Küçük john translate French
172 parallel translation
Küçük John!
- Parfait.
Keşiş Tuck! Küçük John!
Frère Ripaille, Petit Jean!
Küçük John, bir grup kur ve köyleri tara.
Petit Jean, bats la campagne!
İşte küçük John da burada.
Et voici le petit John.
- Küçük John!
- C'est une chanson. - "Auprès de ma blonde".
Bir varmış bir yokmuş, Robin Hood ve Küçük John ormanda yürüyorlarmış.
IL ÉTAIT UNE FOIS, ROBIN DES BOIS ET PETITJEAN QUI MARCHAIENT D ANS LA FORÊT.
Robin Hood ve Küçük John ormanda yürüyorlar
Robin des Bois et Petit Jean en bois se promènent
Robin Hood ve Küçük John ormanda koşuyorlar
Robin des Bois et Petit Jean filent à toutes jambes
Bu sadece küçük bir oyundu, Küçük John.
C'était juste une blague, Petit Jean.
Teşekkür ederim, Küçük John, ama davetli olmadığımıza eminim.
Merci, Petit Jean. Mais nous ne sommes certainement pas invités.
İşte orada, Küçük John.
La voilà, Petit Jean.
Oh, Küçük John, bu olamaz!
Petit Jean! C'est un miracle!
Başaracak, değil mi Küçük John?
II... va s'en sortir, pas vrai, Petit Jean?
Küçük John, bak!
Petit Jean, regarde!
- Bana Küçük John derler.
- On m'appelle Petit Jean.
Küçük John.
Je pense à John Boy.
Küçük John'un ne hissettiği hakkında söyleyebileceklerini düşündüm.
Je ne sais pas. John Boy aurait dit quelque chose.
Küçük John!
Petit Jean!
Saldırı davulunu çal, Küçük John!
Bats le tambour pour annoncer l'attaque, petit John!
- Çok yakıştı, Küçük John.
- Ça te va bien, petit John.
- Haydi, Küçük John.
- Allez, petit John.
Küçük John, biz gidiyoruz.
Petit John, on y va.
Uzaklaş, Küçük John.
Vas-y, petit John.
Bir varmış bir yokmuş, Robin Hood ve Küçük John ormanda yürüyorlarmış.
IL ÉTAIT UNE FOIS, ROBIN DES BOIS ET PETITJEAN QUI MARCHAIENT DANS LA FORÊT.
Robin Hood ve Küçük John ormanda yürüyorlar
Robin des Bois et Petit Jean aux bois se promènent
Başaracak, değil mi Küçük John?
Il... va s'en sortir, pas vrai, Petit Jean?
Yoksa Küçük John mu demeliyim.
Ou devrais-je dire Petit Jean.
O Küçük John'sa siz de...
Alors, cela veut dire que vous êtes...
Bana, Küçük John, derler.
Ils m'appellent Petit Jean.
Üzülme, Küçük John.
Te tracasse plus, Petit Jean.
Bu arada küçük John D. Rockefeller aldiği her kuruşu biriktirmişti.
Entre-temps, le petit Rockefeller amassait sa fortune.
Evet, küçük bir çocukken meşhur John Cabal'i kendi gözlerimle görmüştüm.
Les risques sont raisonnables. La position de la Lune pour les prochains trois ou quatre mois forme les meilleures conditions pour s'y rendre.
- Kücük John.
- Petit Jean.
Kücük John haklı olabilir. Belki saldıra...
Petit Jean a peut-être raison.
Ama hâlâ size eşimin küçük dolgun, gevrek tarifini...
"mais il me reste à vous parler de ma femme..." C'est un disque de John.
Güzellik satın almak isteyen bir insanın bunu alabilecek olduğu yerin önünden Yüzbaşı John'un geçişi gözüme çarpmıştı. Gözler için siyah sürme... alnı süsleyen güzellik benekleri için kırmızı toz... küçük, şirin şişelerde parfümler ve yasemin çiçeği...
J'aperçus le capitaine John... devant la boutique de produits de beauté, le noir pour les yeux, la poudre rouge pour le front, les flacons de parfum, et le jasmin.
John için hâlâ küçük de olsa cennete gitmesi için fırsat var.
Parfois, je pense que John a encore une chance d'aller au ciel.
Sevgili John'u küçük bir otel sahibinin elinden nasıl çekip aldığını mı anlattın?
Que tu as sauvé le bon vieux John des mains d'une sale hôtelière?
Freddie ve Küçük John.
Freddie et John.
Ben Büyük John olacağım. Sen de küçük Jim. Hadi.
Je serai Long John et toi, Little Jim.
Gel buraya, seni küçük aptal!
John, écarte-toi de là, espèce de...
Küçük Jimmy'nin alev alan motoru sayesinde, yarışın galibi John Milner.
Le gagnant de la course grâce au moteur de Jimmy qui a explosé est John Milner.
John Adams'ın kaldığı küçük bir otelde kaldık.
On est allés dans une auberge où John Adams a dormi.
John, benim kocam değil ve şey... zavallı küçük Ricky...
John n'est pas mon mari et euh... le pauvre Ricky...
Burası dünya değil John, sadece küçük bir parçası.
Ceci n'est pas le monde, John. Ce n'en est que la lisière.
John Wilkes Both'un kullandığı cisten küçük bir mermi fırladı.
Le projectile provenant du pistolet que John Wilkes Booth avait utilisé
John küçük hissedar oldu, ve bu gerçekten hoşuma gitti.
John vient de passer associé, et je suis contente.
İkincisi, John küçük bir çocukken onu vurmaya programlanmıştı.
Le second devait frapper John durant son enfance.
Doktorların, küçük Allen'ın, Onu duymayacağını söylemelerine rağmen, John Bubber, konuşmakta ısrar etti.
John Bubber a parlé au jeune Allen... malgré l'avis des médecins... qui pensaient qu'il n'entendait rien.
Küçük kardeşim Paul ve ben elbette, denizdeki en iyi balıkçıların alabalık avcıları olduğuna inanıyorduk. John'un en sevdiği ise canlı sinekle avlanmaktı.
Et mon petit frère et moi imaginions... que les meilleurs pêcheurs de Galilée pêchaient à la mouche... et Jean, le disciple préféré, à la mouche sèche.
John değil, o bizim küçük kızımız.
Ce n'est pas un "John". C'est notre fille.
john 3325
johnny 1837
johnson 283
johnnie 138
john wayne 49
john smith 17
john f 20
john lennon 16
john henry 29
john carter 19
johnny 1837
johnson 283
johnnie 138
john wayne 49
john smith 17
john f 20
john lennon 16
john henry 29
john carter 19
john amca 17
john norman 16
johnny nerede 19
john nerede 27
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
john norman 16
johnny nerede 19
john nerede 27
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük kardeşim 59
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük ayak 20
küçük hanım 234
küçük bir hediye 18
küçük bir kız 38
küçük bir 20
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük ayak 20
küçük hanım 234
küçük bir hediye 18
küçük bir kız 38
küçük bir 20
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bey 45
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük şeyler 22
küçük mü 41
küçük olan 19
küçük dostum 72
küçük bir çocukken 37
küçük bir kızken 23
küçükhanım 44
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük şeyler 22
küçük mü 41
küçük olan 19
küçük dostum 72
küçük bir çocukken 37
küçük bir kızken 23
küçükhanım 44