Boşanmış translate French
905 parallel translation
Chris Jorgensen'dan boşanmış mıydınız?
Avez-vous divorcé de Chris Jorgensen?
Adı Preiser. Otuzlu yaşlarında, bir kere boşanmış.
Dans les 30 ans, divorcé.
Yani boşanmış bir adamın, sakat bir kızla gezmesi.
Mais un divorcé avec une infirme!
- O - O evli değil. Boşanmış.
- Il n'est pas marié, il a divorcé.
İyileşince hür ve boşanmış olacaksınız.
Dès que vous serez guérie, vous divorcerez.
10 yıl birliktelik ve 2 çocuktan sonra anlayacağınız üzere beni daha mutlu eden genç bir adamla tanışınca kocamla boşanmıştık.
Après 10 ans de vie commune et 2 enfants, on a divorcé quand j'ai rencontré ce jeune homme. Quel bonheur!
Boşanmış bir kadın.
Une divorcée.
- Boşanmış olmak.
- Divorcé.
Boşanmış olduğunuz izlenimine kapıldım.
Je croyais que vous étiez divorcée.
Hayat, boşanmış, parasız çapulcular için de devam eder.
La vie continue pour les je-m'en-foutistes divorcés et fauchés.
Alo, boşanmış, parasız çapulcu.
Allô, ici le Je-m'en-foutiste divorcé et fauché.
Birisi dul, diğeri de boşanmış.
L'une veuve, l'autre divorcée.
- Boşanmış olanla.
- La divorcée.
- Niye boşanmış olanı benimki?
- Et pourquoi ça?
Ne dulu ne de boşanmış olanı istiyorum.
Ni l'une ni l'autre.
Boşanmış.
36 ans... divorcé.
Banliyö, 93. Yaş 38, boşanmış EDF'te görevli erkek ciddi namuslu 30-36 yaşta bir hanımla evlenecek.
Divorcé, 38 ans, agent EDF, pas fortuné, épouserait... jeune fille milieu ouvrier, 25 ans, mince, épouserait jeune homme grand, doux... pour union heureuse.
Evli bile değiller. Boşanmış bile değiller.
Ils ne sont même pas mariés, ils ne sont même pas divorcés.
Boşanmış kadın maneviyattan söz ediyor.
C'est une femme divorcée qui parle de bienséance.
Boşanmış, genç ve güzel bir kadın olacağım demek ki.
Je serai une jeune et belle divorcée.
Anneniz boşanmış olduğunuzu söyledi.
Votre mère m'a dit que vous étiez divorcée.
Yeni boşanmış.
Elle vient tout juste de divorcer.
Bonnie Reynolds. 27 yaşında, boşanmış. Harem Room Kumarhanesinde garsonluk yapıyordu.
Bonnie Reynolds, 27 ans, divorcée, serveuse au Harem Room Casino.
Ama boşandığınız zaman hep boşanmış piliçlerle tanışırsınız!
Mais quand on est divorcé, on rencontre des souris divorcées.
Ben boşanmış olsaydım, sen kimseyle evlenmiş olmazdın.
Si j'avais obtenu le divorce, tu ne serais marié à personne.
"Eski kocası, dürüst bir işçi, adı Wilhelm Brettloh..." "... terk edildiği için Blum'dan boşanmış... " "... gözyaşlarını zar zor tutarak şunları söyledi : "
Son ex-époux, le brave ouvrier Wilhelm Brettloh, qui a divorcé de la Blum car elle a abandonné le domicile conjugal, n'a pu que difficilement retenir ses larmes.
Boşanmış olduğunuzdan haberiniz var mı?
Sais-tu que tu es divorcé?
Boşanmış sayılırlardı.
Ils avaient presque divorcé.
Ebeveynleri çocuk 10 yaşındayken boşanmış olsaydı bunun ayarlanması gerekirdi.
Si ses parents ont divorcé quand il avait 10 ans, cela aura dû être reproduit.
Tanıdığım bütün evlenmiş çiftler ya mutsuz ya boşanmış.
Pas mal de couples mariés sont malheureux ou ont divorcé.
Sana buradaki kilisenin Boşanmış Erkekler grubunda... yer ayarladım.
Je t'ai inscrit à un groupe d'hommes divorcés, à l'église du quartier.
Boşanmış Kadınlar Grubu 9'la 10 arası toplanıyor.
Le groupe de femmes divorcées se réunit de 21 h à 22h.
Yeni boşanmış bir erkekle altı ay çıktım... bunu tekrar yapmaya hiç niyetim yok.
Je suis sortie six mois avec un type fraîchement divorcé et je préfère ne pas renouveler l'expérience.
Kızı boşanmış. Evi de kendisi çekip çeviriyor.
Sa fiille est divorcée, elle lui fait son ménage.
Keldir. Kızı boşanmış. Evi de kendisi çekip çeviriyor.
Sa fille est divorcée, elle lui fait son ménage.
Boşanmış gibi konuşuyorsun - ki bu hiç de kötü bir fikir değil.
- Tu es aussi drôle qu'un divorce. - D'ailleurs, c'est une idée.
1970'te boşanmış.
Divorce en 1970.
Anne-babası boşanmış, annesi çalışıyor... Ben de öksüzüm.
Ses parents sont divorcés et sa mère travaille.
Don geçen yıl boşanmış.
Don a divorcé l'an dernier.
Shen boşanmış.
Shiao Shen est divorcé
" Boşanmış beyaz tenli kadın.
" Femme blanche, divorcée.
— Boşanmış bir adamla evlenemem.
Je ne peux épouser un divorcé.
Boşanmış.
Divorcé.
Bu işten anlamam ama bunun sebebi senin boşanmış olman mı?
Mais dis-moi, ça a un rapport avec l'échec de ton mariage?
Aslında boşanmış da olabilirdik.
Walter et moi avons peu à nous dire.
Harika göğüsleri vardır, boşanmış, çocuğu da yok, kedisi de.
Nichons superbes. Divorcée. Ni gosses, ni chat.
- Yedi. Karım. Onun boşanmış kardeşi ve adamı bir saniye bile suçlayamam.
Ma femme, sa sœur divorcée, et je n'accuse pas le mari... leur mère âgée d'au moins 110 ans... une tante qui habite dans le Massachusetts... et trois autres dont je n'ai pas saisi le nom.
Biz boşanmış kadınlarız.
Nous sommes divorcées.
Kesinlikle, boşanmış.
Elle est divorcée.
Boşanmış mıydı?
- Oui, un divorce éclair après un mariage éclair.
- Onları boşanmış ailelerden alıyorlar.
Ils les rachètent aux divorcés.