Nın evi translate French
5,110 parallel translation
Long Beach Poly Tavşanları'nın evi Gazi Stadyumu'ndasınız. Concord, California'dan De La Salle Spartalılar'ı bu çekişmeli maçta yer almak için güneye indiler.
Bienvenue au Veterans Stadium des Jackrabbits de Long Beach Poly, où les Spartans de De La Salle de Concord, en Californie, ont fait le voyage pour ce match interrogions.
Burası babanın evi, değil mi?
C'est la maison de votre père, n'est-ce pas?
beyefendi, yakınlarda tanrının evi varmı?
bhaaisaab, Y a-t-il une maison de Dieu proche d'ici?
Tanrı'nın evi?
Une maison de Dieu?
Burası çılgın Ana'nın evi.
C'est l'appart d'Ana la folle. Elle vit en dessous de chez moi.
Evi ormanın uzak bir köşesinde bulunan ulu meşe ağacının içinde.
À un quart de lieue d'ici, dans le tronc d'un grand chêne.
Babamın evi kabusken senin evin rüyaydı.
Chez mon père, c'était un enfer. Chez vous, un paradis.
Tuck, burası manken kızın evi.
Tuck, c'est la maison du mannequin.
Yolun sonundaki büyük evi satın aldım.
J'ai acheté la grande maison sur la route.
Büyük bir yangın, o gece evi kül etmiş. İçerideki herkesi öldürmüş.
Un terrible incendie ravagea l'édifice cette nuit-là et tua tout le monde à l'intérieur.
Bazı zamanlar delirdiğini düşünürdüm. Bir gün babamı yastıkla boğacağını, evi de ateşe vereceğini sanırdım.
Il y a des moments où je croyais qu'elle devenait dingue, qu'un soir elle allait étouffer mon père sous l'oreiller, et qu'elle allait mettre le feu à la baraque.
Dediğin gibi, burası babamın evi.
Comme vous l'avez dit, c'est la maison de mon père.
- Babamın evi.
- La maison de mon père.
- Babamın evi.
- A la maison de mon père.
Evi darmadağın etmiş...
Ta maison est... Mon Dieu.
Ajansın güvenli evi.
L'agence dispose d'un refuge local.
Bağışlayın beni lâkin mükemmel bir güzelliğe sahip derken evi kastetmiyordum.
Je ne parlais pas de la maison, qui est bien sûr d'un goût exquis,.
Amcamın evi.
C'est chez mon oncle.
10 yayın evi onu reddetti.
10 éditeurs m'ont déjà refusé.
# Bozkırın ışıkları evi gibiydi. #
Elle était la lumière de cette prairie
Burası Bob Giffen'ın evi!
C'est la propriété de Bob Giffen.
- Burası Bob Giffen'ın evi.
C'est chez Bob Giffen...
Burası Alaska Yarımadası. 20.230 km'yi aşkın korunmuş ulusal parkıyla, burası binlerce kahverengi ayıların evi.
Voici la péninsule de l'Alaska où plus de deux millions d'hectares d'un parc national protégé abritent des milliers d'ours bruns.
Anladım ki, evi toparlamak için biraz yardıma ihtiyacınız olacak.
J'ai pensé que vous aviez besoin d'aide pour arranger la maison. - Tu n'es pas obligé. - Si.
Evi yakıp kül etmemeye çalışın.
Tâche de ne pas brûler la maison.
Bir gün evi temizliyordum ve dolabında ona Noel'de hediye ettiğin iç çamaşırını buldum.
Un jour, je nettoyais la maison, et dans son placard j'ai trouvé les sous-vêtements que tu lui avais donné pour Noël.
Anlayacağın üzere ne benim ne de onun bir evi var.
Elle n'a pas de foyer, vous comprenez? Moi non plus.
Şu evi ve yanındakini de arayın!
Fouillez la maison d'à côté!
Bradford'a hoşgeldiniz Kendall Performance'ın evi
BIENVENUE À BRADFORD LA VILLE DES KENDALL
Arkadaşım Tony'nin bir evi var azgın kanyonda.
Tony organise
Hayır, değiller. Şu an evi izliyorum.
Ils n'y sont pas, je regarde en ce moment.
Pekâlâ, evi iki taraftan da kordon altına alın.
Sécurisez toute la largeur de la rue.
Evi iki taraftan da kordon altına alın. Buradan ve buradan yolun karşısına birer hat oluşturun.
Je veux des hommes de chaque côté de la maison, et un cordon continu de cette porte jusqu'au mur d'en face.
Vlad'ların evi boyanıyor, oyüzden ben de bize gelmesini söyledim.
Ils font des travaux chez Vlad, je l'ai invité ici.
Yalnızca bu odayı değil bütün evi düzeltebilirsen, evet. - Sanırım onayı alırsın.
Si vous arrangez toute la maison, vous aurez l'autorisation.
Evi sokağın karşısında, orada öldürüldükten sonra buraya taşınmış.
Elle vit dans l'immeuble de l'autre côté de la rue, où elle a été tuée puis déplacée ici.
Geride ne bıraktın, evi ararken bir şey bulacaklar mı?
Qu'est-ce qu'ils vont trouver là-bas quand ils fouilleront?
Bu da Anderson'ların evi.
C'est la maison des Anderson.
Anderson'ların evi.
La maison des Anderson.
Cephede ölen bir arkadaşın yakındaki gölde yüzen evi vardı.
Mon ami Leo a été tué. Il avait une maison-bateau sur la Müggelsee.
Ben yokken evi yakma.
N'incendie pas la maison.
- Siktir lan! Zenci mahallesinde zula evi basacaksınız, ha?
Donc vous allez faire une descente dans une planque à Pecno ville à 4?
Billy Lee Tuttle'ın, Louisiana'da 3 evi var.
Maintenant, Billy Lee Tuttle possède trois maisons en Louisiane.
Yani her adamın evi kendinindi.
Un homme était le père des enfants sous son toit.
Üç bin dolar ve iki hafta içinde evi boşaltmalısınız.
Trois mille et vous devez être parti dans deux semaines.
Bozuk havuzlu bir evi kim satın alır ki?
- Qui veut d'une maison qui a une piscine qui ne fonctionne pas?
Evi satın alacağım, bana 155 bin dolar borçlanacaksın.
Je l'achète. Ensuite, tu me devras 155 000.
- Evi boşaltmanızı istemek zorundayım.
L'avocat n'y pourra rien.
Çocuklarımın bir evi var. Burası, onların evi.
Mes enfants ont une maison.
Şu ismini telafuz edemediğim fransız adam, birkaç kez beni aradı, ben New York'tayken internetten konuştuk ve o gerçekten evi satmak için yanıp tutuşuyor.
Il y a un Français, dont je n'arrive pas à prononcer le nom, que j'ai eu 2 ou 3 fois au téléphone par Skype quand j'étais encore à New York, et il est très chaud pour l'acheter.
Açık ve net konuşayım, Eğer bugün öğlene kadar evi terketmezseniz, avukatlarımız polise başvuraca...
Simplement et clairement, si vous n'avez pas quitté cet appartement à midi aujourd'hui, nos avocats feront appel à la police afin...
evin nerede 36
evimdeyim 21
evini 27
evine hoş geldin 73
evinde 36
evime 52
evimde 50
evimden defol 20
evime gidiyorum 21
evime gitmek istiyorum 18
evimdeyim 21
evini 27
evine hoş geldin 73
evinde 36
evime 52
evimde 50
evimden defol 20
evime gidiyorum 21
evime gitmek istiyorum 18