Elimden geldiğince translate French
1,166 parallel translation
Onları elimden geldiğince oyalayacağım, sanırım en azından 24 saat vaktin var.
J'essaierai de les retenir, mais je pense que vous aurez au moins 24 heures.
Lafımı bitirmeme izin ver Luke, ben olsam adamla konuşurdum. Elimden geldiğince davranışlarındaki hatayı göstermeye çalışırdım.
Ce que je ferais, - si vous me laissez finir - ce serait de lui parler et de m'efforcer de lui faire comprendre ses erreurs.
Elimden geldiğince çabuk döneceğim.
Je monte dès que je peux.
Elimden geldiğince seni görmeye geleceğim.
J'irai te voir le plus souvent possible.
Görüşmelerimize elimden geldiğince ara vermeye çalışıyorum.
J'espace les séances.
Elimden geldiğince kibar bir dille anlatacağım.
Ecoute, je te le demande calmement.
- Elimden geldiğince hızlı koşacağım.
- Je cours chercher de l'aide.
Zor bir işi elimden geldiğince iyi bir şekilde yapıyorum, teğmen.
Je n'ai pas la tâche facile. J'essaie de faire au mieux.
Size burada olanları, elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım.
Décrivez-moi le mieux possible ce qui s'est passé.
Elimden geldiğince çabuk döneceğim.
Je reviens dès que possible.
Elimden geldiğince çabuk döneceğim.
- Je me dépêche.
Elimden geldiğince onları uzak tutmaya çalışacağım.
Je les tiens éloignés tant que je peux.
Elimden geldiğince çabuk oraya geleceğim.
J'arrive dès que possible.
Elimden geldiğince dikkat ediyorum.
Oui, oh... Je fais ce que je peux.
Evet, Jerry, Sponge'ları elimden geldiğince boşa kullanmamalıyım.
Il faut que je conserve ces éponges. Il te plaît.
- Elimden geldiğince çabuk gelirim.
- Je ferai aussi vite que possible.
Elimden geldiğince hızlı çalışıyorum ağabey ama cihazlarımızı engelleyen bir çeşit etkileşim olmalı.
Je travaille aussi vite que je peux. Nos traducteurs sont perturbés par des interférences.
Elimden geldiğince çabuk döneceğim.
Je reviens le plus vite possible.
Elimden geldiğince bir şeyler hazırlamaya çalışıyorum.
Je développe un obturateur osmotique dermique à la minute.
Sizi bu işe karıştırmamak için elimden geldiğince yaptım ama seninde başın derde girebilir.
Je ferai tout pour l'éviter, mais tu auras peut-être des ennuis.
Kılıçlar gelsin. Beyefendi de hazırsa, kral hâlâ kararlıysa onun için kazanmaya çalışırım, elimden geldiğince.
Si fleurets et adversaire sont là, et si le roi maintient son pari, j'essaierai de le gagner.
Elimden geldiğince.
Quand je pouvais.
Yokluğunu elimden geldiğince hissettirmemeye çalıştım.
Je fais de mon mieux pour le remplacer.
Affedersiniz. Elimden geldiğince çabuk geldim.
Désolé, j'ai fait aussi vite que possible.
- Elimden geldiğince çabuk dönerim.
- Je reviens dès que je peux.
- Elimden geldiğince düzene sokuyorum.
- Je fais régner l'ordre où je peux.
Elimden geldiğince yardımcı olurum ancak raporlarımın çok ayrıntılı olduklarını fark edeceksiniz.
Cela m'étonnerait, car mes rapports sont plutôt exhaustifs.
Ben yalnızca elimden geldiğince yardım etmek istiyorum. Hiçbir söz vermiyorum.
Je veux vous aider, mais je ne fais aucune promesse.
Elimden geldiğince en iyi şekilde, sizi temsil etmeye çalışıyorum.
Je représente votre position au mieux de mes compétences.
Elimden geldiğince tıngırdattım bir şeyler.
- j'ai touché quelques petites choses.
Kelly, elimden geldiğince sana yardım edeceğim, ancak boşanma için dava açman gerekli.
Kelly, je vous aiderai tant que je pourrai, mais demandez le divorce.
Buffy'nin onunla yüzleşeceği gün için elimden geldiğince... -... bilgi toplamaya çalışıyorum.
J'essaie d'être prêt pour le jour où Buffy devra l'affronter.
- Elimden geldiğince anlattım.
- Je les ai informés au mieux.
Sana elimden geldiğince yardım etmek istiyorum.
Je ferai tout pour vous aider.
Arkadaki kabinlerden birine al. Elimden geldiğince çabuk yanındayım.
Emmenez-le dans une cabine.
" Elimden geldiğince çabuk
" Dés que je pourrai
Ve benim de elimden geldiğince bir gözüm onun üzerinde olacak.
J'ouvrirai l'oeil aussi.
Hem de elimden geldiğince hızlı ve çabuk. Belki de yarın sabah.
Demain matin, si je le pouvais.
Ama elimden geldiğince çabuk dönmüştüm.
Mais dès que j'ai pu, je suis rentré.
Sizi dışarı çıkarır ve elimden geldiğince yardımcı olurum.
Je vous ferai sortir et je vous donnerai toute l'aide possible.
Yanında olduğum sürece sana sevgimi elimden geldiğince hissettirmeye çalışacağım.
Je t'aimerai de mon mieux... tant que je vivrai.
Elimden geldiğince görmeye giderim.
Je la vois quand je peux.
— Bak, elimden geldiğince hızlı döneceğim.
- Je reviens dès que possible.
Seni elimden geldiğince desteklemeyi düşünüyorum.
Je vous soutiendrai de toutes les façons possibles.
- Elimden geldiğince, Lordum.
De mon mieux, monseigneur.
- Elimden geldiğince.
- Si je peux.
Elimden geldiğince ağzımı sıkı tutacağım, tamam mı?
Ecoutez-moi.
Elimden geldiğince yıkadım...
Je les ai lavées.
Elimden geldiğince yardım edeceğim.
Je vous aiderai.
Elimden geldiğince hızlı bitireceğim.
Je fais aussi vite que possible.
- Elimden geldiğince acele ediyorum.
Je fais aussi vite que je peux.