English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Hali

Hali translate French

3,179 parallel translation
Benim duyduğum hali seninkinden biraz farklıydı.
La version que je connais est un peu differente de la votre.
Hayır dedi, o hali bile çok ateşliydi. Çünkü onun duyarlı olduğunu biliyordum.
Elle répondait non, ce qui était cool aussi, parce que je savais qu'elle était raisonnable.
Kızların "Devin, yapamam.", Devin'in ise "Ama yapabilirsin." dediği 80'lerin lise filmlerinin tersine dönmüş hali gibiydi.
C'était genre, l'inverse d'un film des'80s avec des jeunes où la fille est genre, "Devin, je ne peux pas." Et Devin's lui dit, "Mais si tu peux."
Her zamanki hali gibi.
Elle est comme d'habitude.
Buna işin normal hali derdi.
Il l'appelé les affaires comme d'habitude.
Michael Jackson'ın iki hali de var.
Deux versions de Michael Jackson.
Ruh hali çok çabuk değişebiliyor ama kontrol altında.
Il a des sautes d'humeur soudaines... mais c'est gérable.
Daha iyi oturuyor. Aslında eziğin küfür hali oluyor ibne.
En gros, c'est la version hard de naze.
Üç yıl önce kliniğinize sattığımız bir şeyin modifiye hali.
C'est la modification d'un virus que nous avons vendu à votre clinique il y a 3 ans.
Bu şiirin harekete dönüşmüş hali! Büyük götler ve paralar yağıyor millet.
La poésie en marche Le cul et la thune à volonté
Sen de Norman Bates, annesi gibi giyindiğindeki hali gibi giyiniyorsun.
Et tu t'habilles comme Norman Bates quand il s'habille comme sa mère.
O kadar havalı ki, aynı bit reklamlarında sonraki hali resimleri gibi.
Ils sont si voluptueux, comme dans une pub pour de la laque.
Ama bu onun her zamanki hali değil mi?
Mais c'est son truc, n'est ce pas?
Artık sana üçüncü şansı verecek hali yok.
Iln'y aucune chance qu'elle t'en laisses une troisième.
Benim yaptığım hali değil.
Pas les miennes.
Hali hazırda işi olmayan arkadaşlarımız için bağış topluyoruz.
Nous collectons des fonds pour nos amis. qui n'ont plus de revenu.
Nancy Kerrigan'nin buruşmadan önceki hali gibisin.
On dirait Nancy Kerrigan, avant son agression.
Bayan tetikçimiz gibi, eski ordu mensubu hali hazırda Ceressus personeli.
Comme notre femme assassin- - ex militaire, et maintenant ancien employé du Ceressus
Bu hali benim Walter'ıma benziyor.
Il est vraiment comme mon Walter, celui-là.
Bu ayrılmadan hemen önceki hali.
C'est lui avant son départ.
Kariyerini eski mahkumlarla hali hazırdakiler adına eyaleti, uğradıkları haksızlıklardan ötürü mahkemeye vererek biçimlendirmeye çalışıyor.
Elle essaie de faire son trou en poursuivant l'État au nom de détenus ou d'ex-détenus pour des griefs liés à leur incarcération.
Biz ise sizi Otorite'nin hali hazırdaki gündeminin nasıl dışına çıkılacağını ayan beyan ilan ettiniz diye yaptıklarınıza karşın gerçek ölümle ödüllendirecektik.
Et pour cela nous voulions te récompenser avec la vraie mort ce qui peut te montrer à quel point l'agenda de l'Autorité est surchargé.
uzun kollu bir tişört giymiş. Ders kitabı bile olmadan sadece önündeki deftere ciddiyetle not düşen o hali öteki öğrencilerden tamamen farklıymış.
Elle le voyait de dos, avec son T-shirt à col large, en train de prendre des notes sans manuel.
Lynette'in hali hep böyledir.
C'est le truc à propos de Lynette.
