Gitmis translate French
12,527 parallel translation
Meğerse hobi dükkanına gitmiş, taşaklarını boyaya batırıp kupaya birkaç kez değdirmişler.
Il semblait qu'il avait un tas de taches d'encre sur elle. Il s'avère qu'ils sont allés à "color me mine" ont trempé leurs boules dans la peinture et ont fouetté mon mug de nombreuses fois.
"Sonra ayıcık tuvalete gitmiş."
"Et l'ours " partit aux toilettes. "
- Spratt gitmiş.
- Spratt a disparu.
Phillip Bartlett, Tayland'a ilk ve tek sefer bir ay önce gitmiş ve bütün bunlarla bir bağlantısı yok.
La seule et unique fois où Phillip Bartlett est allé en Thaïlande c'était il y a un mois, et il n'y a rien qui vient le relier à tout ça.
Bilmiyorum. Babam bu sabah oraya gitmiş olabilir.
Je sais pas, mon père est peut-être passé par-là.
Kalktığımda, gitmiş olursan, Alfredo'nun yerinde olmak istemem.
Si en me réveillant t'es plus là... Il fera pas bon d'être Alfredo.
Kapıdaki alarm çalmış ama duvardan geçip gitmiş.
La porte était sous alarme, mais elle est passée à travers le mur.
Nereye gitmiş olabilir?
Où est ce qu'il a pu aller?
Kocası bir yıl önce kızlarını da alarak gitmiş.
Le mari est parti il y a quelques années avec leur fille.
Güven bana, ikimiz de gitmiş olacağız.
On sera parti.
Abu Omar, bir keskin nişancı saydık ama gitmiş.
Abu Omar, nous n'avons compté qu'un seul sniper, mais il est parti.
Günün birinde, ofisine girdiğinde o gitmiş olacak.
Un jour, tu rentreras dans ton bureau et elle sera partie.
Evet, bir gün bu ofise geldiğimde senin gitmiş olacağını ve seni benden onun aldığını bileceğimi söyledi.
Moi. Oui. Il m'a dit qu'un jour je viendrai au bureau, et que tu ne serai plus là, et que donc je devrai savoir que c'était lui qui vous avez récupérée.
63 yaşında bir büyükbaba St. Vincent hastanesine bel ağrısı ve aşırı kilo kaybı şikayetleri ile gitmiş.
Grand-père de 63 ans, admis à St. Vincent en se plaignant de douleurs dans le bas du dos et d'une perte excessive de poids.
Her şey gitmiş olurdu.
Tout disparaitrait.
Közleri hala sıcak, uzağa gitmiş olamazlar.
Les braises sont encore chaudes. Ils ne doivent pas être loin.
Hiç lise dansına gitmiş mi?
A-t-elle déjà été à un bal scolaire?
Düzenli bir müşteri değilmiş... -... ama son birkaç gün içinde birkaç defa oraya gitmiş.
Ce n'était pas une habituée, mais elle était là plusieurs fois ces jours derniers.
Ayrıca Holtzman 1983 yılında New Hampshire'daki Dartmouth'a gitmiş.
Et Holtzman était au New Hampshire, à Dartmouth, en 1983.
Kütüphane'den biraz daha uzağa gitmiş olabilirler.
Il est possible qu'ils soient allés plus loin que la bibliothèque.
Hepinizin kafa gitmiş ve ortak akılla düşünmüyorsunuz.
Pssh, vous avez tous viré et perdu votre esprit d'équipe.
Siz GCSE'den sonra gitmiş miydiniz, efendim?
Vous en avez eu un, monsieur, après vos GCSE?
Sanchez, yani diyorsun ki biri bu insanlara yaklaşmış, onları vurmuş ve yürüyüp gitmiş?
Sanchez, est-ce que tu veux dire que quelqu'un s'est pointé devant ces gens, leur a tiré dessus et puis est parti?
Beckett'ı en son oraya gitmiş.
J'ai tracé Beckett la-bas plus tôt.
