Nerdeyse translate French
2,248 parallel translation
Nerdeyse ilk evlilik süremin iki katı kadar.
Deux fois plus long que mon premier mariage.
Topuklarım acıyor. Kafam nerdeyse bir ton. Tüm bedenim bir tür dalgıç elbisesiyle kaplı.
J'ai mal aux talons, la tête comme une enclume, et une sorte de scaphandre qui m'enserre tout le corps.
Kurtarılan enkaz parçalarının nerdeyse her santimetrekaresinde kontaminasyon tespit ettik.
D'après les débris, on a établi le taux de contamination moyen par m ².
- Nerdeyse 114 sene. Sonra da hâsılatlara bir kez bile bakmadığımı ve Dükkân'ın değeri hakkında hiçbir fikrim olmadığını fark ettim.
En bientôt 114 ans, jamais je ne me suis soucié d'un reçu et je n'ai pas la moindre idée de la valeur de ce magasin.
Gözlerin, nerdeyse yerinden fırlıyordu.
Tes- - tes yeux, comme, exorbités.
- Nerdeyse iki dakika geciktin!
Presque deux minutes en plus!
- Nerdeyse kıracaktın!
- Tu aurais pu le casser!
- Hey telefona ne yapıyorsun. - Nerdeyse kıracaktın!
- Tu aurais pu le casser!
- Nerdeyse hazir!
C'est presque prêt.
Nerdeyse numaramı unuttun.. gece yarısı da aramıyorsun.
Tu fais ton chiffre, tu n'appelles plus la nuit.
Nerdeyse benim de bir ilişkim olacaktı.
J'ai presque eu une aventure aussi.
Yetenekli insanları tanıdığım için kendimle övünürüm ve yaşanan bu trajedi, burnumun dibinde nerdeyse heba olacak gerçek bir yeteneği keşfetmem için gözlerimi açtı.
Je m'enorgueillis de savoir identifier les potentiels, et aussi tragique qu'ait été cet événement, il m'a montré qu'un réel talent était gaspillé juste sous mon nez.
Kardeşin nerdeyse hazır.. .. çok heyecanlı.
Tu sais, ta soeur va exploser tellement elle est excitée.
Nerdeyse beni sakatlayacaktın.
Ça fait mal, de se ramasser.
Her neyse, Nerdeyse bitirdim.
Regarde, ce sera pas ben long, O.K.?
Bu küçük şey seni nerdeyse öldürüyordu?
- C'est cette petite affaire-là qui a failli te tuer?
Sen nerdeyse tüküryordun.
- Tu as été un peu trop loin.
Gideli nerdeyse 72 saat oldu.
Il est parti depuis près de 72 heures.
Seni nerdeyse o parantafrezyan ödül avcısına kaptırarak çok şey öğrendim.
Le chasseur de primes parantagélien qui t'a presque tuée m'a beaucoup appris.
- Nerdeyse almıştım.
- Presque.
- İkisinde de nerdeyse eşit olduğumu söyledim.
- Je dis que je maîtrise les deux pareil...
- Nerdeyse bitti.
J'ai fini.
Nerdeyse öpüştüğümüzden beri çıldırmış gibisin.
C'est... Vous flippez depuis qu'on a failli s'embrasser.
Francis'in o filmi almak için nerdeyse kendini öldürdüğüne şahit oluyordum. Onun iflas ettiğine şahit oldum.
J'ai vu Francis presque se tuer pour réussir à faire ce film.
Nerdeyse delirdiğine de.
Je l'ai vu devenir fou, quasiment.
- Nerdeyse dava düşüyordu.
Ça a failli nous coûter cher.
Şu iç çamaşırı reklâmındaki, nerdeyse çıplak olan.
C'est vous, l'androgyne presque nue sur la pub.
Nerdeyse bitmek üzere.
C'est presque terminé.
Nerdeyse unutuyordum,
J'allais oublier.
Nerdeyse babama vardık.
On y est presque.
- Nerdeyse felaketti. - Annemin cenazesine gittim.
- J'ai été à l'enterrement de ma mère.
Nerdeyse tanımıyorum bile.
Je le connais à peine.
Şu nerdeyse nakavt olduğun kavgadaki kızla Nick değil mi?
C'est Nicky avec cette nénette de l'autre soir, celle que tu as presque assommée dans la bagarre.
Aslında nerdeyse bir yıldır deniyoruz.
En fait, ça fait un an qu'on essaye.
Nerdeyse hiç kimse.
Presque personne.
Nerdeyse ölüyordum, tabii Willie de.
J'ai failli mourir, et Willie aussi d'ailleurs.
Allison, Jimmy Nessler öleli nerdeyse 15 yıl olmuş.
Allison, Jimmy Nessler est mort depuis plus de 15 ans.
Jimmy, Daha iki gün önce burdaydılar ve nerdeyse ayaklarıma kapanacaktı.
Jimmy, ils étaient là il y a 2 jours et elle avait encore les marques sur sa mâchoire.
- Oh, nerdeyse bitiriyoruz.
- On termine d'abord...
Nerdeyse fasulye fiyatı
C'est tout à fait le grain.
Bak, saat nerdeyse bir oldu. Ben de otel odamdayım, çakır keyfim, yanımda da neredeyse hiç tanımadığım bir erkek var.
Cependant, regardez, il est 1h du matin, je suis dans une chambre d'hôtel avec un homme que je connais peu.
Hayatta nerdeyse yek başıma kalmıştım.
Je suis à peu près la seule à être affectée.
Nerdeyse bittim.
Je suis à deux doigts de jouir.
Oh, nerdeyse unutuyordum, bunu almanı istiyorum.
J'ai failli oublier. Je te laisse ça comme souvenir.
- Nerdeyse hepimizi öldürüyordu.
- Eh bien, elle nous a presque tous tués.
Kahvaltı nerdeyse hazır.
Ton petit déjeuner est presque prêt.
- Nerdeyse işe yarayacaktı.
Ça a failli marcher.
Yeni nerdeyse dört saat oldu.
Ça fait presque 4 heures.
Sevindim çünkü nerdeyse binlerce var.
- Tant mieux parce que j'en ai fait plein.
Nerdeyse kalbe ulaştım.
Presque au cœur.
Nerdeyse herkesi.
Presque tout le monde.
nerdeyse unutuyordum 17
nerdeyse bitti 24
nerdesin 184
nerde 143
nerdesiniz 29
nerde kalmıştık 25
nerdeydin 48
nerdeyim ben 27
nerde o 102
nerdeler 27
nerdeyse bitti 24
nerdesin 184
nerde 143
nerdesiniz 29
nerde kalmıştık 25
nerdeydin 48
nerdeyim ben 27
nerde o 102
nerdeler 27