- Çünkü eğer bilmiyorsan, - hali hazırda bir baba figürü olmadığı kesin. Bu da demek oluyor ki, o pozisyon boşta.
- Parce que si tu ne sais pas, elle n'a pas de figure paternelle, donc la case du père est vide.
Sahadaki hali hoşuma gitmedi.
Je n'aime pas la façon dont il remonte le terrain.
Bu oğlanın ruh hali oldukça dayanıksızdı ve uzun süre kaldığı Marsilya'dan döndükten sonra daha da endişeliydi ki orada yer altı dünyasına bulaşmış ve Fransız boksunda uzmanlaşmıştı.
Fragile des nerfs depuis sa naissance, le fils est revenu encore plus perturbé d'un séjour à Marseille, où il se serait lié au monde du crime et spécialisé dans la boxe française.
Bu belediye meclis adayı Leslie Knope'un on yaşındaki hali.
Voici la candidate à la mairie Leslie Knope à l'âge de 10 ans.
Fırsatları kollamam lazım. Biliyorsun, ekonominin hali falan.
Je dois me jeter sur ces opportunités, avec l'économie et tout.
Ve korkarım ki gümüşün en saf hali bu.
Et je craint que ce soit le plus pure qu'il puisse y avoir.
Bunlar olduktan sonra, Anonymous içindeki ortak ruh hali coşkunluktu. Buna rağmen çok az sayıda insan buna katılmıştı.
Après toute cette histoire, et même si seules quelques personnes avaient participé, l'humeur générale était au beau fixe au sein d'Anonymous.
- Önceki hali gibi.
- Comme tout à l'heure.
Drew Skeeter ismi, "Derek Towers" ın harflerinin karıştırılmış hali.
Drew Skeeter est l'anagramme de Derek Towers.
Demek istiyor ki eğer ortada sabırsızlık varsa, kendini sakinleştirmediğin sürece bu sende sinir hali yaratacaktır.
Ça veut dire qu'il ne faut pas essayer de comprendre les situations qui ne peuvent pas être clarifiées. Détends-toi et le temps fera le reste.
Mullet'in kıyafet hali gibi.
C'est comme le mulet des vêtements.
- Biraz daha genç hali gibi.
A une version plus jeune d'elle. Vraiment?
- Buranın hali ne, Dickie?
Qu'est ce que c'est que ce bordel, Dickie?
Şimdi içinizden kaç kişi hali tavrı " hey, benimle çalış.
Un petit sondage à main levée.
Hali hazırda takımımı seçtim.
Mon choix est déjà fait.
Ruh hali nasıl?
Et l'humeur?
İnsanlık hali.
C'est...
Ama ağabeyimin yeni gücünden zevk alır bir hali vardı.
En revanche, mon frère semblait se délecter de son nouveau pouvoir.
Bunun beni çalışmaktan alıkoyacak hali yok.
Ça ne diminue pas mes aptitudes.
Her şeyin benim istediğim kıvama gelecek hali yok.
Le monde ne doit pas satisfaire tous nos espoirs?
Evet, biraz fazla kaslı hali.
Yeah, presque même un peu trop musclé.
Listenin son hali.
Une petite liste.
Nefes, terleme, darlÄ ± Ä Ÿ Ä ±, odaklanmada zorluk irrasyonel ruh hali.
Transpiration, souffle court, difficultés à se concentrer, sautes d'humeurs irrationnelles...
Hali hazırda bir deneğiniz var mı?
Avez-vous déjà un sujet?
Ama şu an oğlumun yetişkin hali yanımda. Artık onu tanıdıkça yaptığım şeyi tekrar yapmayacağımı pek sanmıyorum.
Mais maintenant que j'ai rencontré mon fils, adulte, que j'ai appris à le connaître, je ne sais pas si j'agirai différemment.
Arabasına geyik, çarptıktan sonraki hali gibi gözüküyor.
Il a l'air d'un cerf après avoir été percuté par une voiture.
Çürümemiş ve kısa bir alan içerisinde kurumuş ve bu hali almış.
Muet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]