English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Konumuz bu değil

Konumuz bu değil translate French

193 parallel translation
- Konumuz bu değil şimdi. - O herif Nick miydi?
Peu importe C'était Nick?
Genç savaşçıların böyle konuştuklarını görmezden gelmeliyim. Ama en önemli konumuz bu değil mi?
Je comprends que de jeunes guerriers parlent ainsi, mais c'est indigne de toi, Kataoka.
Doğru ama konumuz bu değil.
Mais hors de propos.
Konumuz bu değil.
Ça n'arrange rien.
Neyse... konumuz bu değil değil mi?
Eh bien... Pour s'en débarrasser, non?
Fakat şimdi konumuz bu değil.
Hambourg!
- Konumuz bu değil.
- Ce n'est pas ça.
Bilemiyorum ama konumuz bu değil.
On ne fonctionne pas comme ça.
Şimdi, ikinizin de canavarlar hakkında çok şey bildiğinizden eminim ama konumuz bu değil.
Vous en savez sûrement un bout sur les monstres, mais...
Konumuz bu değil...
Tu m'as mal compris.
Evlilik cüzdanı olmadığı sürece hiç kimse... karı koca olduğumuzu bilemez. - Hayır, konumuz bu değil.
Tant qu'il n'y a pas de certificat de mariage... personne ne peut prouver qu'ils sont mari et femme.
- Konumuz bu değil. Gelmezsen, sebebi korkman.
En fait, tu ne veux pas prendre de risque.
Konumuz bu değil.
Ça n'avait rien à voir.
Konumuz bu değil.
Mais peu importe.
- Konumuz bu değil! - Yanağıma platonik bir öpücük kondurdu.
C'était platonique, une bise sur la joue entre amis.
Konumuz bu değil.
Pas la question.
Galeri açılırsa bilirsin, normalden çok daha fazla meşgul olacağım yani asıl konumuz bu değil ama... yani demek istediğim galeri oturana kadar.
Je sais que c'est pénible, mais ce sera juste au début.
Konumuz bu değil, asıl konumuz...
Là n'est pas la question. La question...
Konumuz bu değil.
Cela n'a rien à voir.
Konumuz bu değil.
C'est pas la question.
Konumuz bu değil.
La question n'est pas là.
O... Konumuz bu değil.
Il se trouve que... ll se trouve que je ne sais rien.
- Konumuz bu değil.
Ça n'a rien à voir. Si, bien sûr.
- Yalan söylüyorsun - İyi ama konumuz bu değil.
Non, ça n'a rien à voir.
Konumuz bu değil.
Bref.
- Konumuz bu değil!
- Ce n'est pas la question!
Yani malzemelerinizi düşündüğümden değil. - Konumuz bu değil.
Ce n'est pas que je m'intéresse à vos bijoux de famille...
Konumuz bu değil.
C'était pas le but.
- Konumuz bu değil.
- On s'en fiche.
Konumuz bu değil.
Ce n'est pas la question.
- Konumuz bu değil.
Ce n'est guère le propos.
Sakın aşk yapmak deme, konumuz bu değil.
Ne dis pas "faire l'amour". C'est pas prévu au programme.
Neyse konumuz bu değil.
D'ailleurs, on s'en contrefiche.
Ondan tiksiniyor ve küçümsüyorum ama konumuz bu değil.
Je le hais et je le méprise, mais ce n'est pas le problème.
Daha doğrusu konumuz bu değil.
Ce n'est pas l'humeur du moment.
Konumuz bu değil.
Là n'est pas le problème, de toute façon.
Ama konumuz bu değil Parker. Konumuz, işleyeceğiniz cinayeti plânladığınız gece soyulmuş olmanız.
Mais on est ici pour parler de votre agression, le soir oû vous aviez lintention de commettre votre meurtre.
- Konumuz bu değil.
- Et alors?
- Sherry. Ama konumuz bu değil.
Mais là n'est pas la question.
Evet, eğitim gördün ama konumuz bu değil.
Alec, n'avez-vous jamais rêvé d'avoir un ami?
Ama, şu anda konumuz bu değil.
Oui, je te suis, je te suis.
Konumuz bu degil.
Peu importe.
- Hayır ve konumuz bu değil.
Je t'aime bien.
Biliyorum ama konumuz bu değil.
- Je sais, mais il ne s'agit pas de ça.
Şu anda konumuz bu olmamalı, değil mi?
- Là n'est pas la question.
Ve bütün konumuz bu, değil mi?
C'était juste pour ça, hein?
Bu akşamki konu bu değil. Konumuz küresel ısınma.
Le sujet de ce soir est le réchauffement.
- Konumuz bu değil.
- Ce n'est pas la question.
- Konumuz bu değil.
Elle a fait du bon travail.
Bu iş hakkında daha fazla konuşmayalım. Biraz arabayla gezelim. Konuşacak başka bir sürü konumuz var, değil mi?
Oublions le business et parlons d'autres choses.
Konumuz bu değil.
Tu peux la bouffer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]