English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ C ] / Cole

Cole translate French

5,102 parallel translation
Ajan Cole, çocuğu parmağında oynattın.
Agent Cole, le garçon vous mange dans la main.
Çıkarma için yeşil ışık veriyor musun Ajan Cole?
On a le feu vert, agent Cole?
Duyuyor musun Ajan Cole?
M'entendez-vous, agent Cole?
Şey, merak ediyorum da acaba duyguların sana engel olmuş olabilir mi Ajan Cole?
Je me demande... si vos émotions ne vous ont pas comprise, agent Cole.
Sizin için var Ajan Cole.
Pour vous, agent Cole?
Ama Ajan Cole, biz kimseyi satmadık.
Mais agent Cole, on n'a trahi personne.
Birisi içeri gelip Ajan Cole'a eşlik edebilir mi...
Quelqu'un pourrait venir escorter l'agent Cole à...
Yok, ama Cole Porter'ın bütün bestelerini biliyorum.
Non, mais je connais par coeur le canon de Cole Porter.
Tamam, Cole Maliska'nın boğazı ağrıyormuş.
Hé bien, Cole Maliska a mal a la gorge
Cole, Matty ya da Eva'yı gördün mü?
Cole, est-ce que tu as vu Matty et Eva?
Cole, ben sadece...
Cole, je...
Erkek arkadaşın Cole Foster Phoenix'ten Tulsa'ya kadar lüks araba hırsızlığı işini yürütüyor.
Votre copain, Cole Foster, gère un gang de vol de voitures de luxe avec des gars de Phoenix jusqu'à Tulsa.
Bize Cole'un yerini söyle.
Dites-nous où est Cole.
Cole için cehenneme bile giderim.
J'irai en enfer pour Cole.
Sana Cole'un yerini ne kadar çabuk söylerse o kadar iyi.
Plus vite t'as la location de Cole, mieux c'est.
Lisbon'un planı Marie'ye Cole Foster'ın yerini söyletmek.
Le plan est que Lisbon puisse lui faire dévoiler la cachette de Cole Foster.
Eğer burada Cole'un yerini bulursak belki de onu yakalayabiliriz.
Si on peut trouver l'emplacement de Cole là-bas, on pourra le cueillir.
Erkek arkadaşım ismi Cole.
Mon mec... Il s'appelle Cole.
Cole ve ben, çılgınca yaşadık.
Cole et moi, on vit libre.
Cole binanın aşağı tarafındaki motelden kaçak telefon bile çekmişti.
Cole a volé des tuyaux d'un motel anonyme près du bloc.
Marie ona Cole ile beraber kaldıkları depodan bahsetmiş.
Marie lui a parlé d'un entrepôt dans lequel Cole et elle vivent.
Bana Cole Foster'ın nerede olduğunu söylemek ister misin?
Pouvez-vous me dire où se trouve Cole Foster?
Sanırım Cole ile birlikte.
Il est avec Cole je suppose.
Cole şehri terk etmeliydi ama etmedi.
Eh bien, Cole devrait quitter la ville, mais il ne le fera pas.
Sen ve Marie buradan firar edecek ve bizi Cole'ye götüreceksiniz.
Toi et Marie allez vous évader d'ici et nous mener directement à Cole.
Ve sen Cole'un onu bekliyor olacağını düşünüyorsun?
Et vous pensez que Cole va l'attendre?
Sanırım bize Cole Foster'ın yerini söylemek konusunda fikrin değişmedi.
Donc, je pense que vous n'avez pas changé d'avis pour nous dire où se trouve Cole Foster?
Bu Cole muydu?
- C'est Cole?
O bizi Cole'ye götürecek ve Cole da bizi eyalet dışına çıkaracak.
Il nous emmènera à Cole et Cole nous fera sortir de l'étatL
Cole içeride değil.
Cole n'est pas dedans.
Cole'un onları almaya geleceğini sanıyordum.
Je pensais que Cole serait partit les chercher lui-même.
Cole ile bir yerde buluşmak zorundalar.
Ils doivent rencontrer Cole quelque part.
Cole buradan aramamı söyledi.
Cole m'a dit d'appeler d'ici.
Teresa McGregor, Cole ile tanış.
Teresa McGregor, voici Cole.
Hadi, Cole.
Allez, Cole!
Cole, şuradaki ağaçta bir keskin nişancı var.
Cole, il y a un sniper dans l'arbre.
CIA onunla bağlantıya geçmiş Cole'un verdiği isimlerden biri hakkında... bir kaçakçı.
La CIA a pris contact avec lui grâce à un des noms donnés par Cole, un passeur.
Teşkilat Cole'yu her konuda sıkıştırıyor ortaklar, alışkanlıklar, kişisel yaşam.
La CIA a mit la pression sur Cole pour qu'il déballe tout... associés, habitudes, vie personnelle.
Adım Cole.
Mon nom est Cole.
Jake, Theo ve Cole ile birlikte burs videomu çekiyorum ve orada olmanı istiyorum.
Jake, j'enregistre pour une vidéo scolaire avec Theo et Cole plus tard, - et je veux que tu sois là aussi.
Ethan ve Tyler Cole, Hartford, Connecticut'lı iki kardeş.
Ethan et Tyler Cole, des frères de Hartford, Connecticut.
Bay Cole, bizi bu duruma sokan konuşma özgürlüğü.
Mr Cole, voyez où la liberté d'exppression nous a menés.
"New York Times" muhabiri Tyler ve Ethan Cole'un ailesiyle konuşmuş.
C'était un journaliste du New York Times qui vient de raccrocher d'avec les parents de Tyler et Ethan Cole.
Şimdi Robert Cole'u arayıp yüksek sesle bir sürü şey söyleyeceğim.
Maintenant, je dois appeler Robert Cole et dire plein de choses très importantes.
Sonra, cöle gider ve savasmaya baslar.
Puis, il ira dans le désert pour combattre.
Ve çöle sürgün edilmişler.
Et ils ont été condamnés à s'exiler dans un désert.
Çöle düşmüş bir kar tanesi gibi.
Comme la neige dans le désert.
Disneyland'da bir çöle
♪ Un Disneyland Steampunk du désert ♪
Irak o ani saldırıdan sonra zehirli bir çöle döndü.
L'Irak était une terre empoisonnée, après Shock et Awe.
Janna Hunsinger'in babası onu bale sınıfına götürken benim babam beni çöle konserve kutusu vurmaya götürürdü.
Lorsque le père de Janna Hunsinger l'amenait à la danse, le mien m'amenait dans le désert pour défoncer des boîtes de conserves.
Bakersfield'ın deli kasabı çöle bir gövde daha bıraktı.
Le boucher fou de Bakersfield a laissé un autre torse dans le désert.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]