Depression translate French
2,124 parallel translation
Depresyona çare? Her zaman kolsuz tişört veya atlet giyerdi.
Une cure anti-depression * * * peter * * *
Onun durumu doğum sonrasıydı.
Elle faisait une dépression post-natale.
Brianna doğduktan sonra, Trent bunalıma girdi.
Après la naissance de Brianna, Trent a fait une dépression.
"Doğum Sonrası Depresyonu" gibi görünüyor.
Dépression postpartum.
Bazen böyle şeyler olabiliyor, depresyon şiddetlenebiliyor.
Parfois, il ne fait qu'aggraver la dépression.
Görünüşe göre mani nöbetleri boşanmayla tetiklenmiş.
Il semble que ses moments de dépression soient dus au divorce.
Büyük kısmı doğum sonrası depresyondu.
Je pense que c'était la dépression postpartum.
Doğum sonrası travma da yaşamış.
Apparemment, elle souffrait d'une légère dépression postpartum.
Ama bu normal, çünkü kalp hastalarının belli bir düzeyde asabiyet ve depresyon yaşaması sık görülürmüş.
Les malades du cœur souffrent de dépression, se sentent frustrés.
Sinir krizi geçirmiyormuş.
- Tu vois? Elle a failli faire une dépression.
Hayır! Olamaz! Bırakın beni!
Il avait été enfermé dans un institut psychiatrique après sa dépression nerveuse.
David "Dash"'in neden cenaze törenine katılmadığı da.. .. çünkü kendisi o sıra, ciddi bir sinir krizi geçiriyordu.
David Dash n'a pas pu venir aux funérailles parce qu'il a fait une dépression nerveuse.
Brian, davayı geri çekmem adaleti yanıltmak olur. Bu suça girer.
Elle l'a plaqué en pleine dépression nerveuse.
Ve sonrasında işsizlik, evsizlik ve depresyon görüyorum.
Puis je vois le chômage, les ponts, la dépression.
Baş ağrısı. Kalp ağrısı. Depresyon.
* Mal de tête, de cœur, dépression, rejet *
Dikkat dağınıklığı, hiperaktivite, sinir patlaması, ayrılık endişesi, ruh halinin çalkantılı olması, depresyon, kendine güvensizlik.
Inattention, hyperactivité, rages explosives... anxiété de séparation, sautes d'humeur, dépression, peu d'amour-propre.
Hasta depresyon, bunaltı ve düşünce bozukluğundan şikayetçi.
Le patient souffre de dépression, d'anxiété et de pensée désorganisée.
Diğer salaksa büyük bir bunalıma girdi.
Michel a fait.. ... une dépression.
FAS, ADD, depresyon, kuruntulu megalomani, sonuçları tahmin edememe, ciddi sağduyu eksikliği, sosyal açıdan olgunlaşmamış.
SAF, TDA, Dépression, mégalomanie délirante, Incapacité d'anticiper des conséquences, sérieux manque de bon sens, Socialement immature.
- Daha önce sorun olmuş muydu?
Est-ce sa première dépression?
Psikoz ders kitabı.
Dépression psychotique typique.
Sanırım delirmişti. Ciddi olarak... Anca sonradan insanları etkileyen bir kapak konusuyla ortaya çıktı.
Je crois qu'il faisait une vraie dépression nerveuse... et qu'il a plus tard inventé l'histoire du truc publicitaire pour se couvrir.
Liam büyük bir yıkımın eşiğinde, geri dönüşü olmayan bir yıkım.
- Liam est au bord d'une dépression. Une dont il pourrait ne jamais se remettre.
"Bir Eğlence Programında kendisini kaybettikten sonra gönüllü olarak kendini hastanenin ellerine teslim eden Liam McBride, daha sonra bunların hepsinin" Yavaşça Deliriyorum " adlı yeni filminin reklamı olduğunu kabul etti.
"Liam McBride, qui s'est enfermé volontairement... après avoir fait une dépression durant une émission-causerie d'après-midi... RECHERCHE - LIAM McBRIDE CLANDESTIN DANS" JE SUIS FOU " a admis que c'était de la publicité pour son film.
