Görüyorum ki translate French
1,552 parallel translation
Ama görüyorum ki meşgulsünüz.
Je vous vois très occupé.
Başkanla alakalı gerçeklerden bahsediyorum, bir kez daha görüyorum ki, bu kararların ve güvenirliliğin soruşturması...
Nous pouvons parler de faits et de chiffres toute la soirée, mais une fois de plus je vois cela comme une question de jugement et d'intégrité...
- Görüyorum ki kitabını okuyorsun.
- Je vois que tu lis son bouquin.
Bay Smith. Görüyorum ki acı ve felaket haberleri getiren ışığa çıkmaktan korkan bir kâhin gibi gölgelere saklanmışsınız.
Je vous vois vous cacher dans l'ombre comme le prophète d'une tragédie, effrayé par la lumière.
Şeyy, size biraz Handsome Cream satmaya çalışacaktım. Ama görüyorum ki siz çoktan mağazadan almışsınız.
Je voulais vous vendre une crème de beauté, mais vous en avez déjà un stock.
Görüyorum ki yine alışveriş yapmışız.
Donc je vois qu'on ira encore faire du shopping.
Ama görüyorum ki Emma yanımızda değil.
Mais je réalise qu'elle n'est pas là.
Ve görüyorum ki, çoktan kral odasına yayılmışsınız.
Je vois que tu as réservé la suite présidentielle.
- Görüyorum ki biraz su almışsın. - Evet.
- Je vois que tu as acheté de l'eau.
Görüyorum ki siz istemediniz.
Pas vous, je vois.
Şey, Görüyorum ki sen hala buradasın. Ve o yan binada yaşıyor.
Et bien, je veux dire, tu est toujours là.
Biliyorsun Shari buraya hakkındaki kuşkularımı gidermen için geldim ama açıkça görüyorum ki, sen hâlâ lisedeki aynı kaltaksın.
Tu sais, Shari, je suis venue ici en voulant te laisser le bénéfice du doute, mais tu est clairement toujours la même petite salope que tu étais au lycée.
- Görüyorum ki elleriyle konuşuyor.
Il parle avec les mains.
Önceleri Tanrı'nın sadece profesyonel atletlere ve Grammy ödülü kazananlara yardım ettiğini düşünürdüm. Ama şimdi görüyorum ki, benim gibilere de yardım ediyormuş.
Avant je priais Dieu pour qu'il aide mon équipe, ou pour l'attribution des Oscars, aujourd'hui je sais qu'il peut aussi aider un minus comme moi, Carl.
Yüce Tanrım, görüyorum ki işlerinde Marge kulunu vesile kılıyorsun. Sen her şeyin en iyisini bilen- -
Oh, Seigneur, je vois votre volonté s'exprimer à travers votre servante Marge, gràce soit rendue à votre clarté...
Ve şimdi görüyorum ki, feda edilenler çok daha büyükmüş ve buradaki hayatım, geride bırakmak için çok daha önemliymiş.
Et maintenant je réalise que... les sacrifices étaient beaucoup trop grands. Et ma vie est beaucoup trop importante pour la laisser passer.
Görüyorum ki, kapılar Donna'nın iri elleriyle kapanmış durumda... Parti yapmaya size geliyoruz.
Donc finalement... à moins que Donna bloque la porte avec ses mains géantes... on va faire la fête
Senin gibi bir zencinin, benim gibi bir playboyun son modayı nasıl takip ettiğini anlaması gerekir. Ama görüyorum ki, senin bir stilin falan yok.
Ca alors, j'imaginais qu'un Afro-américain tel que toi comprendrait qu'un joueur de ma classe ait besoin de suivre de très près la dernière mode, mais apparemment, toi, tu n'as aucun style non plus.
Görüyorum ki, Stegman hala berbat bir durumda.
- Stegman a encore quelques sauts d'humeur.
Görüyorum ki Peterson hala yerel cezaevinde.
Pederson cherche encore qui c'est.
Ama görüyorum ki bunu sen yapıyorsun.
Tu t'en occupes déjà, on dirait.
Görüyorum ki ne olduklarını biliyorsun... biyolojik silahlar...
Je vois que vous savez ce qu'ils sont... Des armes biologiques...
Bay Rafferty, görüyorum ki Doğu Sahiline geri dönmüşsünüz.
M. Rafferty, je vois que vous êtes de retour sur la Côte Est.
Görüyorum ki gözlerin benim en büyük icadım olacağını umduğum şeye takılmış.
