Gelebilir translate French
9,316 parallel translation
- Ben de partiye gelebilir miyim?
- Je pourrai venir à la fête?
Nasılsın? - Buraya gelebilir misin?
- Peux-tu venir?
- Sadede gelebilir miyim?
- Je peux aller droit au but? - Avec plaisir.
Şoför seni 20 dakikada bırakıp geri gelebilir.
Mais il a largement le temps de te déposer et d'être revenu d'ici 20 minutes.
Şanslı hariç. O benim köpeğim ve bir gün gelebilir.
A part Lucky, c'est un chien que sera à moi peut-être un jour.
Anneanne ile Dede gelebilir.
Hé! l grand-maman et grand-papa pourraient venir ici.
Bazen zor gelebilir, özellikle de son zamanlarda.
- Je t'avoue que ce n'est pas toujours facile, surtout ces temps-ci.
- Gelebilir miyim?
Puis-je entrer?
Başıma daha ne bela gelebilir? Söyleyin.
Dites-moi, existe t-il bien pire?
Daha sonra gelebilir misin lütfen?
Pouvez-vous revenir plus tard, s'il vous plaît?
Kabiliyetlerini bu şekilde tarif etmek kulağa ilginç gelebilir ama kabiliyetleri Tanrı'ya yakındı.
Je comprends qu'il soit dérangeant que l'on décrive ainsi des dons, mais c'étaient des dons de Dieu.
Psikoloji ruhuna iyi gelebilir.
Paraît que la psycho serait bon pour l'âme.
Ama bir gün gelebilir ve eğer bu olursa yanlışın nerede olduğunu anlamıyorum.
Mais à un moment, ça pourrait arriver, et si nous couchons ensemble, Je-je ne vois pas quel est le problème.
Biliyorum sana ani gelebilir ama benim için öyle değil.
Petit, je sais que ça à l'air soudain pour toi, mais pas pour moi.
Evinize gelebilir miyim?
Je peux passer chez toi?
Çoğu kişiye önemsiz gelebilir ama bana göreyse birisi zaman aşırmış gibi.
Pour les autres ça ne signifie pas grand-chose, mais pour moi... On dirait que quelqu'un a dû emprunter du temps qu'il n'avait pas.
İçeri gelebilir miyim?
Je peux entrer?
İçeri gelebilir misin Kate?
Voulez-vous bien rentrer, Kate?
- Ben de gelebilir miyim?
Je peux monter à bord?
Sohbet etmek için odana gelebilir miyim?
Pourrais-je venir dans ta chambre pour dicuter un jour?
Yanına gelebilir miyim?
Ca vous dérange si je vous rejoins?
Gelebilir misin komşu Patrick?
Tu peux, Patrick le voisin?
Bu sana tuhaf gelebilir ama ben uyum sağlıyorum.
Peut-être que c'est bizarre pour toi, mais c'est ce que je fais.
Yarın gelebilir miyim?
Je peux revenir demain?
- Gelebilir miyim?
Je peux entrer?
Her an gelebilir.
Il devrait être là dans un instant.
Christie'ye söylersin, buraya gelebilir ve bana şaplak atabilir.
Dis à Christie que tu es venu et que tu m'as donné la fessée.
Çabucak bi'muz alıp gelebilir miyim?
Est-ce que je pourrais prendre une banane vite fait?
Quinn, buraya gelebilir misin lütfen?
Quinn, tu peux venir ici, s'il te plaît?
- Chet, chet. - Chet, buraya gelebilir misin lütfen?
Chet, tu pourrais venir ici?
- Evet. İçeri gelebilir miyim?
Je peux entrer?
- Gelebilir miyim?
- Oui, je peux entrer?
Birinci grup gelebilir mi lütfen?
Le premier groupe, s'il vous plaît.
Gelebilir miyim?
Permission d'approcher?
- Aşağı gelebilir misin?
Tu peux descendre? Oui.
Her an gelebilir.
Dans un moment.
Hepimizin başına gelebilir.
Ça nous arrive à tous.
Barış gelebilir ama bu sıkıntıların sona ermesi demek değil.
Les soucis ne partent pas avec la paix.
Pekala, buraya gelebilir misin?
Tu peux venir ici?
Şu anki ortama bakarsak bu isim biraz Almanvari gelebilir.
Compte tenu du climat actuel, cela pourrait être vu comme germanique.
Gelebilir misiniz?
Pouvez-vous venir, s'il vous plaît?
Bilirsin bu yerde bazı şeyler aniden ortaya çıkıp üzerine gelebilir.
Tu sais... dans cet endroit... des choses peuvent arriver de nulle part.
- Anne, Louis de bizimle gelebilir mi?
Maman , est-ce que Louis peut venir à la plage avec nous?
Tanrı'nın seçtiğinden sana ne zarar gelebilir?
Quel mal arrivera à l'élu de Dieu?
Onu bilmiyorum ama eğer sesini biraz alçaltmazsan aydan sana yardım etmeye birileri gelebilir.
! J'en sais rien, mais si tu avais demandé un peu plus fort, peut-être que quelqu'un sur la lune aurait pu te répondre.
Biraz şansı olan her aptal, dünyaya elinde güçle gelebilir.
N'importe quel idiot avec un peu de chance peut naître parmi les puissants.
Yine işe yarayacağı zaman gelebilir.
Elle peut briller à nouveau.
Bizimki şu tarafta. Buraya gelebilir mi?
Peut-il s'approcher?
Fakat, iyi olan her şey daha da iyi hale gelebilir.
On a un bon gouvernement. Mais ce serait possible de l'améliorer.
Onay her an gelebilir.
L'approbation devrait être émise d'une seconde à l'autre.
Gelebilir miyim?
Je peux entrer?