Gideceğiz translate French
8,678 parallel translation
Liza'nın görüştüğü şu adamı görmeye gideceğiz, Jeremy'yi.
On va voir le mec de Liza, Jeremy.
Hayır, gideceğiz. O camı da ödeyeceğim.
Je veux un tatouage.
- Evet, gideceğiz.
Oui, partir.
Tamam, Sue, konuşmanın o bölümüne gideceğiz.
Sue, il faut se mettre sur cette partie.
Biliyor musun, Frito-Lay fabrikasının turuna gideceğiz.
Tu sais, on va faire un tour à l'usine Frito-Lay, ou un truc dans l'genre?
Sonra gerçekten değer kazandığınızda o hayır diyen kaburgasız sermayecilere gideceğiz ve sizi tam kıç deliklerine sokacağım.
Et quand tu vaudra quelque chose, je t'emmènerai voir ceux qui t'ont dit non, et je t'enfoncerai dans leurs culs.
FBI'ya gideceğiz ve burada bitecek!
On va au FBI et on arrête tout ça!
Stone, sen ve ben kitabı avlamaya gideceğiz.
Stone, vous et moi nous allons pourchasser ce livre.
- Acil servise gideceğiz!
- On va au bloc opératoire.
Olanlar olduğunda rıhtıma gidip buradan gideceğiz.
Lorsque ça arrivera, on ira vers l'embarcadère et on partira d'ici.
O yüzden brança gideceğiz sonraysa ben doğruca spaya gideceğim.
On va donc aller bruncher, puis j'irai directement au spa.
Colonial'da bir komedi oyunu izlemeye gideceğiz.
On va au Colonial, voir une nouvelle comédie.
Metin ol hayatım. Hepimiz bir gün gideceğiz.
Courage, ma belle, on doit tous partir un jour.
Marcos'la görüşmek için tekrar gideceğiz.
On a un autre rendez-vous avec Marcos.
Öğretmeye gideceğiz.
- Nous allons enseigner.
Sabah onlarla beraber, daha güvenli olan kuzey bölgesine gideceğiz.
Nous partirons avec eux demain matin vers la région du Nord, où la situation est moins dangereuse.
Döner dönmez nehire gideceğiz.
Tout de suite après le virage, nous arriverons à la rivière.
Bugün Freetown'a gideceğiz.
Nous allons à Freetown aujourd'hui.
Bir kez daha çevreyi tarayıp gideceğiz.
On fait un dernier tour du secteur et nous partons.
Yardım çağırmalıyız yoksa biz de o dışarıdaki kemiklerin yanına gideceğiz.
On doit appeler pour une évacuation ou on sera dispersé dans ce cimetière d'os.
Hastaneye gideceğiz! Çabuk!
Une voiture pour l'hôpital!
Murphy ve ben Medellin'e gideceğiz.
Murphy et moi, on va à Medellín.
Medellin'e mi gideceğiz?
On va à Medellín?
- Ne? Bilgin olsun Haziran Böceğim, kuzenim Pootie şehre geliyor. Partiden sonra Poots'la otostop çekip onun mekanı The Keys'e gideceğiz.
Pour info, Junebug, mon cousin Pootie vient en ville, et aprés la fête, je pars faire une virée avec lui dans un endroit qui s'appelle The Keys.
4'te hep beraber gözleme yemeye gideceğiz şerefine kadeh kaldırdığımız yere.
À 4 heures du matin, on ira tous manger des pancakes, et on fera tous un discours en ton honneur.
Nereye gideceğiz?
Pour aller où?
Malcolm Denvers'ı her nereye götürüyorlarsa... oraya gideceğiz.
Partout où ils emmènent Malcolm Danvers... c'est là qu'on ira.
Bu akşam da konsere gideceğiz.
Après, j'ai un examen et ce soir, on a un concert
Daha sonra evime gideceğiz, tabii köpek de orada olmayacak.
Le chien ne sera pas la, non plus, et la fille me consolera.
Kolkata'ya kadar beraber gideceğiz.
Nous allons voyager ensemble jusqu'à Kolkata, alors...
Florida'ya gideceğiz.
Tu dois t'enfuir, d'accord?
Küçük bir sifon yüzünden mi gideceğiz?
On va devoir trouver un autre endroit juste parce qu'il y a du bordel dans la plomberie?
Nereye gideceksek, birlikte gideceğiz.
Où que nous allions, nous irons ensemble.
Elbette gideceğiz.
Bien sûr que nous irons.
Sör Malcolm'ın yardımımıza ihtiyacı var, onun yanına gideceğiz.
Sir Malcom a besoin de notre aide. Nous irons à lui.
A - Asansörle gideceğiz.
On prend juste l'ascenseur.
Arkadaşlarla bu akşam Fun Friends grubunu dinlemeye gideceğiz. Gelir misin?
On est plusieurs à aller voir ce groupe, Fun Friends, ce soir.
Bugün o gün. - Gideceğiz.
Le grand soir.
Gideceğiz dedim!
- Oui. - Non.
Yemeğine ye de bir yere gideceğiz, Doggett.
Emballe ton déjeuner, Doggett.
- Caputo'nun ofisine gideceğiz...
- On va dans le bureau de Caputo.
Bu taraftan gideceğiz.
Et on va passer par là.
O da olmazsa Pszczyna'ya gideceğiz.
Sinon, on ira a Pszczyna.
Bakalım ne kadar hızlı gideceğiz.
Voyons voir si elle va vite.
Key West'e gideceğiz.
On pensait aller à Key West.
Hepimiz ayrı yollardan gideceğiz.
Chacun part de son côté.
Yürüyerek gideceğiz. Yanlardan gideceğiz.
Nous marcherons en terrain accidenté.
- Sonra da Dee'nin dairesine gideceğiz değil mi?
Non, non, on peut pas aller ailleurs? - Non, Dee.
Polisle konuşacağız, kampüs güvenliğine gideceğiz ve sana kalacak yeni bir yer bulacağız.
On ira voir la police, le service de sécurité de la fac et on va te trouver un autre appartement.
O yüzden de gideceğiz.
Nous devons y aller.
Sonra biz yolumuza gideceğiz.
On fera comme si de rien n'était.