English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Küçük

Küçük translate French

107,730 parallel translation
Bu yüzden bu gıdalar okullarımızda ve pazarlama mesajları genç ve daha küçük yaşlar için bu sayede çocuklar hep yanlış türde yiyeceklerin ağına takılır.
C'est pourquoi les écoles servent ces aliments et s'adressent à un public de plus en plus jeune pour que les enfants soient accros à toutes sortes de mauvaise nourriture. On peut faire plein de parallèles.
Yani, ortaya çıkan her küçük sorunu, yani insanı öldürüp yok ederler.
Dès qu'une petite chose se passe, ils l'écrabouillent.
Haklıydı. Köpek dişlerinin hep et yemek için olduğunu düşündüm ama hangi hayvan bu küçük dişlerle öldürüp çiğ şekilde yer ki?
Je croyais que les canines étaient pour la viande, mais quel genre d'animal pourrait tuer et manger de la viande crue avec ces mini-dents?
Toprağı örten küçük mikroplar tarafından üretilir. Dezenfekte edilmiş dünyamızda yaşama biçimimizden dolayı, tabii bakteri bulaşmış besin almıyorsanız, B12 ihtiyacımızı bir yerden karşılamamız gerekiyor.
À cause de notre manière de vivre dans un monde aseptisé, à moins de manger des aliments contaminés par les bactéries, il nous faut trouver une source de B12 quelque part, et la source la plus saine, sûre et moins chère,
Dostun bana mutlu küçük ailemizden ayrılmayı planladığını söyledi.
Ton ami m'a dit que tu prévoyais de quitter notre heureuse petite famille.
Bir saatte 150 küçük kek sattık.
On a vendu 150 cupcakes en une heure.
- Küçük bir kızımız olacak.
On va avoir une petite fille.
Ama benim için hâlâ küçük bir kızsın.
Mais, à mes yeux, tu restes ma petite fille chérie.
Hep küçük olarak kalacaksın.
Tu seras toujours mon bébé.
Ders ücreti ödemesini sormayı unutma. Anabel ve Küçük Ricky'i kapsar mı?
Souviens-toi de demander si ton projet de scolarité... couvre Anabel et Ricky Jr.?
Başta, çoğunluğun iyiliği için küçük kötülükler yapmada sorun olmadığını düşünür.
Il a dû penser qu'un plus petit mal valait la peine dans l'intérêt général.
Evet, onu söyledin ama küçük bir şey var.
Tu l'as dit, mais juste une chose...
O iki küçük haylaz için birkaç tane kedicik oyuncağı ve kedinanesi koydum.
J'ai des jouets et de l'herbe à chat pour vos deux petits galopins.
Küçük bir yanlış anlaşılmanın bunca yıllık arkadaşlığa mal olmasına izin veremezsiniz.
Ne laissez pas un malentendu détruire des années d'amitié.
Boş ver, notlara endişelenmek için yaşı daha küçük.
Elle a toute la vie pour s'améliorer.
Benim küçük ninjam mı bu?
C'est mon petit ninja?
Sen küçük Bayan Seksi'yle ilgilen.
Occupe-toi de Madame Sexy.
Bu küçük şey.
Ce petit truc.
Ben sana küçük zavallı yetim muhabbeti yapmayacağım.
Je te parle pas comme à un petit orphelin.
Planının muazzamlığında küçük detayları gözden kaçıracak.
L'ampleur de son plan lui fera oublier les petits détails.
Küçük havaalanı yetkililerine rüşvet vererek, bu uyuşturucuları ülkeye sokman etkileyici.
Impressionnant comment tu fais entrer cette drogue dans le pays juste en soudoyant des petits employés d'aéroport.
Heart, büyük hayalleri olan küçük bir iş ağına sahip yeni bir teknoloji şirketiydi. Bu hayaller Yarığın oluşması ile gerçeğe dönüştü.
Heart n'était qu'une petite start-up, une entreprise minuscule avec de grands rêves, et ces rêves se sont réalisés avec l'apparition de la Fracture.
Şirketinize falan katılmıyorum, Küçük Mucize.
Je vais pas rejoindre ta compagnie, petite merveille.
Bu zor ekonomik şartlar altında ayakta kalmaya çalışan küçük bir esnafım sadece.
Je suis juste un petit patron qui essaie de survivre économiquement.
