English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Konuşmak yok

Konuşmak yok translate French

827 parallel translation
- İtiraz ediyorum. Artık iş konuşmak yok.
- Je regrette, plus de travail.
Aranızda konuşmak yok çocuklar.
Pas de secrets, les gars.
Artık soru sorulmadan konuşmak yok.
Ne parlez que si l'on vous interroge.
Artık savaş konuşmak yok.
Plus parler guerre.
- Konuşmak yok hanımlar.
Silence, mesdames.
- Sessiz. Konuşmak yok.
Silence!
- Konuşmak yok hanımlar.
Silence. Tu vois.
- Konuşmak yok.
- Causez pas.
Yavaşla. Konuşmak yok.
Pas de discussions.
Şuradaki merdivenlerden çıkın. Yolda konuşmak yok.
Et en silence, s'il vous plaît.
- Konuşmak yok dedim.
- J'ai dit, en silence.
O ve benden başka kimseyle konuşmak yok.
Vous ne devez parler à personne.
Kaba konuşmak yok.
Pas de grossièretés.
Konuşmak yok!
Silence!
İşte böyle. Şimdi konuşmak yok.
Ne dis plus rien.
Konuşmak yok.
Silence.
Konuşmak yok dedim sana!
Silence, j'ai dit!
Konuşmak yok!
Pas de blablabla!
Daha fazla konuşmak yok Bayan!
Inutile de discuter, madame.
Saçma sapan konuşmak yok!
- Tu m'as derange! Ne raconte pas de betises!
İç şunu! Artık konuşmak yok. Hadi iç!
Assez parlé, bois.
Daha fazla konuşmak yok.
On ne parle plus.
Konuşmak yok, Granny.
Défendu de parler, Granny.
- Tamam ama yatakta kıpırdamak ve konuşmak yok, hemen uyuyun.
D'accord, mais on bouge plus, on dit rien, on dort.
Sonuç açıklanır iken konuşmak yok.
Il est interdit de parler en jugeant.
Konuşmak yok, tatlım.
Tu ne parles pas.
Konuşmak yok.
On ne parle plus.
Konuşmak istediğiniz bu adamın suçlu olduğunu gösteren bir kanıt yok.
Il n'y a aucune preuve que l'homme que vous réclamez soit coupable.
Sigara yoksa konuşmak da yok.
Pas de cigare, pas d'aveux.
- Çok geç oldu. Seninle Heathcliff hakkında konuşmak için hiç isteğim yok.
Je n'ai pas envie de discuter de lui avec vous.
Bir şeyi yok. Konuşmak için biraz büyük.
A cause de sa taille démesurée.
İçeri girdiğinde... Konuşmak yok.
- Pendant que vous êtes à l'intérieur...
Buna gerek yok. İzin verirseniz Dr.Kettering ile birkaç şey konuşmak istiyorum.
Ce ne sera pas nécessaire... si vous permettez que je dise quelques mots au docteur Kettering.
- Konuşmak için vakit yok.
Pas le temps. Boy en danger!
Konuşmak istediğimiz hiç bir şey yok ama konuşmak istiyoruz.
Plus rien ne nous rapprochait.
Ben yok konuşmak.
Moi!
Sizinle daha fazla konuşmak isterdim, fakat şu anda zamanım yok.
Je discuterais bien avec vous, mais je n'ai pas le temps.
Konuşmak için ağzını yok mu?
Tu peux pas parler?
Hiç şüphem yok, bir sabah, Komünist generaller savaş hakkında konuşmak için bir araya gelecek.
Je suis persuadé qu'un matin, les généraux communistes vont se réunir pour parler de la guerre.
Konuşmak ve hareket etmek yok.
Ne bougez pas, ne parlez pas.
lütfen, konuşmak için zamanımız yok.
S'il vous plait, nous n'avons pas le temps de parler.
Yarın baştan aşağı yeniden giydirileceğim. Bay... Ay unuttum, Webster hakkında konuşmak yok.
Mais demain, j'aurai une nouvelle garde-robe par M...
Esrarengiz bir şey yok. Sadece kampta arkadaşlarının önünde konuşmak istemedim.
Je ne voulais pas parler devant tes amies.
Konuşmak için yeterli vaktimiz yok, Doktor.
Nous n'avons pas beaucoup de temps pour parler, Docteur.
Sabaha kadar konuşmak yok.
On en reparlera demain.
İletin : konuşmak, fısıldaşmak yok, sadece sessiz yürüyün.
Faites passer le mot : Pas un murmure, on avance en silence.
Hangi konuyu konuşmak istediğinin önemi yok.
Peu importe si tu veux en parler ou non.
Konuşmak yok. Tony.
Suivant.
Yok İngilizce konuşmak?
Toi pas comprendre ma langue?
Özel bir sebebi yok. Sizlerle konuşmak istediğim bir şey var.
Comme ça, pour vous dire quelque chose.
Artık konuşmak yok.
Arrête de parler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]