Aslında burada yaşanan tedavi yüzünden büyük bir çöküntü yaşadığıyla ilgiliydi.
En fait, il a fait une dépression à la suite de son traitement ici.
Devirli Ağır Depresyon Rahatsızlığı.
TROUBLE DE DÉPRESSION MAJEUR
Tamamen bunalımda.
Elle a fait une grave dépression nerveuse.
Ya, psikojik baskı ile depreson arasındaki farkı biliyor musun?
Tu sais la différence entre dépression et récession?
İşe yarayan şey depresyon. Doğru mu? Pekala, sen ne okuyorsun?
Si tu bosses pas, c'est la dépression.
Boşandıktan sonra çok feci depresyona girdim bu yüzden işimden de oldum.
J'ai fait une grosse dépression après mon divorce, qui s'est terminé par le chômage.
Şiir kaydı sayesinde depresyondan kurtulur ve yeniden The Doors'la sahneye çıkmayı kabul eder.
La poésie l'a empêché de tomber dans la dépression, et favorise son retour sur scène avec les Doors.
o biraz zor. Hayır, depresyona, boşanmaya ve alkolizm olan eğilimlerini
Non, je pensais plus à leur propension à la dépression et au divorce.
Mary yatağında birinin oturduğunu hissettiği zaman üzerine bir kasvet çöktü. Kızının, kendisine falcı hakkında soru sormaya geldiğini düşündü.
Quand Mary sentit une présence sur le lit, une légère dépression, elle crut que sa fille venait lui parler de sa voyante.
Depresyon ve kaygı tedavisinde kullanılan.
Contre la dépression.
Az sonra ciddi bir sinir krizi geçireceğim. " Sözcü açıkladı :
Je vais avoir un grave dépression nerveuse maintenant.
Evet, tepki mekanizmaları, depresyon durumu ve dengesizlik hâllerindeki benzerlik gözümden kaçmadı.
Systèmes de réponses semblables, signes de dépression et d'instabilité.
Ya doğum sonrası psikozu ve depresyonu geçirirsem?
Et si je fais une psychose post-partum et une dépression?
Doğum sonrası psikozu çok sinsidir.
La dépression post-partum est très insidieuse.
Sana gizlice yaklaşır, böylece uyku eksikliği ile tetiklenir,... sonra depresyon, uyumayı daha da zorlaştırır. Bu bir kısır döngüdür.
Ca s'insinue en vous, ça peut être déclenché par le manque de sommeil, ensuite la dépression rend le sommeil difficile.
Bu kadın kronik depresyon tedavisi alıyordu.
Cette femme était traitée pour dépression chronique.
Onun ayrıca depresyonla mücadele ettiğini duymuşsundur.
Vous savez peut-être qu'elle souffrait d'une dépression.
Kurbanlar, bütün doğum sonrası depresyon risklerini taşıyorlar.
Les victimes avaient tous les facteurs de risque de dépression port-partum.
Yani, doğum sonrası bunu açıklamıyor.
La dépression port-partum ne l'explique pas.
Herşeyi mahvettim.
J'ai fait une dépression.
Yani servis dışı?
Alors, il fait une dépression?
Uyuşturucu ve umutsuzluk mu?
Drogue et dépression?
Sinirlerimin düzelmesi haftalar sürdü.
Ca m'a pris des semaines pour me remettre de ma dépression.
Borsa tutarları kriz öncesi seviyelerine yavaşça tırmanıyor.
Les marchés remontent lentement aux niveaux de la pré-dépression.
Parker : Muhtemel evlat acısı, Kısmi depresif, kısmi psikolojik travma durumu.
Peut-être une dépression, la peur de la séparation ou une psychose.
Ancak maalesef, dokuz milyonun üzerinde Amerikalının yaşadığı tanımlanamayan bir depresyon geçiriyordu ki aslında tedavi edilebilirdir.
Mais il avait une dépression non diagnostiquée, comme plus de 9 millions d'Américains.
Ekonomik çöküntüden beri aşağıda duruyordu.
Mais son été en panne là depuis la dépression. Je suis hors d'ici.