Yani sana güvenebilmem için önce sende küçük bir davranışsal değişim yapmamız gerek.
Ce qui signifie, qu'avant que je te fasse confiance, nous devons pratiquer quelques légères modifications comportementales.
- Küçük kızın için çok üzgünüm.
Navré pour ta petite fille.
Millet! Uyurgezer'in gittiği yardım kafilesine telsiz sinyali gönderme işini üstlendim ve görünüşe göre ikisi de biraz daha erken kenetlenebilsin diye küçük bir frenleme manevrası yapacaklar, Uyurgezer de oraya yedek havayla gidecek.
Hé, vous tous, j'ai pris sur moi de contacter le convoi humanitaire que vise le Somnambule, et il semble qu'ils vont faire une petite manoeuvre de freinage afin que les deux se lient un peu plus tôt.
Küçük bir yama işine hazır mısın?
Prête pour le rafistolage?
Mekik limanımızda Mao'nun küçük yarış kızağı var.
Nous avons le petit bateau de course de Mao sur l'autre quai.
Küçük bir adımla başlar.
C'est faible au départ.
- Küçük bir kızın burada ne işi var?
- Que fait une petite fille seule ici?
Hanimiş en sevdiğim küçük büyücü?
Qui est ma petite sorcière préférée?
Küçük eşyamızın kullanma kılavuzunda öyle bir şey olduğunu sanmıyorum.
Cela ne fait pas partie de notre itinéraire.
Damien'la beni bu küçük görevine getirmenin bir sebebi vardı.
Tu nous as réuni avec Damien pour une raison.
- Gerçekten mi? Aşırı küçük...
C'est si petit...
Giderken toprak yolda lastik patlamıştı, yedeği de yoktu. Bu yüzden bizi tek yolu olan, küçük bir kasabadaki bir tamirhaneye çekmişlerdi.
On a eu un pneu crevé sur la route, sans rechange, et on a été remorqué dans un garage, dans une petite allée.
Star City'deki ekipmanımla yapabilirim. Ama şu ufak, minik, küçük tabletle yapabileceğim tek şey tetikleyiciyi bulmak.
Je peux, avec l'équipement à Star City, mais avec cette toute petite, petite tablette, tout ce que je peux faire, c'est essayer de trouver le détonateur.
Ama küçük Bayan Alexis'in bugün gelmesi ilginç.
D'ailleurs, c'est bizarre qu'Alexis se soit pointée.
Şu anda ben küçük kardeşim için endişeleniyorum.
À l'heure actuelle, je m'inquiète vraiment pour ma petite soeur.
Sonik çığlığım kanunsuza vurduğu sırada maskesinden küçük bir parça kopardı.
Quand mon cri sonique a touché Vigilante, ça a fait tomber un petit bout de sa visière.
Solntsevskaya Bratva'nın Lideri olmak hiç de küçük bir şey değil.
Pakhan de Solntsevskaya Bratva, ce n'est pas... Ce n'est pas rien.
Küçük bir sorunum var.
J'ai un petit problème.
Deimos genel sekreterin sineye çekebileceği en küçük hamle oldu.
Deimos était le plus petit coup que le secrétaire pouvait avaler.
Venüs bizim için nasılsa, Deimos da Mars'tan bakılınca yalnızca küçük bir nokta.
Depuis Mars, Deimos n'est qu'un point, comme Vénus pour nous.
Öyleyse bu küçük sırrımız olarak aramızda kalsın mı?
Alors je suppose que ça sera notre petit secret, vu?
Onlara bir şeyler sormaya çalışırsın. Küçük çocuklara tecavüz etmekten bahsetmezler.
Tu veux leur poser des questions, et ils ne vont pas juste parler de violer des enfants.
Enfekte olmuş tek bir büyük kayayı milyon tane küçük parçaya dönüştürmüş oluruz.
Nous allons transformer un gros rocher infecté en un million de plus petits.
Böyle küçük bir projeyle, ekibimin yalnızca şirket bütçe payını aştıysa haberi olur.
Avec un si petit projet, mon équipe serait seulement notifiée si la compagnie dépassait son enveloppe budgétaire.
Gelişmiş silahlar kullanan komuta ve kontrolü son derece organize olmuş küçük bir ekip.
et hautement organisées commandent et contrôlent.
Fazla küçük ve güçlendirilmiş.
Non.
Küçük şeylerle başlayın.
Commencez par les petits.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]