English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ G ] / Gorüyor

Gorüyor translate French

17,173 parallel translation
Görüyor musunuz, kötü bir bahisçi.
C'est un mauvais pari.
Bak burada binlerce insan her türlü branşta eğitim görüyor.
Il y a des milliers et des milliers de personnes qui ont toutes sortes de majeures, ici.
- Ne yaptığımı görüyor musun?
- Vois-tu ce que je fais?
Şunu görüyor musun?
Tu vois?
Oyundan araştırma değil bu! Görüyor musun bunu?
Ce n'est pas une enquête bidon.
Dağların geçit vermediğini görüyor.
Il doit bien savoir qu'on ne peut passer la montagne.
Tamam, şuradaki katlı otoparkı görüyor musun?
Tu vois ce parking?
Klima çalışmıyor, ekibim resmen işkence görüyor.
- La climatisation ne marche pas. - Mon équipe en souffre.
Şuradaki aşağı damlayan altın şeyi görüyor musun?
Tu vois ce truc doré qui pend là-haut?
Pekala, 2 çiftlik evini görüyor musun? Ortada en yukarda, şimdi, ondan saat 4 yönüne gel, ve küçük yeşil bir bayrak göreceksin.
Bon, vous voyez ces deux fermes, En haut au centre, descendez à quatre heures, et vous verrez un petit drapeau vert.
Bunu görüyor musun?
Vous voyez ça?
Değil mi? - Sanki kamyon, onun için tekerlekli sandalye görevi görüyor.
On dirait que le camion est son fauteuil roulant.
Hayır, daha çok o, kamyonum için motor görevi görüyor.
Non. C'est plutôt... un moteur pour mon camion.
Evet ama burası da iş görüyor.
Oui, eh bien, ça fait l'affaire.
Şuradaki koltuğu görüyor musun?
Tiens, tu vois la place, juste là?
İnsanlar, Atlıları soylu Robin Hoodlar gibi görüyor.
Les gens voient les Cavaliers comme de nobles Robin des Bois.
Aynı sana benziyor, görüyor musun onu?
Il est exactement comme toi! Tu vois ce que je vois, non? - Chase.
İşin aslı, tüm bu ufak oyunlar bittiğinde kendi bağırsaklarınızın içinde kanla'Atlılar'yazıldığını görüyor olacaksınız.
Sauf que, une fois que leurs petits tours de magie seront finis, on devra tous se rendre a l'évidence, on se sera encore fait baiser comme des cons et nos chers petits Cavaliers pourront se vanter de nous avoir pris pour des pigeons.
Bir eli eksik ama diğerindeki deliği görüyor musunuz?
Il manque une main, mais l'autre est trouée.
- Şu topal, yaşlı adamı görüyor musunuz?
Attendez... Vous voyez ce vieillard qui boite?
- Görüyor musun?
T'as vu?
- Teterboro'yu görüyor musun?
Vous voyez Teterboro là-bas?
Görüyor.
Love.
Burayı görüyor musun?
Tu vois ici?
- Artkafanın altını görüyor musun?
Juste en dessous de l'occipital.
Çizgileri görüyor musun?
Regarde, ces stries.
- Jeneratörü görüyor musun?
- Ouais.
Birçok insanın gelip gittiğini görüyor olmalısın.
Tu dois voir beaucoup de gens aller et venir.
Lina Smit'i görüyor musun?
Vous voyez Lina Smit?
Şuradaki kadını görüyor musunuz?
Vous voyez la miss, là-bas?
- Şunu görüyor musun?
- Vous voyez ça?
Şu yaraları görüyor musun?
Voyez-vous ces cicatrices?
Görüyor musun?
Vois-tu?
Görüyor musun?
Peux-tu le voir?
Görüyor musun?
Que vois-tu?
Dışarıda 3 iğrenç mahluk görüyor musun?
Avez-vous vu trois ours affreux par ici?
# Görüyor musun şu ışığı Denizin kavuştuğu yerde gökyüzüyle #
L'horizon où la mer touche le ciel
# Görüyor musun şu ışığı Denizin kavuştuğu yerde gökyüzüyle #
Cache un trésor que tous ignorent
Kanca mı görüyor musun?
Vois-tu mon hameçon?
Ama bu daire Sidney'in gün batımını görüyor.
Et de celui-ci, on voit le soleil se coucher.
Şuradaki kamerayı görüyor musun?
Voyez-vous cette caméra, là?
Bunu görüyor musun?
Tu as vu ça?
Şuradaki direği görüyor musun?
Tu vois le plot là, le jaune?
Şu gitarı görüyor musun?
Tu vois cette guitare?
Çünkü burası sokağı görüyor.
Ça donne sur la rue, mec.
Nereye baktığını merak ediyorum. Bu treni hiç görüyor mu onu da merak ediyorum.
Je me demande ce qu'elle regarde.
İyi görüyor musun?
Tu vois bien?
Biz burada infaz değil... -... işleme alınma deriz. - Görüyor musun?
Il est écrit "amorcer", pas "mettre à exécution".
- Işığı görüyor musun? - Evet.
Vous voyez la petite lumière?
Şu sıska kızı görüyor musun?
T'as vu la bonasse?
Görüyor musun?
Mon lieutenant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]