Hemen değil translate French
1,074 parallel translation
- Hemen değil!
Mais pas tout de suite!
- Hayır, hemen değil. Hayatta kaldığımız için 30 gün izinliyiz.
Non, j'ai trente jours de permission.
- Yani, hemen değil.
Pas tout de suite!
- Deneyecek ama hemen değil.
- Elle essaiera, mais pas tout de suite.
Hemen değil. 23 gün içinde.
ça ne presse pas, mais en dans deux ou trois jours.
Evet ama hemen değil.
Mais pas tout de suite.
Bu gece kuru olacak ama hemen değil. 2-9 pisti kapalı.
Tu seras au sec ce soir, mais pas au large, la 29 est fermée.
Ama hemen değil.
Mais pas tout de suite.
Belki hemen değil. Ama tam zamanlı çalışıyoruz şu an.
Peut être pas tout de suite, mais on y travaille à temps complet.
Hemen cevap vermedin. İlk bunu düşünmen gerekirdi, değil mi?
Mais ta réponse est bien tardive, tu prends le temps de réfléchir.
Röportajın hemen olup olmaması önemli değil.
Vous savez, l'interview peut se faire plus tard.
Hemen çıkmazsan, Çavuş, seni rapor ederim ve doğru mu değil mi kararını başçavuşa bırakırım.
Partez sur-le-champ, sergent, ou je fais un rapport sur vous, l'adjudant décidera de la marche à suivre.
Adayları araştırmaya hemen başlamalıyız değil mi?
Nous devrions lancer le recrutement, non?
Düşünmem gerek. Hemen yapılacak şey değil.
Je peux pas me décider comme ça.
Hemen değil.
Un peu.
Fakat hemen şimdi değil.
Mais pas tout de suite.
Bu sürpriz değil ki. Gemisi sanal bir mesajla hemen oltaya takıldı.
On a attiré son vaisseau grâce à un faux message.
Hayır, hemen evlenmeye beraber karar verdik. Aynı şey değil.
Non, nous avons immediatement decide de nous marier.
O düğme niye ilikli değil? Hemen ilikle.
Boutonnez-moi cette poche.
Yaz hemen. Öyle değil mi Muhterem Peder?
Note bien, n'est-ce pas éminence?
Hemen köşede, uzak değil.
Juste à côté, tout près.
Evlendikten hemen sonra, değil mi?
Une fois mariés.
Hemen oradan tüydün, kardeşim, değil mi?
C'est vrai. Il s'est échappé, le frérot.
- Tam değil. Fakat, kapakçıklar tamamen kopmadan önce hemen güçlendirilmesi gerekiyor.
- Pas exactement, mais il faut la renforcer avant qu'elle ne se rompe.
- Hemen gidiyoruz değil mi?
- Bon, puis on s'en va?
Ondan hemen kurtulsanız iyi edersiniz. - Teşekkürler. - Önemli değil şerif.
Tigrero, mieux vaut ne pas avoir affaire à lui.
Benesch bize hemen lazım, gelecek Noel değil.
On veut Benesch maintenant, pas à Noël.
onu öyle severiz ki koşarak geri döneriz... o parayı verir, biz de düdüğü çalarız... şimdilik hoşçakal çok geçmeden döneriz... güle güle, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum güle güle diyorum, elveda değil... fazla oyalanmayın, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın hemen dönün... gidin, ama çabuk dönün gidin ve çok şeyle dönün... para dolu cüzdanlar getirin boş şeylerle uğraşmayın... işi çabuk bitirip hemen geri dönün dolgun cüzdanları alın, boşları değil... bugün zengin olalım, çabuk dönün... cebimize altın bir saat girecek saat başı bizi uyaracak...
On l'aime tant Qu'on reviendra Ventre à terre Car c'est lui qui nous nourrit Alors nous chantons
- Londra Kulesi'nden mücevherler... polisten uzak dururuz onlar bizim dilimizi konuşmaz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneceğiz... güle güle, hemen dönün ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum, güle güle diyorum, elveda değil... fazla gecikmeyin, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın çabuk dönün... uzaklardayken bile bu şarkı kulaklarımızda olacak... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakalın, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum, güle güle diyorum, elveda değil... uzaklardayken bile bu şarkı kulaklarımızda olacak... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz...
