English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ N ] / Nasır

Nasır translate French

12,623 parallel translation
Şu parmağındaki nasır küçük ama çok da yumuşak değil.
Le cal sur votre doigt est petit, mais pas souple.
Size bunları yapan bir şahısla yüz yüze gelmek nasıldır kim bilir.
Je ne peux juste pas imaginer faire face à la personne qui vous a fait ça.
- Aria, nasıl kaçırırım?
- Aria pourquoi je raterais ça?
Hayır, gerçek amaç, dostluğun nasıl bozulacağı.
Non, le véritable défi c'était ça, comment détruire une amitié.
Mesajları yayınladığın an artık ne zaman yaptığından çok nasıl yaptığın- - Ah, hayır.
Une fois que tu auras posté les messages, le problème sera moins quand mais plutôt comment tu...
Hayır olmaz, bir adam ölüyor ve biz birden ortadan kayboluyoruz, sence nasıl görünür?
Oh, non. Cet homme est mort, et soudainement on disparait. De quoi ça aura l'air?
Hayır, sen acınası haldesin.
Non, Tu es pathétique.
Çok fazla bağırıyorlar. "Ne?" "Nasıl?"
Ils hurlent trop. "Quoi?"
Nasıldır bilirim.
Je sais comment c'est.
Kaçak malı sınır boyu kıyadan bir öyle bir böyle nasıl geçirdiğimizi düşünüyorsun?
Comment tu crois qu'on fasse de la contrebande le long de la côte et au-delà des frontières?
Sanırım senin yerinde olmak nasıl bir şey, hiçbir zaman bilemeyeceğim.
J'imagine que je ne saurai jamais vraiment comment c'est d'être dans ta peau,
Nasıl alınır onu bile bilmiyorum.
Je les récupère comment?
Onunla önceden nasıl bir anlaşman vardı bilemem ama artık arkadaş olduğumuza göre sınırımıza saygı duyacağına güveniyorum.
Je ne sais pas quelle sorte d'arrangement tu avais avec elle avant, mais maintenant qu'on est amis... j'espère que tu respecteras cette frontière.
Sınırı geçmeye nasıl cüret edersin, Mary Sibley?
Comment oses-tu entrer, Mary Sibley?
Hayır! Nasıl yapabildin?
Comment as-tu pu?
Bakın, bunun elementsel elektronları nasıl ayırdığını falan anlatabilirim. Ama işin doğrusu ben yıllardır bunu kullanmak istiyordum... -... ve bu son şansım.
Je pourrais vous raconter une histoire sur comment ça sépare les électrons élémentaires et ainsi de suite, mais la vérité, c'est que j'ai toujours voulu poser mes mains dessus et c'est
- Nasıl nabız bakılır biliyorum.
- Je sais comme prendre mon pouls.
O zaman bana, sana bunları tam olarak nasıl yapmaya çalıştığımı anlatır mısın?
Tu vas me dire comment j'ai essayé de faire tout ça?
Benimle nasıl baş edeceğini şaşırırsın.
Tu saurais même pas quoi faire avec moi.
Bu kadar güçlü bir hasımla nasıl savaşırız?
Comment pouvons-nous combattre un ennemi si puissant?
Şimdi uygulama kısmına geldik, bu saldırıları olmadan önce nasıl tanımlayıp engelleme kısmına.
Maintenant concernant l'exercice... Apprendre à identifier et stopper une attaque avant que celle-ci ne se produise.
Nereye ve ne zaman saldırı yapılacağını nasıl öğrenebiliriz.
Comment deviner où et quand une attaque va se produire?
En çok güvenmeniz gereken insanlardan nasıl sır saklarsınız?
Comment garder des secrets des gens en qui tu es supposé avoir confiance?
Peki sırtından vurma olayları Dystek'le karşılaştırınca nasıl orada?
Donc, comment est l'ambiance là-bas comparée à ici?
Nasıl yalan söylenir, işletilir ve baştan çıkarılır üzerine bir pratik.
Juste un cas pratique sur comment mentir, manipuler, et séduire.
Çünkü aileni hayal kırıklığına uğratmak nasıl bir şey bilmiyorsun.
Car tu ne sais pas ce que c'est de décevoir tes parents.
Bunca zamandır sadece kendinin nasıl etkilendiğini düşünmüşsün.
Pendant tout ce temps, tu as seulement pensé à comment ça t'affecte toi.
Onlara güvenip sırrımızı söylemezsek emin bir şekilde hayatlarımızı nasıl ellerine bırakırız?
