Pek iyi değilim translate French
487 parallel translation
Ama mesaj iletmede pek iyi değilim.
Mais je suis pas tres bon pour faire des messages.
Hızlı olun çünkü bu yasal mevzularda pek iyi değilim.
Depechez-vous parce que je ne suis pas tres au fait de ces trucs juridiques.
Pek iyi değilim.
Pas très bien.
Pek iyi değilim.
Je ne me sens pas si bien.
Dansta pek iyi değilim. Beni geriyor.
Danser, ça me rend nerveux.
Ben pokerde pek iyi değilim.
Je ne suis pas très doué pour le poker moi-même.
... çünkü farketmiş olacağın gibi pek iyi değilim.
Tu as dû Ie remarquer, je ne me sens pas très bien.
Aslında pek iyi değilim. Çok feci soğuk algınlığı kaptım.
Non, j'ai attrapé un rhume.
Pek iyi değilim.
Je ne me sens pas très bien.
Bu aralar pek iyi değilim.
Ça va pas fort.
Yok efendim. Pek iyi değilim.
Pas fort du tout.
- Bunu yapmakta pek iyi değilim.
Je ne suis pas très douée pour tout ça. Oui, je sais.
- Pek iyi değilim.
- Elle a la gueule de bois.
Pek iyi değilim.
Non, ça va pas.
Oyunda pek iyi değilim.
Souviens-toi que je suis mauvais perdant.
Bu konularda pek iyi değilim ama Doktor bu fosforik asit, değil mi?
Je ne suis pas très calé là-dedans, mais, euh, ce ne serait pas de l'acide phosphorique?
Pek iyi değilim, ama dakikada 60 kelime yazabiliyorum.
Mais je tape 60 mots à la minute.
- Pek iyi değilim.
- Pas trop bien.
Pek iyi değilim.
Je ne suis pas très bien.
Pek iyi değilim.
Pas fort.
Pek iyi değilim tatlım.
Pas trés bien.
Dinle Tess. Son zamanlarda pek iyi değilim.
Écoute, Tess, je ne me sens pas bien ces temps-ci.
Pek iyi değilim. Bir süredir pek iyi değilim aslında.
Je ne me sens pas bien depuis quelque temps.
Böyle şeylerde pek iyi değilim. Gerçekten.
Je ne suis pas très doué pour ce genre de choses.
Siz iyi misiniz? Pek iyi değilim.
- Vous allez bien?
- Pek iyi değilim.
Pas grand chose
Bu konuda pek iyi değilim.
Je ne suis pas très doué.
Biliyorum, tenis de pek iyi değilim, ama polo...
J'admets que je suis un peu rouillé au tennis, je suis meilleur au polo...
Pek iyi değilim.
Pas vraiment.
Bu konuda pek iyi değilim. Kur hesaplarını hiç beceremem.
Je compte mal et cette arithmétique bilingue est trop calée pour moi.
Ben pek iyi değilim, Elisa, Neyim var bilmiyorum.
Je ne me sens pas bien.
Haydi dostum. Bu işte pek iyi değilim.
Ce n'est pas mon fort.
Üzgünüm. Pek iyi değilim.
Pardon, je ne me sens pas très bien.
Korkarım, o işlerde pek iyi değilim.
Impossible, je n'en ai plus la force!
Pek iyi değilim.
Je ne me sens pas bien.
- Pek iyi değilim.
Pas très bien, non.
Ama o konuda da pek iyi degilim.
Mais je ne suis pas très douée.
- Son zamanlarda pek iyi değilim.
Je me sens pas très bien.
Pek iyi bir at binicisi değilim.
Je ne suis pas très bon cavalier.
İyi öğrendiğimden pek emin değilim.
Je ne suis pas sûr d'avoir tout compris.
Kim olduğunuzu biliyorum Bay Anderson. Yalnızca sizin için iyi bir arkadaş olabileceğimden emin değilim. Pek fazla...
Je sais qui vous êtes, mais ma conversation peut vous décevoir.
Benim pek de iyi bir herif olmadığımı düşünürler, değilim zaten.
Ils penseront que je suis pourri, et ils auront pas tort.
Sırf 20 günlük iyileşme süresini Albayın karısıyla geçirmek için savaş zamanı parmağına ateş eden biri de pek iyi sayılmaz. - Ben senin gibi değilim.
- Je ne suis pas comme vous.
Milo, görüyor musun pek de iyi bir oyuncu değilim.
Milo, vous voyez... je ne suis pas un très bon joueur.
- Korkarım pek iyi bir ev sahibi değilim.
Je crains de ne pas être un très bon hôte.
Ben pek iyi bir kalfa değilim.
J'en sais rien. J'ai jamais aimé être régisseur.
Frosty, ben bu işte pek iyi değilim.
Je ne suis pas très bon.
Pek iyi değilim aslında.
Pas très bien.
Pek emin değilim, efendim,... ama benimle gelseniz iyi olacak.
- Je ne suis pas tout à fait sûr. Mais vous feriez mieux de m'accompagner.
Bunun iyi bir fikir olduğundan pek emin değilim efendim.
Ce n'est pas une très bonne idée.
Kültürel bir bağlantı olarak ise, pek de iyi bir örnek değilim.
En tant que contact culturel, je ne suis pas très efficace.