Derdik translate French
502 parallel translation
Ona "kriko" derdik.
Nous avions l'habitude de l'appeler "le cric."
Ona eskiden Sakar Shaw derdik.
Charlie Shaw! Ça alors!
Çocukken, sıcak, sıcak derdik.
"Ça se réchauffe," comme disent les gosses.
Bunlar Tojo'dan. Hitler kullanırdı. Süründüren jöle derdik bunlara.
Ces joujoux tuent lentement... pas comme la chaise!
Buraya aşk yuvamız derdik.
Nous l'appelions notre "Sans-souci".
Ona "Bebek Sakal" derdik. Sürekli tıraş olma ihtiyacı duyan bir çocuktu. Öldü.
Nous, on l'appelait "bébé barbu" parce que c'était un gosse et qu'il était toujours mal rasé.
İyi Japon ölü Japondur derdik.
Nous disions qu'un "bon" Jap, c'est un Jap mort.
Biz ona Süzgün Göz derdik.
on l'appelait oeil Triste.
Oregon'da sana zengin, inatçı kız derdik.
En y réfléchissant, en Oregon... on dirait plutôt... "Riche héritière sait ce qu'elle veut"!
Hepimiz ona kuzen "Aceleci" derdik, çünkü sürekli bir yerlere koşardı.
On l'appelait "Hurry", il était toujours pressé.
Ona tombul derdik.
On l'appelait Bouboule, avant.
Biz hastanede öyle derdik. Gerçekten de öyle.
On l'appelle ainsi, et c'est ce qu'il est.
Evet, Şöyle derdik ;
On lui disait toujours :
Tramvaylardan çıkardığımız büyük çelik bilyelere "çelik misketler" derdik.
Les calots en acier, ceux-là on les appelait les cuivres.
Şeffaf, bakınca içi görünenlereyse "şeffaf misketler" derdik.
Les transparentes, on pouvait voir à travers, et on les appelait les pétroles.
Meşeydi ama eğer o söğüt derse biz de söğüt derdik.
C'était un chêne. Mais si le bosco dit un saule c'est un saule!
Eskiden bu odaya "Tebai cennetimiz" derdik.
Nous appelions ce salon le paradis de Tebas.
Enterprise. Bugün turbolift olarak anılan şeye biz asansör derdik. Yukarı ve yanlara gidebilmeliydi.
Comme je n'avais pas de référence, je pensais que Dr Phlox était un genre de créature oiseau.
Bu lafı hâlâ kullanıyorsunuz. Biz de hep öyle derdik.
Ça se dit toujours?
O yüzden ona "Küçük Anka" derdik
C'est pour ça qu'on l'appelait Petit Rock.
Hayır, patateslere miki derdik.
Ce sont des pommes de terre.
David Hamlin. Ona "Kavalcı" derdik.
Hamlin, alias "le joueur de flûte".
Galiba herkes ona "Fayne" diyor, ama biz "Fay" derdik.
Vous l'appelez Fayne, mais pour nous c'est Fay.
Hollywood'da ona "the continental" derdik.
A Hollywood, on l'appelait "The continental lover".
# Eski şarkılar söylerdik. Bunlara "kederli şarkılar" derdik.
Et on chantait de vieilles chansons Qu'on appelait les chansons des pauvres
Biz ona sarma derdik.
On appelait ça du foin.
Ona sarma derdik.
Les musiciens ont leur... jargon quoi. On disait du foin.
Biraz kısaydı. Ona "Fare" derdik.
Un gars haut comme 3 pommes qu'on appelait "souris".
Ya, evet hatırladım. Ne derdik ona?
- Oui, comment on l'appelait?
Biz öyle derdik.
C'est comme ça qu'on appelle ça.
Ona böyle derdik.
On l'avait surnommé comme ça.
Küçük Solcuk derdik.
Le Bazooka-gaucho.
Bu yüzden ona solcu derdik.
C'est pour ça qu'on l'appelait gaucho.
Sejanus bize böyle bir öneriyle gelseydi biz "hayır" derdik, ama Claudius daha doğrusunu biliyor.
Si Sejanus nous avait fait cette demande, nous l'aurions envoyé promener. Claude a été plus malin.
Derdik ki, "Kendisi yapamayan öğretir öğretmenlik bile yapamayan, spor öğretmeni olur Spor öğretmeni bile olamayan da gelir bize öğretmen olur."
ceux qui ne savent enseigner sont profs de gym. " Et ceux qui ne savaient rien faire du tout, atterrissaient dans notre école.
Biz ona Cilacı derdik.
On l'appelait Waxer.
Donanmada buna'keşif gezisi'derdik.
Dans les Marines on appelle ça une reconnaissance.
O zaman bile ona İhtiyar Chalmers derdik.
On l'appelait le "vieux" Chalmers, même dans ce temps-là.
Onlara "Les Soldats Perdus" derdik- -
Nous les appelions les soldats perdus.
O zaman biz de sana Michelle derdik.
On aurait pu t'appeler Michelle.
Her gece "Uyuyor musun?" derdik.
Tous les soirs on lui demandait : "Tu dors?"
O zamanlar Öğretmen derdik.
C'est d'ailleurs ainsi qu'on l'appelait à l'époque :
Sade mi Yok canım Arkadaşım dik ve ben sana çarpıcı derdik
Vous n'êtes pas rien. Moi et Dick, on dirait : super!
Biz ona 2 tonluk Tessie derdik.
On l'appelle Tessie-deux-tonnes.
Biz şöyle derdik Şeytanın iki gözü.
On avait l'habitude d'appeler cela le double coup dur du diable.
Sue birşey, Yunanca ve telaffuzu zor, ama hepimiz ona Alabama derdik, o da'25 te adını değiştirdi.
C'était Sue et un nom grec imprononçable, mais on l'appelait tous Alabama, alors elle l'avait changé en'25.
Eskiden doktorculuk oynarken, kız diye buna derdik.
Quand on jouait au docteur, on appelait ça une fille.
Üniversitede hepimiz "Swann'ın sonu hapis" derdik.
On pensait tous que vous finiriez en prison.
Kadınların Koruyucusu derdik.
On appelait ce sac le "Chevalier Servant".
Bu vadide ciddi şeyler oluyor. Ordudayken buna "düşman baskısı" derdik.
Qui a vu ce qui s'est passé?
Hepimiz ne hoş bir kız derdik.
Elle l'est toujours.
derdim 136
derdin 40
derdi 359
derdin ne 136
derdi ne 17
derdin nedir 30
derdin ne senin 232
derdi ki 32
derdiniz ne sizin 18
derdi ne bunun 19
derdin 40
derdi 359
derdin ne 136
derdi ne 17
derdin nedir 30
derdin ne senin 232
derdi ki 32
derdiniz ne sizin 18
derdi ne bunun 19