Sabahleyin translate French
827 parallel translation
Ama ellerimi bu sabahleyin yıkamıştım zaten.
"Je les ai déjà lavées, ce matin."
Sabahleyin, öğleyin, akşamleyin sıvışıp o sakatı görmeye gidiyorsun.
" Matin, midi et soir, tu cours chez cet infirme.
Sabahleyin o adamı ofisimde istiyorum.
Je l'attends demain à mon bureau.
Sabahleyin erkenden uğrarım.
Je viendrai vous chercher demain matin.
Sabahleyin Apia'ya gitmek üzere ayrılması bilim için büyük bir kayıp olmaz mıydı?
Ne serait-ce pas une grande perte pour la science s'il partait demain matin?
Bu gece için misafirperverliğimi kabul ederseniz sabahleyin güven içinde ayrılabilirsiniz.
Si vous acceptez mon hospitalité vous serez en sécurité jusqu'à demain
Sonra sabahleyin, sis inince... sessizce çekip gideceğiz, o burada kalıp bir sürü yem atacak ve az balık tutacak.
Au matin, quand le brouillard viendra, on filera, on le laissera appâter et prendre du menu fretin.
Sabahleyin bakarım.
Je verrai ça demain matin.
Söylediğim isimler ve numaralar, sabahleyin yol ekibine... katılmak için verandaya gitsinler.
Les numéros appelés, rendez-vous sous le porche pour les travaux routiers demain.
Eminim çok uykun vardır ve hemen yatmak istiyorsundur çünkü sabahleyin bir dersin var.
Vous devez sans doute vous lever de bonne heure.
Sabahleyin babanı getirmek için Baltimore'a gideceksin.
Tu vas demain a Baltimore pour ramener ton pere.
Sabahleyin oraya gitmek istemiyorum.
Je n'ai pas envie d'y aller.
Sabahleyin göndermem gerekti.
J'aurais dû l'envoyer ce matin.
- Bunu sabahleyin konuşalım mı?
Nous en reparlerons demain matin.
Bilmiyorum ama sabahleyin onu asacaklar.
Aucune idée, mais on va la pendre.
Sabahleyin ilaç ormanına gidiyoruz.
Demain, chercher remède.
Teşekkür ederim. Sabahleyin size bir çek gönderirim.
Je vous enverrai mon chèque demain matin.
Gitsem iyi olur. Sizinle sabahleyin görüşürüz Bayan Hunt.
Je dois partir, on se verra demain.
Sizinle sabahleyin görüşürüz.
À demain matin.
- Sabahleyin sana telefon edeceğim.
- Je t'appelle demain matin.
Cüzdanındaki bilete bakılırsa sabahleyin Martinik'ten ayrılacakmış.
Selon le billet sur lui, il allait partir à l'aube.
Dr. Middleton belki de sabahleyin uğrar.
Dr Middleton viendra peut-être demain matin.
Bu gece buradaki boruya gaz vermek zorundalar... Yoksa sabahleyin vatandaş çalışmaya zor başlar.
Ils vont s'assurer qu'il y ait une conduite de gaz ici ce soir, ou les hommes ne pourront pas travailler demain matin.
Sabahleyin onu büroma gönderirsin, değil mi?
Faites-le livrer à mon bureau demain matin.
- Evet. Sabahleyin erkenden.
- à la première heure.
Sabahleyin, seni Darjeeling'e götürecek atları ve hademeleri bulacağım.
Au matin, des porteurs vous mèneront à Darjeeling.
Sabahleyin uyandığında... kendini böyle aptal durumuna düşürdüğüne pişman olacaksın.
Au réveil, vous regretterez de vous être ridiculisée.
Gine de sabahleyin onu burada buldum.
Ça s'est fini par une porte claquée.
Sabahleyin konuşuruz bunu.
On en reparlera demain.
Sabahleyin Özgürlük Anıtı olmaya... öğleden sonra ise... bir kaz sürüsü ile güneye uçmaya ne dersin?
Aimerais-tu être la statue de la Liberté le matin... et une oie qui vole vers le sud l'après-midi?
Eşyalarını sabahleyin topla, benimle otelde buluşursun, başarabilirsen.
Rendez-vous à mon hôtel et on file. Si tu y tiens...
Tarzan sabahleyin yavruları geri alır.
Tarzan reprendra lionceaux demain.
Balıklar ya öğleden sonra sen yokken, ya da sabahleyin oltaya vuruyor...
Si tu sors l'aprês-midi, ils sont là le matin...
Sabahleyin Horten'lara uğrayacağım anne.
Je vais chez Horten demain matin.
Gergin değilsin, değil mi canım? Gergin değil. - Seninki sabahleyin beni aradı mı?
Mais pasteur Galsworthy... nous n'avons pas répété.
Sabahleyin, çocukların nehirde sürüklenen dalları toplamak için burada olacağını size söylemiştim.
On vient demain pour ramasser le bois.
- Sabahleyin sevgilim.
Nous discuterons demain matin.
Tamam, ama sabahleyin saat dokuzda radyoda olmak istiyorum.
- Puis-je partir?
- Sabahleyin oraya gelip orada kalacaktır.
Ne vous méprenez pas. Il reviendra et restera à son poste.
Sabahleyin taahhütlü bir mektup alacaksın.
demain vous aurez une lettre recommandée.
Ve hava böyle devam ederse sabahleyin de Plymouth'u.
Et si le temps se maintient, Plymouth demain matin.
- Evet, farkındayım ve onu tutukladık da. O ve Gordy Miller'ı bu sabahleyin.
Je sais et on a arrêté Castro et Gordy Miller, tôt ce matin.
Sabahleyin araba geldiğinde bizi bırakırlar mı sence?
Tu crois qu'ils nous laisseront aller après l'arrivée de la diligence demain?
Dikkat edin sabahleyin bunu aşırı şişirmeyin.
Ne le gonflez pas trop.
- Sabahleyin görüşürüz Ed.
À demain, Ed.
Sabahleyin Lowood hakkındaki hayallerimin paramparça olduğunu görerek uyandım.
Lorsque je me réveillai, ce fut pour découvrir mes rêves anéantis.
Öyleyse sabahleyin burada olacak mısınız? Elbette.
- A demain, alors?
Sabahleyin otelinize bir tane gönderirim.
Je vous l'enverrai.
Şöminenin önünde yatıp dinlenin, sabahleyin dinç bir başlangıç yaparsınız.
Quelle heure est-il?
Kafamı dinlendireceğim. Sabahleyin uyandığımda bu rüya doğan güneşte kaybolan buğu misali yitip gidecektir.
Je me reposais, et le rêve serait oublié au matin, comme la brume se dissipe au soleil levant...
Ancak sabahleyin rüyamın anısı rahatsız edici seviyede canlıydı.
Mais au matin, le souvenir de mon rêve troublant était bien présent...
sabah 162
sabaha 19
sabah 5 44
sabah 6 54
sabah 4 42
sabah 9 27
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127
sabah 10 40
sabaha 19
sabah 5 44
sabah 6 54
sabah 4 42
sabah 9 27
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127
sabah 10 40
sabah 3 24
sabah 11 17
sabahları 23
sabah 7 50
sabah mı 28
sabaha görüşürüz 62
sabahın 4 22
sabahın 3 17
sabahın 5 20
sabah ilk iş 20
sabah 11 17
sabahları 23
sabah 7 50
sabah mı 28
sabaha görüşürüz 62
sabahın 4 22
sabahın 3 17
sabahın 5 20
sabah ilk iş 20