English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Olacagını

Olacagını translate French

39,735 parallel translation
- Böyle olacağını biliyordun.
- tu savais qu'on finirait ici.
İsmini çıkarmanın adil olacağını sanmam.
Ce n'est pas juste d'évincer son nom.
- Eve gitmek istiyorum, ama orada olacağını da biliyorum, yani...
- Je veux rentrer chez moi, mais vous y serez, c'est comme si...
Ama Patrick bunun olacağını biliyorduysa neden kendini kurtarmadı?
Si Patrick savait que ça arriverait, pourquoi ne s'est-il pas sauvé lui-même?
Bunun olacağını biliyordun.
Vous saviez que ça allait arriver.
Bunun olacağını biliyordun.
Tu savais que ça arriverait.
Böyle olacağını bilmiyorum ki.
Ce n'est pas prémédité, tu sais.
Estevez, pişman olacağın şeyler söylüyorsun.
Estevez, vous dites des choses que vous allez regretter.
Hep mikrodalgaya alüminyum folyo koysak ne olacağını merak etmişimdir?
Je me suis toujours demandé... ce qui arriverait si on mettait une feuille d'aluminium au micro-ondes?
Orada ne kadar kalmış olursanız olun, neler olacağını asla bilemiyorsunuz.
Et aussi longtemps que vous restez là-bas, vous ne savez vraiment pas ce qui va se passer.
"Ne olacağını biliyorum" dememeliler.
Ils ne doivent pas se dire : "Je sais ce que ça va être."
Sonra şöyle dedi, "Ne olacağını biliyorsun."
Et alors il dit : " Tu sais ce qui va se passer.
Başarılı olacağını nereden bileceksiniz?
Comment allez-vous savoir si ça va marcher?
İnsan restoran açınca başarısız olacağını düşünmüyor.
Quand vous ouvrez un restaurant, vous ne pensez jamais que vous allez échouer.
Demek istediğim, pratik açıdan bakınca size ihanet etmemin, bana maddi olarak getirisi olacağının hiçbir mantıklı açıklaması yok.
D'un point de vue purement pratique, ça n'aurait aucun sens financièrement pour moi de vous entuber.
Ben kolay olacağını söylemedim.
Je n'ai pas dit que ça le serait.
Buradaki yatakların en büyük düşmanım olacağını bilemezdim.
Je ne souhaiterais pas donner une de ces chambre à mon pire ennemi.
Peki, bunun nasıl olacağını görmek istediğimi sana düşündürten nedir?
Et pourquoi crois-tu que je pourrais avoir un intérêt à voir comment celle-ci se déroulera?
Bunun o kadar kolay olacağına inandın mı?
Tu pensais vraiment que ce serait aussi facile? - Maman.
İçinde, her zaman karanlık olacağını sana göstermenin tek yolu buydu.
C'était le seul moyen de te montrer que quoi que tu fasses... les ténèbres seront toujours en toi.
Böyle olacağını sanmıyorum.
Je ne le vois pas comme ça.
Ne olacağını?
De quoi tu parles?
Burada olacağını söylemişti.
Elle a dit qu'elle serait là.
Bana ihtiyacınız olursa çatıda projemle ilgileniyor olacağım.
Je vais aller vérifier mon projet de science sur le toit Si quelqu'un a besoin de moi.
Benden haber alamadığında ne kadar streslendiğini biliyorum o yüzden bir süre uzakta olacağımı haber vermek istedim belki taşınabilirim de.
Je sais seulement... comme tu dois être stressé n'ayant pas de nouvelles de moi, alors je... voulais que tu saches que je vais peut être partie pour quelque temps, et que je vais peut être même déménager.
Ne yani, senin için burada daha kolay olacağını mı düşünüyorsun?
Quoi, tu penses que ça ira mieux pour toi ici?
Bunun zor olacağını söylemiştin.
