Göründüğü gibi değil translate French
738 parallel translation
Göründüğü gibi değil.
Je n'en vois pas.
Ama Taylor Henry cinayeti göründüğü gibi değil. Bununla işe başlayabiliriz.
Alors, on pourrait commencer par le meurtre de Taylor Henry.
Bu mevzi öyle göründüğü gibi değil sevgili Bengt.
Ce n'est pas si simple, Bengt.
Bu ihtiyar göründüğü gibi değil... düşündüğümüz gibi kaçık.
Le vieux n'est pas aussi cingle qu'on croyait.
Yani durum göründüğü gibi değil. Değil mi hayatım?
C'est donc pas ce qui semble, n'est-ce pas, chérie?
Bayanın kendisini. Bayan göründüğü gibi değil.
la femme... cette femme n'est pas comme on se l'imagine.
Ama madalyonun öbür yüzü göründüğü gibi değil.
Mais il y a l'envers de la médaille, l'absence de femmes,
Ama o imalara inanıyor olamazsın. Göründüğü gibi değil.
Ce que vous avez vu est trompeur.
Olaylar her zaman dışarıdan göründüğü gibi değil, değişiveriyor, tuhaf.
Les choses ne sont pas toujours ce qu'elles semblent être.
Uzaktan göründüğü gibi değil.
Absolument rien.
Göründüğü gibi değil.
Pas tant que ça.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil.
Les choses ne sont pas ce qu'elles semblent. Pas du tout.
Ne yazık ki hiçbir şey göründüğü gibi değil.
Hélas, les choses ne sont pas ce qu'elles semblent. Pas du tout.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil.
Les choses ne sont pas ce qu'elles semblent.
Hiç de göründüğü gibi değil
N'en parlons plus.
Hayır göründüğü gibi değil, yapısı böyle.
C'est naturel chez lui.
- Tam emin değilim. Ama her şey göründüğü gibi değil.
Mais il y a anguille sous roche.
Bir dakika durun polis bey. Göründüğü gibi değil.
Attendez, ce n'est pas ce que vous croyez.
Bir perspektif kaygısı yok, çünkü ressam nesneleri göründüğü gibi değil oldukları gibi yansıtmış.
Il n ´ y a aucune tentative de perspective parce que le peintre a pensé à lui-même comme enregistrer des choses, pas pendant qu'il les regarde, mais comme elles sont.
Bugünlerde hiçbir şey göründüğü gibi değil zaten.
Rien n'est plus comme avant.
Göründüğü gibi değil, gerçekten.
- Ce n'est pas ce que tu crois... vraiment!
O göründüğü gibi değil.
Elle n'est pas ce à quoi elle va ressembler.
Burada birisi göründüğü gibi değil. Şu anda bir yada ikimiz olabilir.
L'un de nous n'est pas ce qu'il paraît être.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil.
Il ne faut pas se fier aux apparences.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil.
Les choses ne sont pas ce qu'elles sont.
Sanırım söylemek istediği, burada hiç bir şey göründüğü gibi değil.
Je crois que ce qu "il essaie de te dire. ce qu" on essaie de te dire.
Size söylediğim gibi, adam göründüğü gibi değil.
Comme je l'ai dit, Excellence, il n'est pas ce qu'il paraît.
Her şey göründüğü gibi değildir, değil mi?
On ne doit pas toujours croire ce qu'on voit, n'est-ce pas?
Sarah, bu göründüğü gibi değil.
Ce n'est pas ce que tu crois.
Tess, göründüğü gibi değil.
Ce n'est pas ce que tu crois!
Bu yaratık göründüğü gibi değil.
Cette créature n'est pas ce qu'elle paraît.
O kadın, Anya, göründüğü gibi değil.
Anya n'est pas ce qu'elle paraît être au premier abord.
- Her şey göründüğü gibi değil Billy.
Les choses sont pas comme on les voit.
Bu masumca görünen gömlek aslında göründüğü gibi değil.
Ce polo n'a d'innocent que son aspect.
Dur! Göründüğü gibi değil.
Attendez, c'est pas ce que vous croyez.
Hey göründüğü gibi değil.
C'est pas ce que tu crois.
Noel Baba yok. Hiç kimse göründüğü gibi değil.
Le pêre Noël n'existe pas et nul ne correspond à son apparence.
Bana verdiğin kaşmir kravatı ve kan basıncı için damla, her ihtimale karşı. Göründüğü gibi değil.
N'oublie les caleçons longs et la cravate de cachemire et les gouttes pour ma tension.
Wah okulunun öğrencisisin... hocana çok dikkat et! o Göründüğü gibi değil! Nerden biliyon?
Membre de l'école Wah, tu devrais te méfier de ton maître.
Burası göründüğü gibi bir yer değil. Bak, Watson.
Cet endroit n'est pas ce dont il a l'air.
Çünkü o göründüğü gibi sert biri değil.
Parce qu'il n'est pas aussi dur quil le prétend.
- Evet, göründüğü gibi değil.
Non, c'est pas ce qui semble.
Göründüğü gibi bir şey değil.
Ne jugez pas sur les apparences. Tracy!
Göründüğü gibi basit değil.
Rien d'aussi simple que ça.
İnan göründüğü gibi değil.
Ce n'est pas ce que tu crois.
- Değilmiş. Ama her şey göründüğü gibi olmuyor, değil mi?
Mais les choses ne sont jamais ce qu'elles paraissent.
- Hiçbir şey göründüğü gibi değil.
Les apparences!
Göründüğü gibi kötü değil.
Ce n'est pas si pire que ça.
Göründügü gibi değil.
Il ne faut pas se fier à elle.
O göründüğü gibi biri değil.
Elle n'est pas comme tu l'imagines.
Bakın, göründüğü gibi değil.
Ce n'est pas ce que vous pensez.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75