Bitkiler translate French
668 parallel translation
Çünkü Maine'de bir tanıdık bazı birinci sınıf kaşındırıcı yapış yapış bitkiler gönderecek.
Car j'ai trouvé un mec dans le Maine qui va m'envoyer du poil à gratter.
Bazı bitkiler, dolunayın sihirli şavkından gizli güçler alır :
La lueur magique de la pleine lune confère à certaines herbes un pouvoir mystérieux :
... bitkiler için sinek avcısıyım.
Et je dois attraper des mouches pour cette plante.
Bitkiler için depolayabileceğimizden daha fazla su gerekiyor.
ces plants ont besoin de plus d'eau que ce qu'on peut embarquer.
Bir sürü güzel şeyin karışımı. Bitkiler, esanslar, sabunlar.
Ce mélange de parfums d'herbes, de savon.
Diğer cesetler de aylar sonra, bataklıktaki bitkiler arasında bulundu.
Des mois après... on repêchait encore des noyés dans les marais.
Ada sakinleri deniz ürünleri, iri taneli bitkiler ve bataklık kömürüyle sade bir hayat sürerler.
Les habitants vivent frugalement des produits de la mer, des maigres herbages et des tourbières.
Demek istediğiniz dünyada da konuşan bitkiler var mı?
Vous nous dites que, sur Terre, des légumes peuvent penser?
Hertaraf, bitkiler ve çalılar!
Des plantes et des buissons partout!
ve ilk bitkiler olarak büyüyecek.
Et les premières plantes terrestres commenceront à apparaître.
Bitkiler bu yıl kısa.
Les récoltes sont mauvaises, cette année.
Bitkiler her zaman kısa.
Les récoltes sont toujours mauvaises.
Bitkiler her zamankinden daha kısa olacak, ve çöl kabileleri yakacak ve talan edecek.
Les récoltes seront encore plus maigres, les tribus du désert pilleront.
Yağmur yağınca ya da toprak kuruyunca... bitkiler üzerinde öldüğünde ya da yeşerdiğinde sanki sana bir şeyler oluyor.
S'il pleut, s'il fait sec, si des choses poussent ou meurent, on le sent comme si c'était nous.
Başka bir gezegenden gelen bitkiler, insanları ele geçiriyormuş.
Des plantes venues d'ailleurs... envahissant les êtres humains.
Oldukça doğru, ama ilaç için taze bitkiler bulmamız gerekiyor. Saptan geriye kalanlar sadece bu değil!
C'est vrai, mais pour obtenir cette guérison, il nous faudra des plantes fraîches, pas le bout d'une tige seulement!
Bitkiler mi?
Des plantes?
Şuradakiler dünyadaki en eski bitkiler.
Voici les plantes les plus vieilles de la terre...
Üçüncü günde... Kuru toprak görünsün bitkiler ve meyve ağaçları yetişsin diye buyurdu.
Le troisième jour, ll créa le sec, la terre, la plante et l'arbre fruitier.
Kuşlar ve aşırı büyümüş bitkiler gördük, sanki doğa yer yer çıldırmıştı.
Nous vîmes des oiseaux et des plantes géantes, comme si la nature n'avait plus de limites.
Daha önce, korunaklı vadilerin bitkiler için tepelerden daha iyi olduğunu düşünüyorduk.
Auparavant, on considérait que les vallées abritées étaient plus favorables que les hauteurs à la végétation.
Tabiatın düzeni içinde bazı bitkiler etobur ya da'bitki yiyici'dirler.
Dans la nature certaines plantes sont particulières. Elles sont dites "carnivores".
Bu büyüleyici "yiyici bitkiler" hakkında daha öğrenecek çok şey var.
Il y a beaucoup à apprendre sur ces fascinantes plantes carnivores.
Körlük, adam yiyen bitkiler... Sarhoş değilim değil mi?
Cécité, des plantes mangeuses d'hommes...
Tüm bitkiler hareket eder.
Toutes les plantes bougent.
Şimdi bitkiler ve çiçeklerle canlandı.
Maintenant, c'est une vraie jungle!
Hepsinde aynı ; bitkiler, hayvanlar.
