Ceket translate French
1,876 parallel translation
Yeşil kadife ceket, nasıl da moda!
Un veston de velours vert. C'est très à la mode.
Ceket uzunluğu altmış sekiz.
Longueur de la veste... soixante-huit.
Pantolonunu giydiriyorsun, ceket alıyorsun. Kendi oyuncak ayını kendin yaratıyorsun.
Ils choisissent le petit pantalon, le petit veston, ils habillent leur nounours de pied en cap.
Ceket ve pantolonu aynı kalsın, zayıf gözükür böylece.
Veste et pantalon assortis, ça amincit.
Ceket de giyiyorlarmış.
Ils portaient des vestes.
- Güzel ceket.
Jolie veste.
Buradaki kadın Dior marka yılan derisi ceket ve Louis Vuitton ayakkabı giyen ne yazık ki Annie Braddock değil.
La femme représentée ici, avec la veste Dior et les chaussures Vuitton, n'est malheureusement pas Annie Braddock.
Sana bi ceket bile getiririm.
J'aimerai aussi trouver une veste.
Ceket ve pantolonunuzu beğendim.
J'aime bien vos survêtements.
Asıl o ceket tiksinç.
Cette veste est une abomination.
Bu yeni bir ceket.
J'ai une nouvelle veste.
- Tamam. - Nasıl bir gömlek istediğini biliyorum Douglas. - Sadece düz, pamuk bir ceket.
Une chemise en coton ordinaire.
Peki bu ceket?
- Et cette veste?
Dün, saat 5 : 03'te, kendini üniversite bittikten bir yıl sonrasında, sevmediğin bir ceket ve kravatla paketlenmiş halde...
Hier, à 17 h 03, tu t'es retrouvé une année après la fac, en costume, derrière un bureau.
Bayan McFee, bugün kızınızın üzerinde pembe bir ceket var mıydı?
Mme McFee... I
Pembe bir ceket bulunmuş.
Quelqu'un vient de trouver une veste rose là.
"Küçük Tüy." Bir ceket.
"Little Feather". Un manteau.
Dolabının arkasında bir gömlek, ceket ve pantolon var.
Chemise, veste et pantalon en vrac dans votre placard!
İki ceket mi giyiyorsun?
Tu portes deux blousons?
Sıkıcı tanıtım videoları izleteceğimizi ekose ceket giyen yağcı biriyle yüz yüze görüştürüp açık büfeden ücretsiz yemek yemenizi sağlayacağımızı düşünüyorsunuz.
On va vous faire regarder une présentation vidéo ennuyeuse, suivie d'un face à face avec un type gras en costard cravate juste pour avoir quelques freesbies.
O ceket, onu durduramaz.
La camisole ne l'arrêtera pas.
Daha önce yeşil bir ceket giyiyordun.
Tu avais un blouson vert, tout à l'heure.
O ceket Francine'indi.
Cette veste appartient à Francine.
Üzerinizdeki ceket güzele benziyor.
Vous avez une jolie veste.
Tamam ama seni okula bırakırken, bir ceket giyeceğim.
Mais pour te conduire à l'école, je porterai une veste.
50'li yaşlarının ortasındaki bir adamı arıyoruz. Beethoven dinliyor,.. ... fitilli kadifeden bir ceket giyiyor.
Nous cherchons un homme dans la cinquantaine, écoutant du Beethoven, portant une veste de velours avec un col en laine, et qui est gaucher.
Eğer ceket almak istiyorsunuz?
Vous voulez bien enfiler votre manteau?
İsimli bir ceket mi?
Un blouson aux couleurs du lycée?
Tek hatırladığım siyah saçlar, uzun siyah bir de ceket.
Ce que je me souviens c'est des cheveux noirs, et d'un long manteau noir.
Heidi Pescow'un dediğine göre saldırgan, uzun siyah bir ceket giyiyormuş.
Heidi pescow a dit que celui qui l'avait attaqué portait un long manteau noir.
Sen düzgün bir ceket ve başarılı bir CV ile gelmiş, benim karşıma hiçbir hazırlığın olmadan çıkmışsın ve bunu düzeltmeye eğitim diyorsun.
Tu veux nous faire enfermer avec ton Cv minuscule, qui n'est rien de moins qu'un murmure de sans papiers chinois et tu appelles ça de l'éducation.
Ceket kayıp mı?
La veste a été volée?
Bingo ceket arabada.
Gagné pour la veste.
Keşke, Lionel ona yardım etmeseydi. Art niyet kralının Armani ceket kollarında saklı bir şeyler mi var diyorsun?
Tu crois que le roi de l'arrière-pensée cache quelque chose sous sa chemise Armani?
Ceket giymemişsiniz.
Vous n'avez pas de veste.
Ceket giymeniz gerekiyor.
Une veste est nécessaire.
Ceket giymeniz gerekiyor.
- Une veste est nécessaire.
Bu ceket tanıdık geliyor mu?
Cette veste vous semble-t-elle familière?
Karanlıkta parlayan iskeletli bir T-shirt ve bir deri ceket istiyorum. Bir de basık tepeli bir şapka.
Je veux une veste en cuir, un t-shirt à tête de mort phosphorescente et un borsalino pour ma tête.
Ben sadece çekleri bozduruyorum, bundan böyle spor ceket yok.
J'ai juste à encaisser les chèques. D'où la veste.
Güzel bir ceket.
Un beau blouson.
Ceket dikmeye çalışıyoruz. Topuklu ayakkabı giymiş el çantasına benziyor şimdilik.
Qui ressemble plutôt à un sac-poubelle, sur talons aiguilles.
Ceket istedi.
Elle voulait une veste.
Bu ceket de giysiye damgasını vurdu.
Et cette veste vous va comme un gant.
- Sana yeni bir ceket almamız gerek.
Il te faut une nouvelle veste.
Üzerinde kahverengi ceket, gri pantolon var.
Veste marron, pantalon gris.
Ceket giyeyim mi, giymeyeyim mi?
Avec ou sans veste?
Ceket mi?
Des vestes?
Bundan böyle spor ceket yok.
D'où la veste.
- Bu bir ceket.
- C'est un pot de vin.
Güzel ceket, aynısından benimde vardı.
- Je n'en sais rien, monsieur. Joli blazer. J'avais presque le même.