Paralar doğrudan Jared'a gitmiş. Yani?
Les seuls débits sont allés directement à Jared.
Görünüşe göre kızın talihi az biraz ters gitmiş.
C'est le désert pour elle.
Mesela Ay'a gitmiş olsam kesin şöyle derdi :
Si j'étais allé sur la Lune, il m'aurait sorti :
Daha önce gitmiş miydin?
Tu connais?
O limana gitmiş, bir kargo kutusunu konteynırdan alıp aracına koymuş.
Il y va, met la cargaison dans son coffre.
Müzik kutusunda duruyormuş. Adam gitmiş ve "Buzzcocks'ı sen mi çaldın?" demiş.
Elle était devant un jukebox, et le petit Dev alla lui dire :
- Vay be. Senden mümkün olduğunca uzağa gitmiş.
Elle s'est éloignée le plus possible de toi.
- Daha önce gitmiş miydin?
Vous y êtes déjà allé?
Bunu kim yaptıysa fazla uzağa gitmiş olamaz.
Celui qui a fait ça doit être proche.
Bütün sabit diskler gitmiş. USB bellek ya da SD kart da yok.
Chaque disque dur a été enlevé, et il n'y a pas de clés USB ou de cartes SD non plus.
Sürücüler gitmiş, bellek çipleri yanmış.
Les lecteurs ont été enlevés, les puces mémoires ont été grillées.
Gitmiş.
Elle est partie.
- Gitmiş. Bilgisayarları da yok.
Elle est partie, même ses ordinateurs.
O zamana çoktan gitmiş olacaksınız, değil mi?
Tu seras déjà partie d'ici là.
Uzağa gitmiş olamaz.
Elle n'a pas pu aller bien loin.
Ondan bir şey çıkmayınca Anatoli Kirkin'e gitmiş.
Et quand ça n'a pas marché, il est allé voir Anatoli Kirkin.
Kendime geldiğime Lenny gitmiş, Mick ise çoktan paraları alıp kaçmıştı.
Quand je suis revenue à moi, Lenny n'était plus là et Mick s'était enfuit avec l'argent.
Sadece daha iyi bilgi edinmek istediği için Gazze'ye gitmiş.
Il est allé à Gaza car il voulait être mieux informé.
Araştırma için olay yerine Hollywood şubesi gitmiş. ve bu kalıntıları bulmuşlar.
La division de Hollywood a fouillé la zone, et ils ont trouvé ces restes.
Başka bir depo tutacak. ve eşyalar yarın gitmiş olacak.
Il va louer un autre box, et tout sera parti demain.
- On dakikaya gitmiş oluruz buradan.
- on sera partis moins de 10 minutes.
Kesinlikle. Freud paranormal olaylarla ilgilendiği için Jung'un üstüne çok gitmiş gibi.
En effet, je pense que Freud a donné du fil à retordre à Jung pour son intérêt au paranormal.
Onu rüyalarında görüyorsun. Ama uyandığında gitmiş oluyor.
Tu la vois dans tes rêves, mais quand tu te réveilles, elle est partie.
Üstünde onların kanıyla, caddenin aşağısına doğru yürüyüp köşedeki karakola gitmiş ve teslim olmuş.
Il a marché jusqu'au commissariat au coin de la rue, couvert de leurs sang. Il s'est rendu.
Yalnız saldırıdan sonra gitmiş sanırım.
Mais... Je pense qu'elle est sortie après l'attaque.
Motoru gitmiş.
Sa moto n'est plus là.
Uzağa gitmiş olamaz.
Elle est là.
gitmiş 384
gitmişti 26
gitmiş mi 29
gitmişler 92
gitmiyor 31
gitmiyorum 214
gitmiyor musun 26
gitmiyoruz 47
gitmiyor muyuz 27
gitmiyorsun 77
gitmişti 26
gitmiş mi 29
gitmişler 92
gitmiyor 31
gitmiyorum 214
gitmiyor musun 26
gitmiyoruz 47
gitmiyor muyuz 27
gitmiyorsun 77