Merhamet yok translate French
131 parallel translation
- Katile merhamet yok!
Pas de pardon! - Livrez-nous le meurtrier.
Sizde hiç merhamet yok! Zavallı sinirlerim!
Vous n'avez aucune compassion pour mes pauvres nerfs.
Karşı koymak isterdi ama merhamet yok. Hayır, hayır.
Il se débattrait, bien sûr, mais je serais impitoyable.
Kaybedenlere merhamet yok.
Pas de pitié pour les vaincus.
Bir rahipte biraz şefkat, merhamet yok mudur?
Vous êtes censé pardonner, non?
Merhamet yok.
Pas de pitié.
İçinde merhamet yok.
Vous n'éprouvez aucune compassion.
Merhamet yok.
Pas de pitié!
İnsanlar bir hiç uğruna öldürülüyorlar nezarete götürülenler, hapishaneye götürülenler Merhamet mi? Burada merhamet yok.
On tue les gens sans raison, on les fout en taule, on les enferme, sans sourciller.
28. madde, merhamet yok.
Sous l'article 28, pas de clémence.
- Merhamet yok.
- Pas de pitié.
- Önce ve sert vur. Merhamet yok!
- Frappe fort, sans pitié.
Artık korku yok, kanun yok, merhamet yok!
Fini! je ne connais plus ni peur, ni loi, ni pitié.
Sende merhamet yok mu?
Tu n'as donc pas de cœur?
Merhamet yok!
Pas de quartiers!
Aldıkları her hayata karşılık üç kelle verecekler, merhamet yok!
Trois têtes pour chaque vie qu'ils ont prise! Pas de pitié!
Tanrı der ki, merhametli olun ve şimdi biliyorum ki merhamet yok.
Le Seigneur dit : "Tu seras miséricordieux." Je ne connais pas la pitié.
Ve içinde bir köpeğinki kadar merhamet yok.
Un mâtin a autant de compassion!
Sence bende merhamet yok mu?
Tu penses que je suis dénuée de compassion?
Kalbinde hiç merhamet yok mu?
- Etes-vous sans pitié?
- Araba yok. - Merhamet yok.
La voiture.
Sende hiç mi merhamet yok?
Tu n'as aucune compassion?
Onlara merhamet yok.
Pas de compassion pour les traîtres.
Biraz merhamet yok mu?
- Tant mieux. Les sœurs de la charité sont là?
Kaçış yok, kurtuluş yok, merhamet yok.
Pas de quartier. Pas de reddition. Pas de pitié.
Merhamet yok!
Soyez sans pitié!
Merhamet yok.
Pas de compassion.
"r," "a," "t." Merhamet yok!
"R", "Y", "N". No mercy! ( Pas de pitié )
Cevap, "Merhamet yok"!
La réponse est "No mercy"! ( Pas de pitié )
Merhamet yok mu?
Pas de pitié?
Merhamet yok.
Aucune pitié.
Anlaşma yok, merhamet yok.
Il n'est plus question de marché, plus de pitié.
Üzgünüm. Merhamet yok.
Désolé, je n'aie plus de pitié.
Merhamet yok mu?
Dieu du ciel!
Doğanda bir damla bile sıradan... insani merhamet duygusu yok.
Tu n'as pas une once d'indulgence en toi.
Hoşgörü, merhamet ve tevazu geliştirmek... ve kendimizi sevmeyi yok etmek için test ve uygulamalarımız olacak.
Il y aura des exercices pour améliorer la charité, la patience et l'humilité et des tests pour abolir l'amour-propre,
Merhamet yok.
Pas de quartier.
Aciz kulun Martin için merhamet et... şu anda kötü ruhların pençesinde... korkunç bir tuzak içinde... insanoğlunun en eski düşmanı... soyumuzun yok edicisi.
Accorde ta miséricorde à ton serviteur, Martin, dont l'âme est habitée par le Malin et menacée par l'ancestral ennemi de l'homme, celui qui a juré sa perte.
Ama benim oğlum Calibos'a hiç merhamet, hiç umut yok.
Mais pour mon fils Calibos, pas de pitié, pas d'espoir.
Elbette ki merhamet göstermeye çalıştığına hiçbir şüphem yok.
Bien sûr, je ne doute pas que vous avez essayé de vous montrer miséricordieuse.
Senin hiç merhametin yok mu? Merhamet mi?
Tu n'as donc pas de pitié?
Senin bir sevgilin yok! Ryan, lütfen. Biraz merhamet et.
Le petit-déjeuner est servi dans dix heures.
Merhamet olmadan yok olmaya mahkum bir tür olursunuz.
Sans compassion, vous êtes condamnés.
Burada mahkeme heyeti, avukatlar, adalet, merhamet hukuk, umut ve mucizevî kurtuluşlar yok.
Ni tribunal, ni avocat, ni justice, ni pardon... ni équité, ni espoir, ni évasion de dernière minute.
" Merhamet ve gerçekle insafsızlık yok olur.
" Avec le pardon et la vérité, l'inégalité est effacée.
Merhamet için vaktimiz yok.
Il n'y a plus le temps de faire des préférences.
Saldıracak olurlarsa... onları merhamet etmeden yok edin.
S'ils attaquent, éliminez-les sans aucune pitié.
Merhamet ve keder seni yok eder!
La pitié et le remords ne feront que te détruire.
Asla merhamet etmek yok.
Ça va vous la couper.
Bana merhamet göstermenize ihtiyacım yok, Bay Woodcourt.
Ne vous apitoyez pas.
* buradan * * tüm kainata kadar yok ettiğinde * * tanrı merhamet etsin * * bize de * Dibini gördüm.
Plus une seule goutte.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65