısın.
Vous faites semblant...
Pekala zeki adam, şu tekneyi çalıştırmak için birşeyler yapmalısın... kıçını kaldır da birşeyler yap, tamam mı?
Eh bien, petit malin, vous n'avez plus qu'à prendre une douche... afin que nous puissions partir d'ici.
Önce bir testler yapılsın da, o zaman söylerim birşeyler...
Quand on aura fait les tests, on aura pas mal d'informations.
Onlar birşeyler yapıyor, sizin yapacaklarınıza karşı.
Contre votre volonté.
Seni tatmin eden bir şeyler yap, her zaman hoşlandığın birşeyler.
Fais quelque chose qui te satisfera. Une chose qui te plaît toujours.
Allah'ını seviyorsan onlar yapmadan önce sen birşeyler yap.
Pour l'amour de Dieu... agis avant qu'on nous vire.
Görevinin saygınlığını kazanmak için birşeyler yap.
Vous êtes le témoin. Faites quelque chose pour mériter cette distinction.
Yaptığın satış iptal olabilir. Birşeyler yap. Onu orada tut.
Retiens-le, exhibe ton décolleté.
İblis atın pisliğini temizlemenin dışında birşeyler yapıyor olmak istiyorum!
n'importe quoi, sauf pelleter du crottin de cheval démon.
Bu kadarla kalamaz. Birşeyler düşün! Bizim beyinlerimiz ve sende doğuştan var olan düşüncesiz hareketlerin birleştiğinde yapılabilecek bir sürü şey olmalı.
Avec notre esprit et ton aptitude aux bêtises, on va en trouver une qu'on n'a pas faite.
Gerçek yaşamını unutmasına neden olacak birşeyler yapılmıştı.
- Comment l'expliquer autrement?
Siz de Will ile buna benzer şeyler yaşıyor olmalısın. Hayır, biz hala birlikteyiz. Ev arkadaşıyız, eğleniyoruz, birşeyler yapıyoruz.
Seulement la plus prestigieuse récompense décernée par l'association des cabarets gays non conventionnés non-transgendres de Manathan.
Kadınların istediği budur. Nefesini kesecek birşeyler yap.
Je ferais mieux d'acheter un magazine cochon.
İnsanların, bitki gibi ölmesinin, sokaktaki karşılığı, "elveda zalim dünya.". - Yiyecek birşeyler var mı? - Hepsi aynı şeyi yapıyor.
Tu peux me croire, le bruit qui circule dans les rues c'est que ces morts sont a ranger du cote'adieu monde cruel Y'a quelque chose à manger ici?
Bakın, ikiniz de uzmansınız ama yapılabilecek birşeyler daha olmalı.
C'est vous, les experts. Il y a sûrement quelque chose à faire.
Ama birşeyler yapıyor olmalı.
- Il fait bien autre chose? Je n'en sais rien.
Ya da kalkıp birşeyler yapın! Bu dokuz büyükIüğündeydi...
Ça fait du 9 sur l'échelle de Richter.
Bana da bir komisyon veriliyor. Bize verilen bilgiler çevre şartları hakkında birşeyler içermezler çünkü çevre koşulları kendileri bir mal olana veya ticareti yapılana kadar açık ki bunlarla bir işimiz olmayacaktır.
L'information qu'on reçoit ne tient pas compte de l'environnement parce que tant qu'il n'est pas considéré comme une marchandise alors, on n'en tient pas du tout compte.
Seni pislik, Doğru kanıtın olmadan birşeyler yapıyorsun!
tu oses l'accuser sans preuve?
Birşeyler yap McGee, ne olursa!
Quelque chose, McGee... N'importe quoi!
Binlerce ev kadınını, yüzünüzü beğenmiyorsanız... birşeyler yapıp, onu değiştirin diye ikna eden de benim.
Je sais que j'ai convaincu ces milliers de femmes au foyer de changer de visage si elles ne l'aimaient pas.
Eğer Albay O'Neill hakkında birşeyler öğrenmek isterseniz, Albay O'Neill ile röportaj yapın. Tamam.
Pour avoir des informations sur le colonel, il faudrait l'interviewer.
Öyleyse bana hayal edebileceğim en iyi dondurmayı yap. İçinde yanlış adamların yaşattığı... her acı deneyimi unutturacak birşeyler olsun.
Alors faites-moi le meilleur sundae du monde qui fera disparaître toutes les crasses que les mecs vous ont faites.
Birşeyler yapın! Yardım edin!
Aidez-nous!
Parkın toprak yapısı yağmurla değişmiş, fakat tarayıcı yine de birşeyler çıkardı.
Le sol dans le parc a été altéré par la pluie, mais le scanner a été capable de sortir quelque chose.
Sonunda hayatımla alakalı birşeyler yapıyorum, ama sen ayağımın altındaki halıyı çekiyorsun.
Tu vois, j'étais sur le point'enfin faire quelque chose de ma vie, et tu tires le tapis sous mes pieds!
Gurur yapıyorsun ama eğer hemen piyasadaki yerimizi tekrar kazanmak için birşeyler yapmazsak, işyerini ayakta tutabilmek için, bedava işleri hediye edecek olan sadece sen olacaksın.
Mais si on ne fait pas quelque chose pour se remettre en selle et vite, c'est toi qui devra masturber gratuitement nos clients pour nous garder à flots.
Eğer fırsatını bulursan birşeyler yap.
Fais quelque chose.
İnanın bana etrafımızdaki bekar kızların hemen hemen hepsi bütün gün oturup dedikodu yapıyorlar, sonra da hiç sebepsiz gözyaşlarına boğuluyorlar. Ama sen birşeyler yapıyorsun.
- Toutes les autres célibataires que nous fréquentons - et vous pouvez me croire, il y en a beaucoup - s'assoient toute la journée à commérer ou à éclater bêtement en sanglots.
Sarışın ve güzel bir kadının giydiği ayakkabı onu gerçekten hoş yapıyor. sanırım, Bunu kendi dünyamda unuttum, birşeyler asla sadece kaza değildir.
Mentir à une jolie fille qui porte des chaussures laissant ses jambes magnifiques m'a fait oublier que dans mon monde les choses n'arrivent pas par accident.
İyi birşeyler yapıyor olacaksın bu da seni cennete iki adım daha yaklaştıracak.
Tu ferais une bonne action. Ce qui te rapprocherait du paradis. Alors que d'après moi, t'es plus proche d'un autre endroit.
yapın 121
birşey 36
birşey değil 209
birşey sorabilir miyim 18
birşey olmaz 30
birşey söyle 33
birşey mi oldu 44
birşeyler 19
birşey olmadı 22
birşey yok 115
birşey 36
birşey değil 209
birşey sorabilir miyim 18
birşey olmaz 30
birşey söyle 33
birşey mi oldu 44
birşeyler 19
birşey olmadı 22
birşey yok 115