Iyi değilim translate French
3,660 parallel translation
Dostum, bu aralar pek iyi değilim.
J'ai besoin de te parler. Je n'ai pas été bien ces derniers jours.
Döndüm ve pek iyi değilim.
Je suis de retour et mal.
Burunda hiç iyi değilim.
Oui. Je suis nul pour dessiner les nez.
Bıçak kullanmakta iyi değilim.
Je ne suis pas bon à couteaux.
- Ben ne o ne de oğlu için iyi değilim.
Je ne suis pas bon pour elle ou pour son fils.
Evde pratik yapmaya çalışıyorum, ama pek iyi değilim.
J'essaie de m'entraîner à la maison, mais je ne suis pas très douée.
- Bu işte hiç iyi değilim.
Je ne suis pas douée pour ça.
Pek iyi değilim aslında.
Non, je ne suis pas... je ne suis pas très bien, en fait.
Yüksek okul bitirmedim. Onun için yeterince iyi değilim.
Moi, j'ai même pas mon Brevet, je suis pas assez bien pour elle.
Bu arada ben hiç iyi değilim.
Et moi, je sers à quoi?
Ben pek... Ben pek iyi değilim.
Je ne vais pas très bien.
- Dino. - Hiç iyi değilim.
Je me sens mal.
Hayır Dino, iyi değilim ben. Hastaneye götür beni.
Non, ça m'inquiète, emmène-moi à l'hôpital.
Bilemiyorum. Hesap konusunda hiç iyi değilim.
Je ne sais pas, je suis nul en maths.
- Ben iyi değilim.
- Je ne vais pas bien.
Hapçılık konusunda iyi değilim.
Je ne suis pas à l'aise de devenir une drogué.
Önceden dediğim şey için... kendi başıma o kadar da iyi değilim.
A propos de ce que j'ai dit plus tôt... Je ne suis pas super bien tout seul.
Evet, Açıklama ; ben küçük oğlu için yeterince iyi değilim ve Zoe Hart'la olmasını istiyor.
Oui, l'explication est que je suis pas assez bien pour son petit garçon, et qu'elle veut qu'il soit avec Zoe Hart!
Ben pek iyi değilim geçici bir şey ama.
Ouais, Je... J'ai déraillé, casser, ou quelque chose du genre.
Pek iyi değilim.
J'ai connu mieux.
Buluşmada pek iyi değilim.
Ok, alors cartes sur table... Je suis pas si douée pour les rencards.
Beni sorarsan, eski kız arkadaşında kalıp da ertesinde telefonunu açmamandan ötürü hiç de iyi değilim.
Je n'aime pas que tu dormes chez ton ex, et que tu ne répondes pas au téléphone, au cas où tu demanderais.
Evet ben... Sadece... iyi değilim, hayır.
Oui, je suis juste... pas bien, non
Ve anlıyorum. Yeterince iyi değilim.
Je suis pas assez bonne.
Böyle baskı altında pek iyi değilim.
Ok, je ne suis pas très bon sous une telle pression.
Macintosh'ta sadece iyi olanların çalışmasını istiyorum ve senin yeterince iyi olduğundan emin değilim.
Je veux seulement des gens doués dans l'équipe Macintosh et j'ignore si tu es assez bon.
Bunun beş yaşında bir çocuk için iyi bir hediye olduğuna emin değilim.
Je sais pas si c'est très adapté pour un enfant de 5 ans.
Ben iyi biri değilim.
Je ne suis pas un homme bien.
Biliyorsun... Benim geçmişime bakarsak pek de iyi bir adam değilim.
Tu sais... si tu avais regardé mon histoire tu saurai que j'étais un homme de pari.
Aç değilim iyi.
Je n'ai pas faim. D'accord.
Bak, artık sevgilin olmadığına göre bu iyi bir fikir mi emin değilim.
Écoute, avec toi qui ne vois personne désormais, je ne sais pas si c'est une bonne idée.
Onun pek mantıklı olduğundan emin değilim ama bu adamlar fiyakalı mezarlar yapmayı iyi biliyorlarmış.
Je ne suis pas certaine que ça avait beaucoup de sens, mais bon sang, ces gars savaient décorer un tombeau!
- Bence idealistsin Justine niyetin de iyi ama buna hazır değilim. - Nasıl olacağını göster.
Montre-moi comment.
- İyi bir fikir... -... olduğuna emin değilim.
Je sais pas si c'est une bonne idée.
Senin en iyi kızın değilim. Bunu söylememe..
Vous savez, que nous ne sommes pas supposés...
İyi değilim.
Ca ne va pas.
Burada iyi şeylerden anlayan tek kişi ben değilim.
Je ne suis pas la seule ici à avoir l'œil pour les belles choses.
O kadar da iyi bir okuyucu değilim.
Je ne suis pas un si bon lecteur.
- Kasılma oluyor. İyi değilim.
J'ai de fortes contractions.
Hayir, iyi degilim.
Non, ça ne va pas bien.
- İyi falan değilim.
Apparemment je ne vais pas bien.
Onun en iyi arkadaşı değilim. Ondan nefret ettim. Sakin ol bakalım.
Skylar s'était, heu..., entichée de lui.
Ama her biri iyi ki o ben değilim diyor.
Mais chacun d'eux se dit : "Merci putain c'est pas moi"
Pek iyi değilim.
Je ne me sens pas bien.
Ben bugün biraz kendimde değilim, fakat iyi olacağım, söz veriyorum.
Je vais bien, ok, je le promets.
Ulaşabileceğimizden bile emin değilim. Ulaşsan iyi olur.
Vous êtes le meilleur et vous êtes le mieux placé.
- İyi bir arkadaş değilim.
Je suis une mauvaise amie.
Aslında kendimi iyi hissediyorum ama yine de emin değilim.
Je me sens bien, mais je ne sais pas.
Çok iyi bir golf oyuncusu değilim ve bunun, işime zarar verdiğini düşünüyorum.
Je ne suis pas le meilleur golfeur, et ça devient un problème pour mon boulot.
Sen bununla iyi olabilirsin ama ben değilim.
Et çà te va peut-être mais pas moi
Bunu iyi bir şekilde söylediğimden emin değilim.
Je ne suis pas certain que je dis ça dans le bon sens.
değilim 815
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi düşün 86
iyi de neden 21
iyi davran 17
iyi dedin 60
iyi değil 246
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi düşün 86
iyi de neden 21
iyi davran 17
iyi dedin 60
iyi değil 246