Cela concerne les plantes, les animaux.
Bu bitkiler çok sevgi görüyor.
D'évidence ces plantes reçoivent beaucoup d'amour.
- Bitkiler nasıl böylesine büyümüş olabilir?
- Comment ont-elles pu pousser autant?
Bitkiler, hayvanlar, insanlar.
Les plantes, les animaux, les gens.
Bu tür bitkiler burada mı kökleniyor?
C'est là-dessus que vivent les épiphytes?
Tropikal bitkiler hakkında konuşuyorlar.
Ils discutent de plantes tropicales.
Yine de bitkiler büyüdü, siz de berthold ışınlarında ayakta kaldınız.
Pourtant vos cultures poussent et vous avez survécu aux rayons.
Kabuklu bitkiler, vantilasyon sistemi sayesinde gemiye poleni yaydı.
Les spores de la plante se sont répandues dans le vaisseau par le système de ventilation.
Bu bitkiler, yerleşecek bir insan vücudu bulana kadar binlerce mikroskobik poleni bünyelerinde taşıyor.
La plante abrite des milliers de spores microscopiques jusqu'à l'arrivée d'un hôte humain.
Bones, zehirler, bitkiler.
Bones, le venin, les plantes...
bir yıl kadar sonra bitkiler gibi büzüşüp öldüler. Wow!
Après un an, desséchés, ils meurent.
Tüm bitkiler asit dolu.
Les plantes sont remplies d'acide.
Bitkiler ve mercanlar.
Ainsi que les plantes et les coraux.
Vadiler vardı ve uzun yeşil çimli bitkiler vardı yere uzanabilirdiniz, gidip uyuyabilirdiniz.
Il y avait des vallées, des plaines verdoyantes où l'on pouvait s'étendre, où l'on pouvait dormir.
Şifalı bitkiler yok.
Fèves pilées, venin de serpent à sonnette.
Peki bu ağaçlar, bitkiler, yapraklı mıydı?
Mais ces arbres, cette végétation, portaient-ils des feuilles?
Merkezdeki biri, Çavuş Kiester, Alman, hobisi bahçıvanlık. Bilirsiniz, bitkiler. Uh, Güney Kaliforniya'da zehirli sarmaşık olmadığını söyledi.
Mais le sergent Keiser, un collègue allemand qui s'intéresse à l'horticulture, aux plantes, dit que ça ne pousse pas au sud de la Californie.
Vahşi bitkiler yaratılırken oldukları gibi kaldılar.
Les plantes sauvages sont comme elles étaient à la création.
Burası bir zamanlar verimli bir otlaktı, ancak Pre-Namib 10bin yıldır yavaşça, öylece kuraklaşmakta, ve burada yaşayan hayvan ve bitkiler yağış miktarının yıllar geçtikçe gitgide azaldığı bir iklime uyum sağlamak zorunda kalmaktadır.
Jadis c'était de belles prairies mais depuis 10000 ans... le Pré-Namib s'est lentement asséché et la faune et la flore... ont dû s'adapter à un climat où les précipitations... sont de plus en plus rares d'année en année.
Bazı bitkiler değişen iklimin zorluklarına olağanüstü bir şekilde uyum sağlamışlardır.
Certaines plantes se sont très bien adaptées au changement de climat.
Burada, ağaçlar ve bitkiler her damak tadına uygun meyveler ve çekirdekler verir.
Les arbres donnent des fruits et des baies pour tous les goûts.
Benim için doğa, örümcekler ve böcekler, ve sonra küçük balıkları yiyen küçük balıklar ve bitki yiyen bitkiler ve hayvan yiyen hayvanlar.
Pour moi, la nature, c'est... des araignées, des insectes... des gros poissons qui mangent les petits, des plantes qui en mangent d'autres, des animaux...
Hareket edebilen bazı bitkiler olduğunu biliyor muydun delikanlı?
Savais-tu que certaines plantes pouvaient bouger?
Bitkiler iki aslanın kavuşmasını kutluyor.
Encore un peu plus de votre faveur :
HER DERDE DEVA BİTKİLER
HERBES POUR TOUT EMPLOI