Sakın ha translate French
261 parallel translation
- Sakın ha.
- N'entre pas.
Sakın ha!
N'y pense même pas.
Sakın ha!
Tu ne devrais pas.
- Sakın ha!
- Pas ça!
Sakın ha. Bırak olduğu yerde kalsın.
Laisse-le où il est.
- Sakın ha geleyim deme.
Surtout pas!
Sakın ha anneni üzme, biliyorsun çok hassas bir kadın.
- J'espère que tu vas pas encore faire crier ta mère. Tu sais bien qu'il faut la ménager.
- Deneyin bakalım. Ama yüksek sesle, herkesin duyabileceği kadar! Sakın ha!
Insistez donc mais à voix haute, que tout le monde entende mais vous aurez du mal à me convaincre.
Sen de sakın ha endişelenme.
Et ne t'en fais pas.
Bize oda ısısında bir beaujolais hazırlayın! Ne oldu? Asla, sakın ha, asla!
voyons, jamais, à la température de la cave!
Sakın ha!
Surtout pas.
Sakın ha, şimdi ağlayayım deme.
Allons, ne pleure pas.
Sakın ha, bırak ya! Açlık davasına diyorum ya bu. Abi!
Mon ventre gargouille de faim.
Sakın ha endişelenme Charley. Payını istemiyorsan onu senin için almaktan mutluluk duyarım.
Si tu ne veux pas ta part, je la prends avec plaisir.
Sakın ha, bu kız casus.
Non, c'est une espionne.
Sakın ha, hele ki bugün!
Faut-il vraiment?
Sakın ha..... çünkü Güç'tür benim dostum.
Tu ne devrais pas. Car mon allié est la Force.
Sakın ha.
Ne faites pas ça.
Sakın ha...
Si tu oses...
Bayan McFly, "Bayan" demeyi sakın ha unutma.
C'est Mme McFly. N'oubliez pas : " Mme.
Sakın ha yavrularım, bu hususta ona ilişmeyin.
Je vous défends de l'entreprendre encore sur ce point, mes enfants.
Sakın ha, burada olmaz.
Faut pas.
Deebs mevzusuyla ben ilgilenirim, patron. Hiç yorulmam. Sakın ha.
Je peux continuer à chercher Deebs, je suis infatigable.
Sakın ha içeyim deme!
Tu es trop jeune pour boire.
Haldol olmaz! Haldol istemem. Sakın ha!
Je ne veux pas d ´ Haldol!
Sakın ha gerçekten bir Yahudi kızına tutulmayasın.
Pas elles. Dieu vous épargne du goût des Juives.
- "Kadın, Uzak Dur, Sakın Ha" şiiri.
- Ton poème "Femme, flamme, drame".
Sakın Ha
Ouah, le drame
Sakın ha
Ouah, le drame
Benden önce olmaz, sakın ha.
Pas avant moi!
Sakın ha! Sakın fenalık geçirme!
Je vous interdis de me lâcher.
Sakın ha!
Tu n'y penses pas!
Şaka mı, sakın ha.
Ne plaisantes pas. Viens.
Sakın ha.
Oublie...
Sakın ha!
N'y pensez même pas!
Sakın, sakın ha Ann.
Ne pleure pas.
- Sakın inanma, ha?
- Ne le croyez pas, hein?
Ama gelin, yeniden, ant için Tanrı'nın önünde. Hiçbir zaman, davranışlarım ne kadar garip olursa olsun, çünkü olur ya, bundan sonra, kendimi deli göstermek isteyebilirim, beni bir başka türlü görünce, sakın kuşku uyandıracak laflar etmeyin : "Ha, ha, anlıyorum." gibi. "Bir söylesek, bir bilseler." Ya da bunlara benzer manalı sözlerle bir şeyler biliyor görünmeyin.
Mais, si bizarre que soit ma conduite, même si je juge bon d'affecter la démence, jurez-moi de ne jamais insinuer que vous savez quoi que ce soit à mon sujet.
- Gider önlerim gelmelerini, hazır değilsiniz diye. - Sakın ha!
Je dirai que vous êtes las.
Sakın ha!
Cela va payer mon voyage.
Sakın ha.
Allons.
Sakın ha! August.
Reste tranquille Auguste.
Sakın anneme size anlattıklarımı söylemeyin ha..
Ne lui racontez pas cette histoire.
– Para kesesini kaybeden son zavallı salağı ziyaret etmeye! - Sakın ha, rahibe atkını unutma.
- N'oublie pas ta cornette!
Hayır, hayır, sakın ha!
Merveilleuse idée.
Peg, bu arada sakın değerli bir kaç kuruş katkı filan yapayım deme. Zaten evde çok yoruluyorsun! Şimdi kanepenin uçup, tavana çarpmasını engelle!
Elle vit ici, elle a des cheveux oxygénés et ne sait pas écrire "Ha ha".
Hey, Küçük Ben. Sakın yakma ha.
Salut, Ben.
Sakın ha!
Ne pleure pas!
Sakın ha!
Pas question.
Sakın ha!
Je vous l'interdis.
Ah, sakın ha bu da yapay geldi deme bana!
Ne me dis pas que tu jouais faux!