English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Elleri

Elleri translate French

2,742 parallel translation
Elleri doluydu, böcek tam şuradaydı.
Elle avait les mains prises. Le faucheux était là.
Wilfred olduğumu sanınca elleri durmuyor.
Elle me pelote depuis qu'elle me prend pour Wilfred.
Bu yaşta bir adam için elleri çok fazla yıpranıp kırışmış.
Et ses mains sont très abîmées pour un type de son âge. Du travail manuel.
Elleri olan robotlar, Rory.
Un robot avec des mains, Rory.
- Bu şeyin neden elleri var?
Pourquoi est-ce que ça a des mains?
Elleri görelim. Dön arkanı.
- Montrez vos mains, tournez-vous.
Tek başına seni büyüten annenin elleri öpülesi.
Ta mère a dû se donner du mal pour t'élever.
İtiraf etmeyliyim, bende bir plastik cerrahın elleri var.
Je crois vraiment avoir les mains pour la chirurgie plastique.
- Elleri bırak.
Oublie les mains.
Elleri göreyim!
Faites voir vos mains!
Elleri ve ayakları önceki gibi kıyafetle bağlanmış.
Ses extrémités ont été liées avec ses vêtements.
Bilmem, sence elleri belli olmuş mudur?
Je ne sais pas. Ça a des mains?
- Polis! Eller havaya! - Elleri kaldırın!
Mains en l'air!
Elleri kaldırın dedim!
Maintenant!
Ve kocamın elleri... Onlar da yumuşar mı?
Et les mains de mon mari, sont-elles douces?
Onlarınsa elleri yoruluyor, dilleri uyuşuyor.
Leurs mains à elles, se fatiguent, et leurs langues s'engourdissent.
Ama ikinizin de elleri, benim ameliyatımda, birinin içinde.
Alors, ressaisissez-vous. - Oui.
Elleri geri dikilmesi gereken bir hasta var.
On a un type dont les mains ont besoin d'être recousues.
Elleri kelepçeli kalsın.
- Avec les menottes.
Karanlıkta çarpan elleri izledikçe Gölgelerimiz hafifçe eriyip gittiler Sihirli meteor yağmuru olup aktılar
nos deux ombres doucement mêlées sousla magie des pluies d'étoiles filantes
Sonunda hastaneye vardığımda Stiles'ın bekleme salonunda elleri başında oturduğunu gördüm.
Quand je suis arrivé à l'hôpital... Stiles était assis dans la salle d'attente la tête entre les mains parce que...
Shea, işte bu yüzden yangında ölmelerine izin vermedi çünkü elleri onların boynundayken onların korkularını bizzat ve yakinen hissetmeliydi ki son kontrol eylemini sonsuza dek hatırlayabilsin. Benden bu kadar.
Donc il les laisse pas brûler, il faut que ce soit personnel, les mains autour du cou, sentir la peur pour emporter cet acte de contrôle final avec lui.
Elleri kemere gitti.
Une ceinture! Attends.
Elleri duvara daya.
Mains sur le mur.
- Eşcinsel değil, sadece elleri büyük.
- Non, elle a juste de grosses mains.
Elleri temizmiş.
Il a les mains propres.
Gece vardiyasına kalmıştım. Bunun da elleri rahat durmuyordu.
Je faisais la fermeture, il était chaud...
Elleri ve kollarına bakın.
Regarde ses bras et ses mains.
Onların elleri senin ellerinde.
Leurs vies sont entre vos mains.
- Elleri dolu şimdi.
- Il a les mains pleines.
Zor mu demek istedin? Bebeklerin elleri küçük ya. - Hayır, kolay çünkü...
C'est dur à cause des petites mains des bébés?
Herkes elleri önüne koysun!
Tout le monde se bouge.
Bu öyle bir adam ki yanında bir kız olsun elleri iki dakika yerinde durmaz ama aynısını ben yapınca hemen sürtük oluyorum!
Un mec a le droit de peloter une fille et il a une médaille! Mais quand c'est l'inverse, alors bien sûr, c'est une salope.
Aslında elleri iyi olsa da kötü gibi mi yapıyorlar?
Il faut agir faiblement quand on est fort...
Elleri kilitlendi, sonra bacakları... konuşması ve en sonunda da nefesi.
Ses mains se sont atrophiées, puis ses jambes. Il ne pouvait plus parler, et à la fin respirer.
Pekâlâ, Simon Greenberg, 22 yaşında yurt odasında ağzı ve elleri bağlı bulunmuş 45 defa bıçaklanmış.
Simon Greenberg, 22 ans, a été retrouvé dans sa chambre bâillonné, les mains attachées et poignardé 45 fois.
- Tamam, elleri göreyim. - Ateş etmeyin. Ateş etmeyin.
Les mains en l'air.
Elleri hemen göreyim.
Tout de suite.
Clay'in elleri kötüleşiyor.
Clay perd l'usage de ses mains.
"A" nın elleri boynunda resmen ve bunu ona sürekli hatırlatıyor.
Mais A avait ses mains autour de son cou et ne cesse de le lui rappeler.
Adamın devasa elleri vardı.
Ses mains étaient tellement grandes.
Ellerini kaldır! Elleri kaldır!
Je sais pas, je l'ai perdu.
- Niye geldiniz? - Müşterilerim malını seviyor. Nancy'yle ayrıldık diye elleri boş göndermek istemiyorum.
Mes clients adorent ta marchandise et je ne veux pas les décevoir.
Elleri nereye uzanıyor?
Dans quoi elle est impliquée?
Belediye Başkanı sonuçta. Elleri her yere uzanır.
Dans bon nombre de choses, puisqu elle est maire.
Kendi elleri ile yapmak zorunda değil..
Elle n'a pas besoin de le faire elle-même.
Nihayet kılıç doğru elleri bulmuş.
Je crois que l'épée de ton père est entre les bonnes mains après tout.
Kurbanın ayrıca, elleri ve boynunda kendini savunmadan oluşan yaraları var gibi.
Il présente des signes de blessures défensives sur les bras et le cou.
Bilirsiniz, çizikler ve kirli elleri yüzünden.
Des égratignures et les doigts collants, vous savez?
Bacak elleri gibiler.
C'est de notre faute.
Deangelo'nun elleri kalkik mi acaba?
Et la main de Deangelo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]