Les joyaux de la couronne On connaît les policiers fouineurs Ils ignorent notre rengaine Au revoir À bientôt
Kaptan hemen demişti, değil mi?
Le capitaine a dit immédiatement, n'est-ce pas?
Onu hemen terk edeceğim. Bu şekilde değil.
Ce n'est pas ce que tu crois.
Her an evlenebilirim. Kaçıp hemen evlenmeye niyetim olduğundan değil!
Je me vois mariée, ça ne veut pas dire que je me marierai tout de suite.
Hemen götürmem mümkün değil.
Non possore prendero lo subito.
Bu hemen işi bitiriyor, değil mi?
Ça agit plutôt vite, n'est-ce pas?
Çoğu insan hemen kendine gelemez. Ama o, öyle değil.
La plupart des gens auraient eu besoin de temps pour s'en remettre.
Yangını sen çıkardın değil mi? Haydi, hemen öldür!
T'aimes mettre le feu, hein, salopard?
Çıkarın onu. Hemen şimdi gelse de umurumda değil.
Même si elle arrive, je m'en fiche!
"Mümkün olduğunca çabuk" değil. Hemen istiyorum.
Pas "dès que possible." Plus vite que ça.
Adım Steve değil. Howard Bannister... bunu size söyledim, ama hemen unutmanızı istiyorum.
Je ne m'appelle pas Steve, mais Howard Bannister, et maintenant que je vous l'ai dit, oubliez-le.
Münih, Viyana ya da Neuchatel'de değil, tüm bu yerlerde bulunuşu tam polislerin gelişlerinin hemen öncesine kadar.
Votre Majesté peut le voir sur le rapport n ° 4... M. Wagner semble en voyage à Stuttgart, j'attends confirmation. De qui?
Hem birşey göremeyecek kadar karanlık, hem de yolun hemen altında değil.
Et puis, il fait trop noir pour voir. Et c'est pas au bout de la rue.
Güzel bir kasabanız ve bir o kadar güzel insanlarınız var. - Öyle değil miyiz? - Ama hemen şimdi çevreyi gezip görmek istediğimi sanmıyorum.
Vous avez une très belle ville, mais les excursions, c'est pas mon truc.
Ve sen enzino yemekten sonra hemen yatıyorsun, değil mi?
Et toi Enzino, tu vas dormir aprés le dessert, hein?
Çok zor değil. Hemen birini buluruz.
C'est pas difficile, on va choisir tout de suite quelqu'un... et on appellera les impresarios.
Υ arιn değil, hemen şimdi. Ne dediğimi anlιyοr musun?
Je ne dis pas demain, mais maintenant.
Ama eminim, hemen ardından, güldüğümüze pişman olacağız. Çünkü bunlar gülünecek şeyler değil..
Mais je suis sûr qu'aussitôt après, on regrettera d'avoir ri, car on ne rit pas de ces choses.
Hemen kes şunu! Ah, Riccardo! Kıskanmadın değil mi?
Riccardo, tu es jaloux?
Gece korkarsam eğer, odan hemen aşağıda değil mi?
Votre chambre est-elle proche au cas où j'aurais peur cette nuit?
Bay Grayle bir süredir iyi değil. Hemen yoruluyor.
Mr Grayle n'est pas bien depuis quelque temps Il se fatigue facilement
Bak, Henry, uyuşturucuyu hemen bırakmamı istemeyeceksin, değil mi?
Vous n'allez pas me désintoxiquer sans traitement?
Biz buraya, trende tek başına bir haydut çetesine karşı savaşan cesur dedektif için geldik. Hemen önünde öylece duran bir tüfeği almaktan aciz bir korkak için değil.
Nous sommes venus pour le courageux inspecteur qui a affronté à lui seul une bande de brigands, pas pour un lâche qui n'ose même pas ramasser une arme pour nous tirer d'affaire.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56