Konumuz translate French
820 parallel translation
Konumuz Hamlet'ti sanırım. Hamlet, sahne 1.
Hier, nous étions restés à Hamlet, Acte 3 scène 1.
- Konumuz bu değil şimdi. - O herif Nick miydi?
Peu importe C'était Nick?
Konumuz o.
Rosanoff.
Şimdiki konumuz düğün, konuşacak çok şey var. - Daha önce hiç evlenmedik.
Pour ce qui est du mariage, c'est notre premier...
Genç savaşçıların böyle konuştuklarını görmezden gelmeliyim. Ama en önemli konumuz bu değil mi?
Je comprends que de jeunes guerriers parlent ainsi, mais c'est indigne de toi, Kataoka.
Bir dahaki sefere konuşacak bir konumuz olmuş oldu.
Ça nous fera un sujet de conversation.
Bugüne kadar kutu ve bira şişesi haricinde bir şeye ateş ettin mi? Konumuz o değil.
Tu as déjà tiré sur autre chose que des canettes?
Şu anda konumuz o değil.
Nous ne parlons pas de ça.
Bu konumuz dışındadır. Tanıktan konu hakkında şahsi kararı istenmektedir.
Les témoins ne doivent pas tirer de conclusions.
Burada konumuz, kendisine atfedilen suçlamaları yapıp yapmadığıdır Ve onları onay alarak mı yaptığı?
Nous cherchons à savoir si l'accusé a bien fait la déclaration qui lui est attribuée, et ce, sans autorisation.
- Savcılığın iddiaları. Burada konumuz, Albay.
Le ministère public proteste.
Bu konumuz dışındadır ve ve geçersizdir.
Ce n'est pas un fait matériel!
Baylar, bayanlar, gençler, yaşlılar, film başlamadan önce bu konuşmam sizlere sıradışı gelebilir fakat sıradışı bir konumuz var - özgürlüğün doğuş hikayesi.
Mesdames et messieurs, jeunes et vieux, vous trouverez peut-être cette procédure inhabituelle que l'on s'adresse à vous avant le film, mais notre sujet est inhabituel. L'histoire de la naissance de la liberté.
Konumuz, Bayan Cross'un intiharı değil.
Avez-vous vu des marques, des blessures? Non.
İntihar konusundaki üzüntünüzü anlıyorum ama konumuz o değil.
Ce suicide ne nous concerne pas. Et pourquoi pas?
- Şey... Konumuz bu muydu şimdi? Costantina, sana bir şey söylemek istiyorum.
Eh bien... oui, si vous voulez Voyez-vous Costantina...
İmparatorun gözünde hala şüpheli birisin, konumuz bu.
Tu es déjà suspecte aux yeux de l'empereur.
Doğru ama konumuz bu değil.
Mais hors de propos.
Yalnızken konuşmak için bir konumuz daha oldu.
Cela nous fera un autre sujet de discussion.
Bu sefer konumuz kızımız, Scarlett.
C'est au sujet de notre fille, Scarlett.
Neden eninde sonunda konumuz Buzz'a geliyor?
Pourquoi finissons-nous toujours par parler de Buzz?
Konumuz dışındaki her şeyi zihnimizden uzaklaştıralım.
Vidons nos esprits de tout ce qui est étranger à notre sujet.
Ama bu konumuz dışı.
Mais ça n'a rien à faire ici.
Konumuz 1OO, OOO frank.
Le fait est 100000 francs.
Ama bu küçük bebek bizim kapak konumuz olacak.
Cette poupée est notre alibi.
Konumuz Gary Mitchell değil.
Notre sujet n'est pas Gary Mitchell.
Şu andaki tek konumuz evlilik.
II ne s'agit que d'un mariage.
- Yakından incelemek isterdim ama şu anda öncelikli konumuz Pteropus Poliocephalus.
Je ne peux les examiner en détail, évidemment mais je peux déjà vous assurer qu'il s'agit ici de ptéropus-polycephalus...
Konumuz bu değil.
Ça n'arrange rien.
Öyle değilse bile, konumuz bu olmalı.
Il faut faire comme si ça arrangeait tout.
Tersine, asıl konumuz bu.
Si, justement!
Ama görüşmek için önemli bir konumuz var.
Mais nous avons un problème important sur les bras.
Konuşacak çok konumuz var anlaşılan.
On a beaucoup de choses à aborder.
Düşündüm de, çoğu insan gülmeyi benden çok seviyor ama konumuz o değil.
Tout compte fait, la plupart des gens apprécient plus que moi une bonne rigolade, mais ce n'est pas la question.
Dünyalılarla ilk deneyimiz olduğu için konumuz basit olacak - hayatta kalma, yaşam ve ölüm.
Ceci étant notre première expérience avec les Terriens, le thème est simple : survie, vie et mort.
Neyse... konumuz bu değil değil mi?
Eh bien... Pour s'en débarrasser, non?
Bu akşam konumuz...
Ce soir, je voudrais vous parler...
Bu akşam konumuz, hayatın anlamı...
Ce soir, je veux vous parler du sens de la vie...
Bu akşamki konumuz, hayatın anlamı...
Ce soir, je veux vous parler du sens de la vie dans le contexte...
- Konumuz Williamson Sitesi!
- Williamson City, voilà ce qu'il y a!
Şimdi, lütfen konuya girebilir miyiz? Bu noktada konumuz senin sahnenin başında ortaya çıkman.
Peut-on en revenir à ton arrivée, au début de la scène?
Şimdi konumuz o değil.
ce n'est pas le sujet maintenant.
Konuşacak bir konumuz yok. Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama... Başkan Rambal-Cochet sizinle görüşmemi istedi.
- Je suis navré de vous déranger, mais c'est le président qui m'envoie.
Beş dakikalık sohbet konumuz heba oldu.
Cinq minutes de conversation fichues.
Konumuz o değil.
Je devine qu'elle est mariée.
Fakat şimdi konumuz bu değil.
Hambourg!
- Konumuz o değil.
Vous les valez sans doute, deux fois, trois fois.
Konumuz asla bu olmadı, Jerry.
- Ça n'a jamais été le sujet, Jerry.
Şimdi konumuz o değil.
- Non, ça n'a rien à voir...
Konumuz "Şeytan ne yapar?". Şeytan kötülük yapmak için erdemlerimizden yardım alır.
" Et voilà ce que fait le Démon :
- Konumuz bu değil.
- Et alors?