English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ M ] / Muhtemelen öyle

Muhtemelen öyle translate French

338 parallel translation
Muhtemelen öyle. Yani böylesine kıskanç biri karısını tamamen kendine saklar.
Sans doute qu'il est jaloux et veut sa femme pour lui seul.
- Muhtemelen öyle.
- C'est peut-être le cas.
Muhtemelen öyle.
Sans doute que non.
- Muhtemelen öyle olacak.
- Oui, ce serait la dernière.
Muhtemelen öyle.
Sans doute.
Muhtemelen öyle, ama her zaman kuru bir ambar bulunur.
Probablement mais il y en a toujours qui reviennent à sec.
Muhtemelen öyle. Ama bu geçecek.
Peut-être pas... mais... ça passera.
Muhtemelen öyle olacak.
Sans doute avec raison.
- Bana biraz kaçık gibi gelmişti. - Evet, muhtemelen öyle.
- Je me disais qu'il avait l'air fou.
Muhtemelen öyle.
Sous sa protection! C'est mieux ainsi.
Muhtemelen öyle.
C'est peut-être ça.
Muhtemelen öyle, çünkü Rudy onu öldürmeye çalıştı.
Probablement parce qu'il a essayé de la tuer.
Muhtemelen öyle, ama karsının var.
Il n'en a sans doute pas, mais sa femme si.
Bu babasının da muhtemelen öyle olduğu anlamına gelir.
Cela signifie que son père les a sans doute aussi.
Muhtemelen öyle zira Manny taşındı.
C'est probablement parce que Manny a déménagé.
Muhtemelen öyle de işiyordur.
Il doit pisser pareil.
Bilmiyorum. Muhtemelen öyle bir kız bile yoktur.
Elle existe peut-être même pas.
Muhtemelen öyle söylerler.
C'est sûrement ce qu'on dira.
Muhtemelen öyle. Ona ihtiyacımız yok.
- Non, sans blague?
Muhtemelen öyle utandı ki, yüzünü bile görmemizi istemiyor.
Il est probablement trop gêné pour se montrer.
Muhtemelen öyle olmasa bile o gemi silahlarını yüklediğin inanarak tamamen çizgiyi aştım.
Je n'aurais pas dû, même si je croyais que ce vaisseau allait faire feu.
- Muhtemelen öyle.
- C'est improbable.
Muhtemelen öyle, efendim, ama gerçek şu ki görünürde suçları yok.
Peut-être pas, commandant, mais il n'y a pratiquement aucun crime.
Halton, korkarım ki aşktan beklentilerimiz tamamen farklı. Muhtemelen hayattan da öyle.
Notre conception de l'amour diffère singulièrement.
Muhtemelen bir makasla. En azından adli tıp uzmanı öyle olduğuna inanıyor.
Avec des ciseaux, d'après le médecin légiste.
- Patronu almak için aceleniz vardı. Bu yüzden muhtemelen kapalı kapının önünden hızla geçtiniz. Ama yine de Leonard Vole'un sesini duydunuz, öyle mi?
- Vous étiez pressée, vous avez vite passé une porte fermée, mais vous êtes sûre que c'était Vole.
Öyle sanıyorum. Muhtemelen bunun süslü bir ismi vardır.
probablement, elle prend certains tranquilisants.
- Muhtemelen öyle.
Prochain arrêt :
Ben de öyle sanıyordum ama o kadar güzel bir hoş geldin yaptınız ki muhtemelen, kalmanın daha iyi olacağına karar verdi.
C'est ce que je pensais... Mais vous avez été si hospitalier... qu'il a décidé de rester.
Öyle sanıyorum ki, Yunanlılar, "nepenthe" nin, uyuşturucunun... neden olduğu bir ruh durumu olduğunu düşünüyorlardı, muhtemelen haşhaşın.
Les Grecs, je crois, définissaient le nepenthe comme un état d'esprit provoqué par la prise de drogue, sûrement du haschisch.
Ah, ne haddime. Öyle bir adamın muhtemelen şişman bir karısı vardır.
Mais si, c'est normal que sa bourgeoise soit grosse.
Evet, evet, muhtemelen öyle.
Oui, sans doute.
Hayır, muhtemelen bir hastanedeyim... öyle bir yerlerde.
Je dois être dans un hôpital français... ou anglais.
Bir kafir olarak muhtemelen, ama öyle umuyorum ki, bir yobaz olarak değil.
Un païen sans doute, mais éclairé, j'espère.
- Muhtemelen öyle.
- Et il le sera.
Burası, muhtemelen kaldığımız en kötü otel. Öyle.
C'est sans doute le pire hôtel dans lequel nous ayons séjourné.
Bunun evliliğe kadar yolu var. Muhtemelen de öyle olacak.
On va peut-être se marier.
Muhtemelen Norm Peterson'a benzeyen biridir ki öyle birini tanımıyorum.
Non, c'était sûrement quelqu'un qui ressemblait à Norm Peterson...
Star Wars projesiyle büyüyecek. Muhtemelen de öyle olacak.
Les gens de la Guerre des étoiles l'apprécient également.
Muhtemelen o yaşlı kadının hayattaki tek mutluluğuydu, sence de öyle değil mi?
Probablement le seul plaisir dans la vie de cette vieille dame.
Evet, muhtemelen öyle yaptılar.
Tous ensemble?
Bak, şimdi Woody Allen bir Yahudi ve New York'lu Öyle değil mi? Bu da muhtemelen
Woody Allen est juif et vient de New York, ok?
Muhtemelen şu küçük kız, öyle değil mi?
La petite, sans doute?
Muhtemelen beni bile hatırlamıyordur. Öyle değil mi?
Il ne se souvient probablement pas de moi, n'est-ce pas?
Muhtemelen bir çocuk gibi konuşuyorum, öyle görünüyor ki Willoughby Smith kendi kaderini kendi eliyle belirledi.
Mes propos peuvent vous paraître naïfs. Mais je pense que Willoughby Smith a lui même scellé son destin, de sa propre main.
Öyle mi? Muhtemelen burası gibi üstünde uyunmayacak kadar serttir.
Et aussi dure que celle-là, quand on dort dessus.
Profesör, bana öyle geliyor ki, Başarılı bir işin var. Ama zaten, ücretsiz. Muhtemelen önemli değil.
Vous avez une affaire florissante, mais si vous donnez tout comme ca...
- Muhtemelen öyle.
- Possible.
Muhtemelen çoktan ölmüştür öyle değilse bile
Il est sans doute déjà mort. Et si ce n'est pas le cas, la Fédération va fermer le vortex.
Muhtemelen sanıyorsun ki ben senin kötü biri olduğunu düşünüyorum ama öyle birşey yok.
Parce que... Tu penses sûrement que je... Que je te trouve... pas bien et tout.
Muhtemelen o da bizim için öyle düşünüyordur.
Il pense sûrement que c'est nous les zarbis.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]