Işte öyle translate French
2,168 parallel translation
Şefle çok içtik, maziyi yâd ediyorduk,... işte öyle.
Moi et le Capitaine Picole ici présent, on s'en jetait juste quelques-uns et vous voyez, quoi.
- Devam et - İşte, öyle bir şey oldu
Cela s'est passé et tout ce que je dis, c'est...
Yani bilirsin, geçenlerde bir asistanı kovdum, çılgına döndü,... ama, o bir pizzayı sipariş edememişti, tek başına bir işi halledemezdi. Yani öyle işte.
J'ai viré une assistante récemment, elle était folle, elle savait pas commander une pizza, alors un contrat, donc je ne...
İşte vereceği demeçlerde olsun öyle bir şeyler.
Pour ses discours et d'autres trucs.
- Öyle işte.
- Tu sais.
Eğer, yarısı inanılmaz heyecanlı, diğer yarısı da tamamen panik modunda bir his tarifi varsa, işte ben de öyle hissediyorum.
Comment te sens-tu? S'il y a quelque chose entre l'excitation totale et la panique absolue, c'est ce que je ressens.
Güçlü, sessiz kalan tiplerden olmayı denedim, ama ben öyle biri değilim işte.
J'essaie d'être fort, silencieux, mais... je suis pas comme ça.
Tamam işte bu herifler öyle çocukları kullanıyor.
Alors, ces mecs se servent des gosses.
Mekân, aç gözlü hödüklerle dolu çalışma saatleri berbat kimsenin ne olup bittiğinden haberi yok, öyle işte.
Il n'y a que des couillons dépravés, les horaires sont nuls et personne ne sait ce qui se passe.
Öyle bir fikirdi işte.
Je ne sais pas. Je viens d'y penser.
Öyle işte.
C'est comme ça.
- Bak, öyle oluverdi işte.
- C'est arrivé comme ça.
Yapmıyorum öyle bir şey. Karşılıklı konuşuyoruz işte.
Pas du tout, on discute.
İşte bu yüzden yeni şirket politikasını başlattım. - South Padre'de bahar şenliğinde sanıyorsunuz kendinizi, gerizekalılar. - Öyle mi?
C'est la raison pour ce nouveau règlement.
MS'li insanlar hakkında şeyler. Mesela ata binmek kasları uyarırmış sanırım. - Öyle bir şey işte.
Que les malades atteints de la sclérose en plaques aiment faire du cheval, car ça... stimule leurs muscles, un truc comme ça.
O öyle bir adam işte
C'est un mec. Un homme.
Sadece, işte, bilirsin sen hiç öyle birine benzemiyorsun.
Vous savez, je pensais juste que, vous savez... et bien.... vous n'étiez pas si... et bien... pas si...
Sen de öyle hissediyor musun bilmem ama olay başka bir boyuta kayacakmış gibi hissediyorum ve kısacası şunu söylemek istiyorum : Bir erkeğin önünde durmuş ve ondan onu sevmesini isteyen sıradan bir kızım işte.
Mais j'ai l'impression que ça mène à autre chose. et qui lui demande de l'aimer.
Hayır, hayır. Öyle derler işte.
C'est une expression.
Clark bu işte seninle mi çalışıyor? Neden öyle olsun?
pourquoi?
Öyle bir şeydi işte.
- Un truc du genre.
Öyle işte.
C'est pas terrible.
Öyle değildi işte.
C'était pas un'salut'comme ça.
Öyle işte.
Oui.
Bana öyle dedi işte. Görüşmüyorlarmış.
Je peux te dire ce qu'elle a dit.
- Drama öyle biri işte.
Drama est comme ça!
- Hayır, ama öyle diyeceğini umuyorum. - Heyecanlan işte!
- Non, mais ça pourrait, réjouis-toi!
- Öyle işte.
- Parce que.
Öyle öten bir şey icat ettik işte.
Une de nos inventions qui sonne.
Sen mafya çocuklara katıldığından beri... sürekli onlarla vakit geçiriyorsun... ve ne zaman sana ihtiyacım olsa sen buralarda... yani öyle işte...
Mais si tu rejoins la mafia juvénile, tu finiras par passer tout ton temps avec eux. Quand j'aurai besoin de toi, tu ne seras pas là et... Tu sais bien...
Ve fantezi olan Hollywood kariyerim dumanda kayboldu. Öyle bir şey işte.
Ma jolie carrière à Hollywood s'est envolée, en un instant.
İşte benim kafam da şu an aynen öyle.
C'est la tête que j'ai, là.
Hiç işte, öyle.
Rien
İşte öyle değil tatlım. Yanlış söylemişim demek ki.
C'est pas ce que je voulais dire.
Evet, öyle işte.
Alors, ce truc est...
İşte aynen öyle.
Voilà ce que c'est.
Öyle işte...
C'est tout ce...
Öyle bir şey işte.
Quelque chose comme ça.
İşte bu yüzden daha sonra da onunla çalışmak istedim ve hala da öyle istiyorum.
Voilà pourquoi j'ai voulu bosser avec elle. Et que j'en ai toujours envie.
Ama şimdi, bilirsin işte, ben herhalde düğünden önce yavaş adımlarla ilerlemeliydim. Çünkü onun sayesinde artık öyle düşünüyorum.
Mais tu sais quoi, j'ai sûrement douté avant le mariage car je sentais ce qu'il se tramait.
Öyle işte, zengin cildi.
Une peau de riche.
İşte Thunder Muscle. Nereye öyle?
- Ne sois pas effrayé...
Öyle oldu işte.
C'est arrivé comme ça.
Öyle işte, dostum.
T'as raison.
- Evet, öyle işte... Evet.
Ouais, tu sais...
Öyle mi düşünüyorsun? İşte, fıstığım.
Tu trouves?
Ülkeyi korumaya, ya da öyle bir şey işte.
Protéger la patrie.
Bak işte, bu acıtmış gibiydi. Öyle mi?
On dirait que ça lui a fait mal.
Öyle biri işte.
C'est le genre de trucs qu'il fait.
İşte bebekler öyle öyle cüce oluyor.
J'aime bien les nains. Moi aussi.
- Falan filan, öyle böyle işte.
Toi?
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyledir 296
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyledir 296
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öylece 26
öyleydim 119
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öylece 26
öyleydim 119