English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ D ] / De gördüm

De gördüm translate French

11,798 parallel translation
- Oldukça kötü ama daha kötülerini de gördüm.
C'est plutôt mauvais. Mais j'ai vu pire.
Face de gördüm.
Je l'ai vu sur Facebook.
Seni bu sabah Kahveci Bean'de gördüm, bu öğleden sonra spor salonunda ve şimdi burada.
Je vous ai vue ce matin au café, puis cet après-midi au sport, et maintenant ici.
Ben de gördüm.
Oui, moi aussi.
Daha kötülerini de gördüm.
Je suis presque sûre que j'en ai eu le pire.
Öngörüyü ben de gördüm aşkım.
J'ai vu la vision, ma Love.
Uzun zaman sonra sayende amirimi de gördüm böyle güzel bir yerde futbol da oynadım.
J'ai eu la chance de rencontrer vos prédécesseurs. Grâce à vous, on peut jouer dans un bon endroit.
Evini daha önce de gördüm, Swan.
J'ai déjà vu ta maison, Swan.
Kesinlikle, saklamaya çalışıyor, ama aldığı ilaçları gördüm.
Exactement, il essaie de le cacher mais j'ai vu son armoire à pharmacie.
Başvuru formunu okudum. Ne kadar zeki olduğunu gördüm. Ne kadar özgür düşünen biri olduğunu.
J'ai lu votre candidature, j'ai vu tout de suite que vous êtiez brillante, un esprit libre.
Ayakları onu buraya getırecek gözlerimle gördüm
Il est attiré vers nous. Je l'ai vu de mes propres yeux.
Ben de baktım ve kaybetme ihtimali gördüm.
Et bien, je l'ai aussi regardé et je dis que nous perdrons.
Milyon kere gördüm böylesini.
J'en ai vu 1 million de fois.
Biz bir veba mağdura ne gördüm.
On a vu ce qui arrivait à une victime de la variole.
Gchat'te Angela'ya yazdığı ilk "Seni seviyorum" mesajını gördüm. Sonra da birçok aldatmasından ilki olan Stella B.'ye tanık oldum.
J'ai été témoin de son premier "Je t'aime" à Angela sur GChat, ensuite, j'ai aussi été témoin de ses nombreuses infidélités avec Stella B.
Eski kocamınkinden daha çok senin penisini gördüm.
J'ai vu plus de facettes de ton pénis que de celui de mon ex-mari.
Bize gelecek, gözlerimle gördüm.
Il est attiré vers nous. Je l'ai vu de mes propres yeux.
Jason yakalandığı zaman ayın karşısında doğuya doğru uçan bir kuzgun sürüsü gördüm Jason yakalandığı zaman ayın karşısında doğuya doğru uçan bir kuzgun sürüsü gördüm
Au moment de la capture de Jason, j'ai vu un vol de corbeaux allant vers l'est à travers la lune.
Jerry'nin e-postalarını gördüm ve düşünmeye başladım : "Neden tek bir televizyon dizisinde iki Hintli aktör olamıyor?"
J'ai vu les e-mails de Jerry et je me suis demandé pourquoi il ne pouvait pas y avoir deux Indiens dans une série?
Tam o sırada onu gördüm karalara bürünüp diz çöken birisini.
C'est alors que je l'ai vu... une silhouette vêtue de noire, agenouillée.
Ben ateş hattına atılan çaresiz çocukları da gördüm. Ama o Afganistan'daydı, savaş bölgesinde.
J'ai vu des enfants impuissants pris dans la ligne de feu, mais c'était n Afghanistan, en zone de guerre.
Gördüm. Evin her tarafında hayatının baharındaki Jonathan Taylor Thomas fotoğrafları vardı.
Y avait des photos de Jonathan Taylor Thomas partout.
Ama seni o çılgın makineyle gördüm ve hayatın burada.
Mais je... je t'ai vu avec cette machine de fou, et... ta vie est ici.
Telefon kayıtlarına bakıyordum, ve onun Chloe Tousignant'tan gelen birden fazla çağrısı olduğunu gördüm.
Et bien, j'ai feuilleté ses enregistrements téléphoniques, et il a reçu de nombreux appels de Chloe Tousignant.
Çünkü 1853'de Gloucestershire, İngiltere'de bu kelimenin bir kalenin duvarlarına kazıldığını gördüm.
Parce que j'ai vu ce mot gravé dans les murs d'un château dans le Gloucestershire, en Angleterre, en 1853.
İnsan ruhunun en karanlık yönünü gördüm.
Le côté sombre de l'âme humaine.