Je voie que vous avez l'oeil J'aie l'espoir que ce soit le couronement de mon travail
Görüyorum ki yeni arkadaşlar edinmişsin.
Je vois que tu as de nouveaux amis.
- Görüyorum ki, senin çok çok özel bir silahın var.
Mais je vois que vous avez un revolver très spécial vous aussi.
Görüyorum ki çocukların da var, belki bir ara oyun zamanı koyabiliriz.
Je vois que vous avez des enfants. Ils pourraient jouer ensemble...
Görüyorum ki, yüzbaşı kestirme yolu seviyor.
Notre capitaine aime prendre les routes de campagne.
Görüyorum ki doğum günü programının büyük kısmını halletmişsin.
Je vois que tu fais bon usage de mon calendrier.
Görüyorum ki dosyaları almışsın.
Je vois que vous avez les dossiers.
Çünkü görüyorum ki aranızdan bazıları şüpheye düşüyor.
Je sais que certains doutent dans cette assemblée et ça me fout en l'air.
Çünkü görüyorum ki, eskiden birer haydut olan iki kardeşimiz de... İslam'ın kollarına sığınmışlar.
Car je vois que deux frères qui étaient de minables voyous ont rejoint l'islam, grâce à Dieu
Şimdi görüyorum ki hepsi yalanmış. Hayır, doğru.
Sa mère, sa femme, son neveu, sa sœur sont tous morts.
Görüyorum ki sen de özel yapımsın, ha?
Toi aussi, t'es dans un sale état.
Ve görüyorum ki, Mel Gibson sadece büyük kaçık bir bok.
Maintenant que je vois que Mel Gibson est juste un gros crâmé de la tête!
Görüyorum ki çok çalışıyorsunuz.
Je vois que vous travaillez dur.
Ama şimdi görüyorum ki.. şu çizgiyi.. nasıl bir gece aşabileceğimi...
Mais maintenant j'ai vu comment je pourrai... passer de l'autre coté de la ligne... en une nuit.
Görüyorum ki hiç değişmemişsiniz.
Je vois qu'on ne change pas.
Görüyorum ki sabit ve güçlüsün.
Quand puis-je obtenir un devis? Je ne sais pas.
Görüyorum ki babanın mizah anlayışını almışsın.
Je vois que vous avez le sens de l'humour de ton père.
Mel, Thomas, Görüyorum ki Mia ile tanışmışsınız.
Je vous offre une autre tournée?
Görüyorum ki ikiniz problemleri çözüyorsunuz. Charley!
Je vois que les choses s'arrangent entre vous.
Görüyorum ki çantanı bulmuşsun.
Je vois que tu as trouvé ton sac.
- Görüyorum ki pencerene kavuşmuşsun. Artık dünyayı görebiliyorum, ama hala bir parçası değilim.
Je peux voir le monde maintenant... mais sans en faire partie.
Görüyorum ki benim pencerem sizinkinden daha temiz.
Je vois que ma vitre est plus propre que la vôtre
Ne var ki bu yeteneğin, egon ve ters davranışların tarafından gölgeleniyor. İki arada kaldım. Çünkü bir taraftan sende potansiyel görüyorum.
Et je suis déchiré, parce que d'un côté, je vois ce qui est génial en toi, et d'un autre côté, je vois te vois me planter au milieu du quatier français de la Nouvelle-Orléans,
Nobokov, Comell'de hocalık yaparken buna vakit bulabilmişse, ben kimim ki kendimi küçük insanlardan üstün görüyorum?
Je pense que si Nabokov avait le temps de le faire alors qu'il enseignait à Cornell, qui suis-je pour m'élever si haut au-dessus des petites gens?
Görüyorum ki büyümüşsün.
Je vois que tu as bien grandi.
Gerçek şu ki, Michael, onu güçbelâ görüyorum.
La vérité est que je ne la vois pratiquement plus.
- Arabayı sürüp gittim. Sonra haberlerde beni yakalamak için başlattıkları avı görüyorum. Kısmi plakam ellerindeydi anladım ki yakalanmam an meselesi.
Je suis reparti, et je vois aux infos qu'ils ont lancé une chasse à l'homme et qu'ils ont une plaque d'immatriculation partielle alors je me suis dit que ce n'était qu'une question de temps
Görüyorum ki mesajımı almışsın.
Je vois que vous avez trouvé mon message.