Je croyais que vous aviez dit que ça serait difficile.
Değiş tokuştan sonra buluşmanın daha güvenli olacağını düşündü.
Elle pensait que ce serait plus sûr si on se retrouvait après la transaction.
Öyle olacağını biliyordum.
Je le savais.
O yüzden gerçeği söylemenin kimseye bir faydası olacağını sanmıyorum.
Je ne vois pas ce que la vérité pourrait faire de mieux.
Bunun basit bir devir teslim olacağını zannediyordum.
Je pensais qu'il s'agirait d'une simple récupération.
Bunun daha büyük problem olacağını düşünmüştüm.
Je pensais que ce serait plus compliqué.
Onlar ortadan kalktığında, hayatının nasıl olacağı.
Ce qu'elle serait, s'il n'y en avait plus.
Harika bir muhabir olacağını biliyordum ama uzaylı yanlısı düşüncelerini duyunca beni gömmenden korkmuştum.
Je savais que vous seriez une grande journaliste, mais après avoir entendu votre point de vue pro-aliens, j'ai eu peur que vous écriviez quelque chose d'acerbe sur moi.
En başından beri bunun olacağını biliyordun.
Tu savais ce qu'il allait se passer depuis le départ.
Açılan tüm cüzdanlarda şeffaflık olacağını garanti ediyorum.
Je vais faire en sorte que tu ais une vision sur chaque porte feuille ouvert.
Hiç düşündün mü, hayal ettin ya da inandın mı, bir şeyin gerçek olacağına yalnızca isteyerek?
N'as tu jamais pensé que si tu imaginais ou cru en quelque chose, ça devienne réalité... Simplement par la volonté?
Şu an buna inanmanın senin için çok zor olduğunu bliyorum. Ama inan bana bu günün sonunda, sen ve ben en iyi arkadaşlar gibi olacağız.
Je sais que c'est dur pour toi d'y croire, mais crois moi, à la fin de cette journée, toi et moi seront des meilleures amies.
Eğer keşfettiğim şey doğruysa, ne olacağını göreceksin.
Si ce que j'ai découvert est vrai, tu sais ce que ça veut dire?
- Orada güvende olacağını ne biliyorsun?
- Vous pensez y être en sécurité?
Ama sen de güvende olacağını söyle.
Mais dis-moi que ça va aller pour toi.
Geleceği tahmin edip neler olacağını söyle bakalım.
Prédis le futur. Dis-moi ce qui vient ensuite.
Çünkü bu toplantıya gelmemin tek nedeni açık büfe olacağının söylenmesiydi.
Je suis juste venu à ce concert parce qu'on m'a dit que c'était un buffet.
İki çocuğun cenazesinin üzücü olacağını nereden bilebilirdim ki?
Qui aurrait pu penser que des funérailles pour un deux enfants pouvaient être si déprimant?
Bana ihtiyacın olursa Schpankenbank'ında olacağım.
Très bien. Si tu as besoin de moi, je serai dans ton schpankenbank.
Söylemedim çünkü böyle olacağını biliyordum.
Je ne vous ai rien dit parce que je savais comment ça finirait.
Bunun ne zaman olacağını merak ediyordum.
Je me demandais quand cela arriverait.
Onunla daha güvende ve daha mutlu olacağını fark etmeni bekliyor.
Il attend que tu réalises que tu seras plus en sécurité et plus heureuse avec lui.
Başaramazsak denemiş olacağız.
Si nous n'y arrivons pas, on aura au moins essayé.
Hepimiz burada birilerinin ölebileceğini biliyorduk, ama hiç kimse bunun Ben olacağını düşünemezdi.
Nous savions tous que quelqu'un pourrait mourir ici. Mais personne n'aurait pu imaginer que çe serait Ben.
Bu görevdeki en büyük zorluğunuzun ne olacağını düşünüyorsun?
Quel sera votre plus grand défi lors de cette mission?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]