English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ F ] / Fazla değil

Fazla değil translate French

5,096 parallel translation
- Fazla değil, Phillip.
Pas si cher que ça, Phillip.
- Fazla değil.
- Pas pour longtemps.
- 20'den fazla değil.
- Pas plus de vingt.
- Hasar fazla değil.
Pas de dégat majeur?
Aslında, oyunun bu safhasında, kazanma şansı % 25'den fazla değil.
En fait, il n'a pas plus de 25 % de chance de gagner à ce stade du jeu.
- Fazla değil Abaloosh, ama... - Abhilash.
- C'est peu, Abaloosh, mais...
Bir ay, daha fazla değil.
Un mois, pas plus.
Fazla değil.
Pas longtemps.
Biliyorum fazla değil.
Je sais... je sais que ce n'est pas assez.
Fazla değil.
- Il lui reste combien de temps?
Kokaini katınca bu rakamlar biraz düşüyor ama fazla değil. Randy?
Ces chiffres baissent un peu quand il s'agit de cocaïne, mais pas de beaucoup.
Daha fazla değil.
Je n'ai pas.
Çok fazla değil.
Non.
- Çok fazla değil.
- Pas beaucoup.
- Bu kadar zorbalık fazla değil mi?
Grosse intimidation? Sans blague.
Çok fazla değil mi Milkha?
Autant de sucre, Milkha?
Bu yeni koparılmış bir çiçeğe karşı olan benzersiz, gerçek bir final savaşı ama bu yeni rakibin değerinden daha fazla benzersiz de değil.
pero... Oui... une remplaçante. Un combat final contre une nouvelle recrue
Ufak bir ıskalamada değil çok fazla hedef kaçırıyorsun.
Concentre-toi un peu, ou tu pourrais manquer beaucoup de choses.
Hayır, hayır, Bay Norton, her zaman yapacak biraz daha fazla iş vardır fakat zaman kısa. Değil mi?
Non, M. Norton, il y a toujours tant à faire..... mais l'heure tourne, non?
Demek ki katil fazla uzakta değil?
Alors le tueur n'est pas loin?
- Çok fazla para söz konusu - Haldane parası umurumda değil.
Je m'en fout de l'argent des Haldane.
Seth... Ormanlıkta çok fazla vakit geçiriyor değil mi?
Il passe beaucoup de temps dans les bois, non?
- Bir ergen olarak görünmek için, fazla yaşlı değil misin?
Vous êtes pas trop vieux pour vous faire passer pour un ado?
Çok fazla yeteneğin olduğunda başına bu gelir, değil mi?
Tu sais... c'est ce qui arrive quand on est doué pour tout, hein?
- Çok fazla salam var o çantalarda, değil mi?
- Ça fait rêver, - ce qu'il y a dans ces sacs.
Siktir et onu. Bana daha fazla para kalıyor o zaman, değil mi?
Tant mieux, y en aura plus pour moi comme ça.
Çok fazla hayalciyim, değil mi?
Je me suis emporté, pas vrai?
Daha fazla kurabiye, degil mi?
Encore plus de biscuits.
Pek fazla kamp yapan biri sayılmam, ama eğlenceli olabilir, değil mi?
Je n'ai pas l'habitude de camper, mais ça pourrait être drôle.
Fazla kahverengi değil mi?
C'est pas trop brun?
- Fazla dekolte değil.
C'est pas trop décolleté.
Çok fazla Sammy, çok az Nat, değil mi?
Trop Sammy, pas assez Nat, exact?
Biraz fazla kaçmamış, değil mi?
Je l'enlève? Non,
Sana çok fazla iyilik borçlu olduğumdan değil.
C'est pas comme si je te demandais plein de faveurs.
Kraliyet sarayı fazla uzak değil.
La villa royale n'est pas loin.
Doğru olmak için biraz fazla mükemmel değil mi?
Tu trouves pas ça trop beau?
Bu bir oyun. Çok fazla insan virüsü kaptı ama kapmayanlar da az değil.
Des tonnes de gens sont tombé malade, beaucoup ne l'ont pas été.
burda... ister inan ister inanma, ölümsüz ya da değil, burda çok fazla havalı tiple tanışmıyorum.
Je ne, heu... je ne rencontre pas beaucoup de personnes sympas ici crois le ou non, vampire ou autre.
Ve daha fazla sır yok, değil m?
Et plus de secrets, ok?
Eğer içinde biraz daha fazla kalmış olsaydım onu öldürebilirdim ki bu aklımdan geçmedi değil.
Si j'étais resté là-dedans plus longtemps, je l'aurais tué, ce que j'ai pris en considération.
Daha fazla kötü şeyler yapma eşiğinde değil, umurumda olmamasının eşiğindeyim!
Pas seulement faire plus de mauvaises choses mais ne pas m'en soucier!
Ona çok değer veriyorum, ve Shawn'ın umurunda değil. Çünkü kendi bencilliğine çok fazla kapılıyor.
Je tiens vraiment à elle, et Shawn s'en moque parce qu'il est trop concentré sur ses propres besoins.
Bu Rus deneyi çok uzakta değil... Ben onu eve daha fazla almak istiyorum.
Je vais le ramener.
Yani şimdi ikisiyle de daha fazla zaman geçirmem gerekecek o yüzden pek iyi değil. Buraya getirdiğim için özür dilerim.
Écoute, je suis désolé de l'avoir amené ici
- Güzel. Yatağımızda tam olarak ne yaptığını sorarak fazla ileri gitmiş olmam herhalde, değil mi?
Ce serait beaucoup te demander que de bien vouloir... me dire ce que tu peux bien faire ici dans notre lit, Murray?
Baskervillerin Köpeği. Sizin için fazla korkutucu değil mi genç hanım?
N'est-ce pas trop effrayant pour vous, jeune demoiselle?
Fazla ağır sayılmazsın, değil mi?
T'es gringalet.
- Bunun için biraz fazla yaşlı değil misin? - İlk atışı sana vereceğim.
Toujours en forme, à ton âge.
Şey, fazla boş zamanımız yok fakat kesinlikle seni Le Cirque'ye götüreceğiz, değil mi? Yani, veya Daniel.
On a très peu de temps, mais on vous emmènera chez Le Cirque.
Burası güvenli, temiz. Başkentle arası fazla uzak değil.
Vous savez... sûr, propre, pas trop éloigné de D.C.
Beni sabahın 7'sinde bunun için mi çağırdın? Bunun için fazla iyisin, değil mi?
- Vous m'avez appelé à 7 heures du matin pour ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]