Si nous ne pouvons pas leur faire confiance avec notre secret, comment peux-tu leur faire confiance avec nos vies?
- Herkesin yalan attığı bir evde büyümek nasıldır bilmiyorsun.
Parce que tu ne sais pas ce que c'est que de grandir dans une maison où tout le monde ment pour vivre.
Zor olan kısım, hepsinin birlikte nasıl uyumlu olacağını bulmaktır.
La partie la plus difficile est de trouver comment tout cela se assemble.
Nasıldır bilirsin.
Tu sais comment il est.
Kartel nasıl tepki verir? Seni susturmaya mı çalışır?
Le cartel vous réduirait au silence?
Sanırım tam da bana Daisy ile nasıl iyi arkadaş olduğunuzdan bahsediyordun.
Je pense que tu allais me dire à quel point toi et Daisy sont bons amis maintenant.
Rick Pinzolo işlerini nasıl yürütüyor bilemem. Ama H.I.V.E üçüncü şanslara inanmaz.
Je ne sais pas comment Rick Pinzolo gère ses affaires, mais R.U.C.H.E. ne croit pas au 3ème chance.
Bunu nasıl meşrulaştırırsın Joe?
Comment justifierez vous cela, Joe?
Sorun yok yahu. Bizden nasıl para koparacağını düşünme de, babana bastır de.
Ce n'est rien, je vais essayer de trouver votre argent.
Bir polis nasıl böyle şerefsizler tarafından bıçaklanır?
Comment la police a pu être dupée par ces bâtards?
Her ne kadar sıradan bir çalışan olsa da bacağı kırıldı diye nasıl anında kovarsınız?
Même si c'était un travailleur temporaire, comme il avait la cheville cassée, vous l'avez viré immédiatement.
Hayır, sadece Will'i nasıl kurban olarak kullandıklarının örnekleri ile dolu.
- Bien sûr. - Non, c'est juste plein d'exemples qui montrent comment un groupe a utilisé Will comme offrande de sang.
S.H.I.E.L.D.'ın nasıl Hydra'nın binlerce yıldır yapamadığı şeyi başardığını öğrenmemde yardım edeceksin.
Vous m'aiderez à comprendre comment le S.H.I.E.L.D. a été capable de faire quelque chose avec le portail que Hydra, en un milénaire, - N'a jamais été capable de faire.
- Nasıl biri olduğunu gördünüz mü? - Hayır.
- Vous n'avez pas vu à quoi il ressemble?
Departmandaki birkaç kişi bizimle çalışırken şu kaçırılma skandalını nasıl çözdüğünü hâlâ konuşuyor.
Dans le service, beaucoup parlent encore de la période où vous étiez avec nous et où vous avez résolu le scandale du kidnapping.
Aldığım bilgiye göre üç gece sonra Ma'an'da kum fırtınası bekleniyor. Bizim için büyük bir saldırı fırsatı yaratacak.
D'après mes informations, dans trois nuits une tempête de sable arrivera sur Ma'an, nous aurons alors une opportunité d'attaque.
Hayır Briggs. Zaten kafanda bir kurşun varken bunu nasıl yapacaksın?
Comment tu vas pouvoir le faire avec une balle dans la tête?
- Sanırım nasıl yapıldığını anladım.
Je crois que je commence à prendre le coup
Bunu nasıl yaptırıyorsunuz?
Comment vous leur faites faire ça?
İyi de bunu onlara nasıl yaptırıyorsunuz?
D'accord. Mais comment vous leur faites faire ça?
Nasıl olur da dört tane % 1'lik sonunda delik deşik edilip bir cipin arkasına tıkılır? - Gerçekten kötü bir fıkra gibi geliyor.
Comment quatre personnes richissimes finissent abattues et jetées à l'arrière d'un utilitaire?
Burnunun nasıl kırıldığına ya da kiminle kavga ettiğine dair bir şey söyledi mi?
Est-ce qu'il vous a dit comment il s'était cassé le nez ou avec qui il s'était battu?
Paketin tamamı neredeyse 2 milyon dolar değerindeydi ama bu konuyla nasıl alakalıdır, bilmiyorum, çünkü terfiyi ben almadım.
Le tout avait une valeur de presque 2 millions de dollars, mais je ne sais pas si c'est important car je ne l'ai pas eue.
Ve ek ödemeler- - Kim yarışlarda ücretsiz bir güne nasıl hayır diyebilir?
Qui refuserait une journée à voir des courses? Ou à mangers des gambas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]