Kapı sıkışmış translate French
154 parallel translation
Kapı sıkışmış. - Mmm.
La porte est coincée.
Bence kapı sıkışmış.
La porte est coincée, on dirait.
Kapı sıkışmış.
La porte est coincée.
Kapı sıkışmış.
La porte a l'air coincée.
Tünele bir giriş var ama kapı sıkışmış.
L'accès au tunnel qui part d'ici est coincé.
Bir kapı sıkışmış, açılmasını istiyorum.
Une porte ne peut pas s'ouvrir.
Diğer kapı sıkışmış.
L'autre porte est rouillée.
Bu kapı sıkışmış.
Elle est dure, cette porte.
Tamam, kapıyı açacağım ama kapı sıkışmış.
Je te laisse entrer, mais la porte est coincée.
Kapı sıkışmış.
C'est coincé.
- Beni buradan çıkar, Sid. Yapamıyorum. Kapı sıkışmış.
Passe par devant.
Richie, kapı sıkışmış. İçeri giremiyorum!
La porte est coincée!
Mavna tekneye çarpınca, kapı sıkışmış.
Un montant de cloison bloque la porte.
- Kapı sıkışmış.
Le châssis est tordu!
Bu kapı sıkışmış Bay Kat Danışmanı.
Cette serrure est coincée, M. le CE.
Üzgünüm, memur bey, kapı sıkışmıştı.
J'ai eu aussi du mal à ouvrir la porte.
Pilot, bu kapı sıkışmış.
Pilote, cette porte est bloquée.
- Kapı sıkışmış olmalı.
- La porte s'est bloquée.
Richard, kapı sıkışmış.
Richard! La porte est coincée!
Sıkışmış görünüyor ve sen kapı açmakta ustasın.
Elle semble être coincée, et vous êtes très doué pour ouvrir les portes.
Vantilatörüm kapıya sıkışmış da.
Le fil est coincé dans la porte.
Kapıya sıkışmış vantilatör.
Le fil est coincé dans la porte!
Kapılara ek olarak kanat kısmında iki tane acil çıkış bulunmaktadır.
2 issues de secours supplémentaires sont situées au niveau des ailes.
Kırık kolların, göğüs ağrısı çekenlerin, kafası yarılanların parmakları taksinin kapısına sıkışmış adamın isilikli bir bebeğin, araba çarpmış bir çocuğun metroda kapkaççıya kurban giden yaşlı bir kadının, denizcilerin dövdüğü bir zavallının intihara teşebbüs eden bir gencin, paranoyakların sarhoşların, astımlıların, tecavüze uğrayanların, bebek düşürenlerin uyuşturucu komasına girenlerin bacağı kırılanların, kanserli hastaların, kalp krizi geçirenlerin yanında yatıyordu.
Égaré parmi les poignets brisés, les douleurs à la poitrine, les cuirs chevelus lacérés, l'homme aux doigts écrasés par une porte de taxi, l'éruption cutanée du bébé, l'enfant fauché par une voiture, la vieille dame agressée dans le métro, le paumé brutalisé par des marins, le suicide adolescent, les paranoïaques, les ivrognes, les asthmatiques, les viols, les avortements septicémiques,
- camı kırıp, kapıyı açmaya çalışmış olmalı - Pencereyi duydum ve hemen ardından da alarm çaldı
J'ai entendu un bruit de verre brisé, puis l'alarme.
- Özür dilerim. - Bunu bilinçli olarak yapmıyorum. Kapı mandalı sıkışmışa benziyor.
On dirait un fait exprès, mais c'est le loquet qui est coincé.
Bu kapı mandalı... sıkışmışa benziyor.
Ce loquet se coince.
Kapı buydu. Sıkışmıştı.
La porte était fermée.
- Neler oluyor? - Bütün kapılar sıkışmış.
Toutes les portes sont fermées.
Seni dört-beş çocuğunla birlikte tek kapılı bir Maserati'ye sıkışmış halde düşünüyorum da.
Je te vois d'ici mettre quatre moutons et une caisse de maquereaux à l'arrière!
Kapım sıkışmış.
Ma porte est coincée.
Ön taraftaki bir kapıyı denedim ama sanırım çarpışmadan dolayı sıkışmış.
La porte a dû se bloquer au moment du choc.
Lord Melchett'in korkunç kapı çalmasıyla uyandığımda midilliler ile ilgili korkunç bir rüya görüp, yatağın altına sıkışmıştım.
J'étais au lit et je rêvais d'un poney adorable et Melchett m'a réveillée avec des grands coups.
Kapı donup sıkışmış.
La porte est prise par le gel.
Yanlış kapıya yöneldiğin kısmı anlatsana. Ah Tanrım.
J'avais oublié.
- Arabanın kapısına mı sıkışmıştı?
- Coincé dans la porte de la voiture?
Kapı sıkışmış.
La portière est coincée.
Takviyeli kapılar sıkı sıkıya kaynaklanmış. Nakil tüpü çalışmıyor.
Les portes sous pression sont soudées, l'ascentube est en panne.
Gömleği kapıya sıkışmıştı ve adamı kurtarmaya çalışıyordu.
Il s'escrimait sur la serrure.
Çünkü bu kapı sıkışmış.
C'est le bordel là-dedans.
Kapıya bir şey sıkışmış.
Il y a un truc coincé dans le rail.
En sevdiğim kısmı telefon rehberindeki gibi. Kapısının önündeki tabelada şöyle diyor :
Et pour couronner le tout... pareil que dans la pub... il y a un panneau juste devant :
Kapısı sıkışmış!
Ce n'est pas de ce côté!
Kapılar sıkışmış.
Quoi? Elles sont bloquées.
Ama o kapıya sıkışmış olabilir misin? Sökülebiliyor.
Mais la porte où tu t'es accrochée... est détachable.
Onlardan biri kapıya sıkışmıştı o çıkmadan itfaiyeden çıkmak mümkün değildi.
Eh bien, en route, le camion en a heurté un... et le cône s'est coincé entre le pneu et l'aile... empêchant le camion de rouler.
Evet ama işe yaramazdı. Artık birlikte çalışmıyoruz. Neden bunun sıradan bir ziyaret olmadığı hissine kapıldım?
Ca marchera pas, on travaille plus ensemble.
Kapıyı it. Sadece sıkışmış.
Poussez la porte, c'est pas fermé à clé.
Sen de zımpara kısmına yükselirsin ve dünyanın kapıları açılır.
Tu es promu au papier de verre avec moi et le monde s'ouvrira à toi.
Neden kapıdan çıkıp gitmiyor? Neden kaçmaya çalışmıyor?
Pourquoi diable ne tente-t-il pas de s'échapper?
Kargo kapısı sıkışmış.
La porte de la soute est bloquée.
sıkışmış 85
kapı çalıyor 27
kapı açık 188
kapı açıldı 20
kapı çaldı 17
kapı orada 19
kapı açılır 17
kapı zili 19
kapı kilitli 66
kapı açıktı 87
kapı çalıyor 27
kapı açık 188
kapı açıldı 20
kapı çaldı 17
kapı orada 19
kapı açılır 17
kapı zili 19
kapı kilitli 66
kapı açıktı 87