Güçlü translate French
26,798 parallel translation
Benim gözümde güçlü olan o.
Pour moi. Je finis par me tourner vers lui.
Kontrolün bende olduğunu hissetmek, olmadığını hissetmek. Güçlü hissetmek. Zayıf hissetmek.
Pour se sentir en contrôle, sous contrôle, pour se sentir puissant, pour se sentir faible, pour avoir peur, avoir confiance.
Çok güzel ve güçlü bir kızdı.
Tellement adorable et forte.
İşbirliği yapın. Arkadaşça davranın. Güçlü arkadaşlarınız da size aynı şekilde karşılık verir.
Vous perdrez tous vos biens les plus précieux.
Mavi gözler, güçlü.
Yeux très bleu.
Fakındaysan baban Reich'teki en güçlü adamlardan birisi.
Vous réalisez que votre père est un des plus puissants du Reich.
En güçlü üstü açılan arabadan mı aldın bize?
Tu as pris la décapotable la plus résistante?
Testi geçemedin. Kucaklaşmalar güçlü değil.
Les câlins, c'est pas pour les hommes.
Bu güçlü durmuyor.
Elle est pas assez grosse.
Çünkü mekanik bir üçteker sürmek için hiç de yeterince güçlü değilim.
Car je ne suis pas assez viril pour conduire ça.
Cece güçlü bir koca aramıyor.
Elle ne recherche pas un mari fort.
- Güçlü, efendim. - Nasıl güçlü?
- Elle est puissante.
- Güçlü birine benziyor, atlatacaktır.
Elle a l'air d'être une coriace ; elle va s'en sortir. Qu'en est-il de Tetch?
En güçlü vatandaşlar davet ediliyor sadece.
Seulement les citoyens les plus influents sont invités.
Hayatımda daha önce hiç bu kadar kendimden emin, bu kadar güçlü olmamıştım.
Je n'ai jamais été aussi éclairé, aussi fort auparavant.
Çok güçlü siren bir çatal tarafından hapsedildi.
La sirène toute puissante. Emprisonnée par une fourchette.
Son nefesiyle... Çok güçlü psişik bir patlamanın salınmasına izin verdi ve o kendi dünyasını yarattı.
Avec son dernier soupir, il a créé une explosion psychique tellement puissante que cela a créé son propre monde.
Sen de bunu atlatmanın tek yolunun kendine güçlü biri olduğunu hatırlatmaktan geçtiğini söylemiştin.
Tu m'as dit que le seul moyen de traverser ça était de se dire qu'on était assez fort.
Yanında çok güçlü bir meleğin olması güzel bir hismiş, değil mi?
Dieu, c'est bon d'avoir un ange super puissant de ton côté.
Yani katil büyük ve güçlü biriymiş.
Donc le meurtrier était grand et fort.
Çünkü Heydrich imparatorluktaki en güçlü, adamlardan birisi ve sadece 58 yaşında.
Parce qu'Heydrich est l'un des hommes les plus puissant du Reich, et il n'a que 58 ans.
Bunu yapacak kadar güçlü olsaydı şu an hiçbirimiz burada olamazdık.
Si elle était aussi puissante, personne ne serait ici.
- Düşmanla temas güçlü, iskele tarafına yöneliyorlar.
Le contact Charlie est fort, position de dérive vers le port.
Onu geri göndermek sadece onları daha güçlü yapar.
Le renvoyer ne les rendra que plus forts.
Benim gibi fiziksel olarak güçlü biri değil.
Il n'est pas physique comme moi.
Ne kadar güçlü olduklarını bildiğim için.
Car je sais comme ils sont puissants.
Ama bütün suçların bağlantılı olduğunu çok güçlü hissediyorum.
Mais j'ai le pressentiment que ces crimes sont connectés.
Kesin kanıt olmadan yayınlayamayız. Çok güçlü hislerinden fazlası gerek.
On ne peut pas la publier sauf si tu as une preuve indéniable que c'est plus qu'un simple pressentiment.
Güçlü kadınların kardeşlik bağlantılarına dahil olacaksın. Cesur ve asi ruhunla birleşince büyük bir kazanç olacak sana.
Tu es en train d'intégrer une sororité très connectée de femmes puissantes, et ton esprit rebelle et téméraire fera un combo génial.
Kanıtlar gayet güçlü.
Les preuves sont irréfutables.
Kendini çaresiz hissettiğini biliyorum ama bu oyunu tezgâhlayanlar çok güçlü.
Je sais que vous vous sentez impuissante, mais celui qui est derrière tout ça ne l'est pas.
Güçlü ve saf. Güçlü ve saf.
Forts et purs.
En güçlü askeri silah bu aslında.
C'est le nec plus ultra de l'arme militaire.
Ya o bu sürece karşı fazla hassas ya da yazılım hâlâ fazla güçlü.
Soit il est hypersensible, soit le logiciel est trop puissant.
Evet ve Escobar Medellin'de hala güçlü.
Contre la guérilla. Oui. Et Pablo est encore puissant à Medellín.
Pablo güçlü bir adam.
Pablo est un homme fort.
Kız kardeşin düşündüğünden çok daha güçlü.
Ta sœur est beaucoup plus forte que tu ne le crois.
Beni dinle. Güçlü olman lazım.
Écoute-moi, il va falloir que tu sois forte.
Her şey yakında sona erecek. Ama her zamankinden güçlü olman lazım.
Ce sera bientôt fini, mais tu dois te montrer très forte.
Anten o kadar güçlü değil.
L'antenne ne sera pas assez puissante.
Güçlü hissediyorum.
Je me sens fort.
Bir iktidar boşluğunda güçlü ve saygı duyulur bir kuvvet olmanın yararları olacaktır.
Être une force puissante et respectée dans la vacance du pouvoir aura ses avantages.
Güçlü ve bağımsız kadınlarız.
On est fortes. Des femmes indépendantes.
Hayatımın bazı bölümlerinde çok güçlü ve inançlı hissediyorum ve diğer tüm bölümlerde...
Sur certains plans de ma vie, je me sens forte et confiante, et sur d'autres...
Çalıştığını gördün ve ne kadar güçlü olduğunu anladığını varsayıyorum.
Vous l'avez vue en action, et je suppose que vous comprenez combien elle est puissante.
O, herhangi bir askeri güce verilmeyecek kadar güçlü bir şey.
C'est bien trop puissant pour le confier à une force militaire.
Şimdi, eğer yeterince güçlü bir yerçekimsel... alanınız varsa, bunu katlayabilir... ve geçmişteki bir noktaya gitmenizi sağlayacak... döngü yaratabilirsiniz.
Maintenant, si vous avez un assez puissant champ gravitationnel, vous pouvez en fait le déformer vous-même, créant une nouvelle boucle qui vous permettrait, d'aller vers un point antérieur.
Şey, Ay'a gitmeyle alakalı da böyle demişlerdi, ta ki hayalgücü yeterince güçlü birisi bunu mümkün kılana dek.
C'est ce qu'ils disaient pour l'homme sur la lune, jusqu'à ce que quelqu'un de créatif l'ait rendu très possible.
Daha güçlü biri oldum çünkü olmak zorundaydım.
Plus forte parce que je devais l'être.
Peki, tamam. Şimdi... Bedenine zerk ettiğin şey fentanil denen güçlü bir afyon.
Le truc que tu t'injectes dans le corps, est coupé avec un puissant opiacé appelé fentanyl, et le plupart de ceux qui l'ont utilisé, n'ont pas vécu assez longtemps pour réessayer.
O, güçlü biriydi.
Il était fort.