Kalkabilirsin translate French
130 parallel translation
Çok bile yedin. Masadan kalkabilirsin.
Tu as assez mangé.
Kalkabilirsin.
Décollez.
Artık kalkabilirsin.
Levez-vous.
Teşekkürler. Artık kalkabilirsin.
Merci.
- Ayağa kalkabilirsin üstat.
- Debout, Tragédien.
Her an ruhumu satın almaya kalkabilirsin.
Vous seriez capable d'acheter mon âme.
Artık kalkabilirsin, Bushrod.
Tu peux te lever, Bushrod.
- Artık kalkabilirsin.
Tu peux te lever.
Üzerlerinde ayağa bile kalkabilirsin.
Vous pouvez même vous tenir debout.
Evet, ayağa kalkabilirsin.
Vous le pouvez.
Kalkabilirsin.
Levez-vous.
Umarım artık daha geç kalkabilirsin.
J'espère qu'on ne nous fera plus lever aussi tôt.
Artïk kalkabilirsin.
Tu peux te relever.
Şimdi yatarsan sabah erken kalkabilirsin.
Si tu te couchais maintenant, tu pourrais te lever tôt.
Kalkabilirsin.
Tu peux te relever.
Kolayca kalkabilirsin. Al şunu.
Si tu voulais, tu pourrais te lever Tiens.
Ayağı kalkabilirsin, Watson.
Levez-vous, Watson.
- Evet, kalkabilirsin!
Mais si, tu peux!
Hala kanepede vantuz sesi çıkarmadan kalkabilirsin.
Tu peux encore te lever du canapé sans y rester collée.
Tamam, gösteri bitti artık, kalkabilirsin.
Finie la comédie
Hep dengemi kaybediyorum. Evet. Kalkabilirsin.
C'est vrai qu'ils doivent peser.
Cidden, kalkabilirsin. - Adın ne?
Non, vraiment, tu peux te lever.
Üstümden kalkabilirsin.
Oui, vous bouger.
Tamam, ayağa kalkabilirsin.
ça va. Vous pourrez vous lever quand...
Kalkabilirsin.
Vous pouvez vous lever.
Kalkabilirsin, benim küçük güvercinim.
Tu peux te lever ma petite colombe.
Kalkabilirsin.
Ma queue peut bander.
Altından kalkabilirsin.
Tu seras à la hauteur.
- Elbette kalkabilirsin.
- Bien sûr que si.
Artık kalkabilirsin.
Tu monteras devant.
Hala bir sona ihtiyacım var. Bir şekilde bunun altından kalkabilirsin.
Vous trouverez quelque chose.
Hadi bakalım, kalkabilirsin. Haydi dedim.
Allons, mets-toi debout.
Tamam. Kalkabilirsin.
C'est bon.
Artık biraz çılgınlık yapıp altıya çeyrek varken kalkabilirsin.
Maintenant tu pourrais faire une folie, - gagner un petit quart d'heure.
Alman bir kızla gezebilirsin. Alman bir kızla yatabilirsin. Alman bir kızla kalkabilirsin de.
Tu peux sortir avec une allemande, tu peux coucher avec une allemande, tu peux te réveiller avec une allemande, mais tu ne dois... jamais, jamais, jamais... la mettre enceinte.
Yani istediğin zaman kalkabilirsin.
Je te retiens pas.
Şimdi ayağa kalkabilirsin.
Tu te lèves maintenant!
Yarın ayağa kalkabilirsin.
Tu seras sur pied demain.
Kalkabilirsin.
Tu peux te lever.
PUSA EDİ, kalkabilirsin.
ACSP EDI, autorisation de décoller.
Kalkabilirsin.
Vous pouvez vous asseoir.
Vajinandan kan gelecek kadar büyüdüğüne göre kürtajın yükünün altından da ailenin yardımı olmadan kalkabilirsin.
T'es assez grande pour tes règles, tu es assez mûre pour affronter un avortement sans maman et papa.
Artık kalkabilirsin.
Tu peux t'enlever de là maintenant.
İstersen kalkabilirsin.
Vous pouvez laisser aller maintenant.
Ayağa kalkabilirsin.
Tu peux marcher?
Kalkabilirsin, Marshal. Biliyorsun, sayende geçen gün ilk cenazemiz oldu.
J'ai fait mon premier enterrement...
Kalkabilirsin.
Debout.
Kalkabilirsin, kalkabilirsin...
Bénissez-nous! Relevez-vous, je vous prie.
şimdi kalkabilirsin.
Tu peux te lever.
Kalkabilirsin.
Relevez-vous.
Artık kalkabilirsin.
Vous pouvez vous lever.