Geçmişte çıktığım tüm erkekleri evlenecekmişim gibi gördüm ve her zaman incinerek bitirdim.
Dans le passé, tous les gars que je datés Je pensais comme matière de mariage, et je finissais toujours par se blesser.
Babamın yüzünü gördüm.
J'ai vu le visage de mon père...
insanlarin neler yapmaya muktedir olduklarini gördüm çünkü.
Parce que j'ai vu ce que les gens sont vraiment capables de faire.
Bu konuya istediğin gibi bakabilirsin ama buradan kaçtığında Brandon'ın gözlerindeki paniği gördüm ve ilk gün sorgu odasına girdiğimizde Eric'in gözlerindeki panik tam aynısıydı.
Tu peux le regarder de la manière que tu veux, mais j'ai vu la panique dans les yeux de Brandon quand il est parti. Et c'était la même panique que j'ai vue dans les yeux d'Eric quand nous sommes entrés en salle d'interrogation le 1er jour.
New York tren istasyonuna ait planlara baktığımda Grand Central'deki yedek jeneratörü destekleyen tankları burada gördüm.
Je me souviens quand j'ai vu les plans des gares de New York, les réservoirs qui alimentent les générateurs de secours de Grand Central sont ici.
Doğum gününün olduğu gece A.J. ve Callie'nin öpüştüğünü gördüm.
La nuit de sa fête d'anniversaire j'ai vu A.J et Callie s'embrasser.
Bu öngörünün parçaları daha önce de gördüm.
J'ai vu des morceaux de cette vision avant.
Ben de odasına gittim ve eşyalarını bırakmış olduğunu gördüm
Je suis allée dans sa chambre.
Uçuş kayıtlarını gördüm. Hareketlerini izledim.
J'ai vu ton carnet de vol. J'ai traqué tes mouvements.
Öyle olmaz. - Kendim gördüm.
- Je l'ai vu de mes propres yeux!
Kapının orada hareket eden bir gölge gördüm.
J'ai vu une ombre bouger derrière la vitre de la porte.
Ancak onu götürürlerken şu her yerde kullanılan arabalardan birini gördüm.
Mais quand ils sont partis avec lui, j'ai vu que c'était une de ces voitures qui peut aller partout.
Bir görgü tanığı bu sabah Robin Larsson'ın evinin önünde arazi aracı gördüm diyor.
Un témoin prétend l'avoir vu devant la maison de Robin Larsson ce matin.
Hayır, sana demeye çalıştığım da bu tam anlamıyla gördüm.
C'est ce que j'essaie de te dire, j'ai vraiment vu tout ça.
Ben de öyle gördüm.
C'est comme ça que je l'ai lu.
Bugün korkunç bir şey gördüm.
J'ai vu quelque chose de terrible aujourd'hui.
Onu götürmenizden önce Chip'in kamyonetinize binmesine yardım ederken gördüm sizi.
Je vous ai vu aider Chip à entrer dans votre camionnette avant que vous ne le conduisiez loin de là.
Doğrusunu söylemek gerekirse babasız kalmak pek bana sıkıntı yaratmadı, fakat... Ertesi gün BuzzFeed dergisinde... "Bir Babaya Sahip Olmanın 28 İyi Nedeni" diye bir şey gördüm.
Honnêtement, ne pas avoir eu de père n'a pas été un problème pour moi, et... l'autre jour, je suis tombé sur une liste BuzzFeed appelée "28 preuves qu'avoir un père c'est cool,"
- Emma'nın yüzündeki bakışı gördüm.
J'ai vu l'expression de son visage.
Senin de ilk savaşında yanında götürmeni uygun gördüm.
Je trouve cela juste pour toi de le porter lors de ta première bataille.
Onu aldığını kendi gözlerimle gördüm.
Je vous ai vu le lui prendre de mes yeux
Böyle bir fedakarlıkta bulunan bir kişi gördüm, o da babandı.
Je n'ai connu qu'une personne prête à faire ce genre de sacrifice, et c'était ton père.
Ve Annemlerden öğrendiğim şeylerden biri ise, hayatlarını yaşama yollarını izlerken gördüm ki, eğer şanslıysan, sende birşeyler vermeyi görev edinmelisin.
Et une des choses que j'ai apprises de mes mamans, en voyant leur manière de vivre leurs vies, c'est que quand tu es chanceux, c'est à toi de donner en retour.
Sınav sonuçlarını gördüm Jax.
J'ai vu les résultats de tes tests, Jax.
Fazlasıyla zombi gördüm bu arada.
Et j'ai vu des tas de Z.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]