English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Haber

Haber translate French

49,191 parallel translation
Montgomery Polis Merkezine haber verin.
Contactez le comté de Montgomery.
Bu... bu harika bir haber.
C'est une bonne nouvelle.
Bu harika bir haber.
C'est une bonne nouvelle.
- Harika haber, tebrik ederim.
Génial. Félicitations. Merci.
Nihayet iyi bir haber aldım.
Enfin une bonne nouvelle.
Birisi New York'taki bütün haber istasyonlarına bir video göndermiş.
Quelqu'un a envoyé une vidéo à tous les médias de New York.
İyi haber Grace'in sevgilisiyle tanışabilirim.
La bonne nouvelle, je vais peut-être rencontré le petit ami de Grace.
- Rehinelerden haber var mı?
- Un message sur les otages?
Haber veririm.
Je te tiendrai au courant.
Oğlumdan haber var mı?
Des nouvelles? sur mon fils?
Sanırım iyi haber atık sınıf velisi olmaman, yani bu bir kazanç.
J'imagine que la bonne nouvelle, c'est que t'es plus délégué, donc... t'as gagné.
En son haber aldığımda buraya gelmek için bir gemi kiralamaya çalışıyordu.
Aux dernières nouvelles, il essayait d'affréter un navire pour revenir ici.
Sadece haber vermek istedim.
Je te mets au courant.
Öğrenince haber verin.
Dis-le-moi dès que tu le sauras.
Bir şey bulursanız, haber verin.
Si tu découvres quelque chose, tu me tiens au courant?
Bunu söylediğime inanamıyorum ama haber falan izleyebilir miyiz?
J'en reviens pas de dire ça, mais on peut mettre les infos ou autre chose?
- Onlara haber vereyim.
- Je vais les chercher.
Gösterge falan lazım olursa haber ver.
Dis-moi si tu as besoin de conseils.
Ama yine yapacak olursan lütfen haber ver ki videoya çekebileyim.
T'as le droit d'avoir une femme de ménage.
Tanrılar, Ragnar'ın birçok oğlu olacağını haber vermişlerdi.
Les dieux avaient prédit à Ragnar de nombreux fils.
İmparatorun sağlığı kötüleşirken saraya haber gönderildi.
La santé de l'empereur se dégradant, on fait envoyer la nouvelle au palais.
Kocasının ölüm haberiyle yıkılan Faustina oğlunun tahta hazır olmamasından korkuyordu ve ayrıca haber senatoya varmadan plan yapması gerektiğini biliyordu.
Bouleversée par l'annonce de la mort de son mari, Faustine craint que son fils ne soit pas prêt pour le trône. Elle se doit d'agir vite, avant que la nouvelle n'atteigne le sénat
Ama Roma ordusu saflarını kaybederken Marcus Aurelius'a yaşanan sıkıntılarla ilgili haber yolladı.
Mais alors que l'armée romaine perd du terrain, il fait prévenir Marc Aurèle des difficultés grandissantes.
Cumhurbaşkanı'na haber verecek miyiz?
Devons-nous en informer le président?
Onarım çalışmasının başarısız olduğuna dair üzücü bir haber aldık.
Le travail de restauration a échoué.
Haber değeri ne?
Pourquoi on parle de ça?
Bu iyi haber.
Tant mieux.
Avını yalnız yakalayınca bir daha kimse Trol avcısını göremeyecek veya ondan haber alamayacak.
Quand il s'emparera de sa proie tout seul, plus personne n'entendra parler du Chasseur de Trolls.
- Bana haber mi getirdin?
- Tu m'apportes des nouvelles?
Yapabileceğim bir şey olursa haber verin yeter.
Dites-moi si je peux faire quoi que ce soit.
Ortak bir arkadaşımızdan haber aldım. Bay Rot'tan.
J'ai reçu une information d'une connaissance commune, M. Rot.
- Bir şey bulursak haber veririz, tamam mı?
- On te dira si on a trouvé un truc.
Bunun bir fotoğrafı haber minibüsleri, siyah helikopterler, ve senin ameliyat masasında olman demektir.
Une photo de ça, et les journalistes et hélicoptères vont débarquer. Et toi, tu vas te retrouver sur une table de dissection.
Diğer krallıklardan haber var mı?
Qu'en est-il des autres royaumes?
Ne haber?
Ça gaze?
Ve Serena, benden haber almazsan unutma, dokuzu tuşla.
Oh, Serena, si tu n'as pas de mes nouvelles, compose le neuf.
- Haber var mı?
- Tu as des nouvelles?
Andy'den haber var mı?
Des nouvelles d'Andy?
Evet. İlk fırsatta sana haber...
Je te tiens au courant dès que...
- Ne? Ve bütün yarım kalan işlerini bitirdikten sonra bir daha haber alınmamak üzere para ile birlikte ortadan kaybolacaksın.
Et quand les derniers détails seront réglés, tu vas disparaître avec l'argent et plus jamais faire parler de toi.
Saklanacak güvenli bir yer bulduğunuzda bana haber verir misiniz?
Vous voudrez bien me dire quand vous serez en lieu sûr?
Ama iyi haber şu ki bu yıl 3 eleman alacağız.
Mais la bonne nouvelle, c'est que cette année, on a trois postes à pourvoir.
- Mitch'e haber vermeliyiz.
- Il faut le dire à Mitch.
İyi haber.
Bonne nouvelle.
Kötü haber.
Mauvaise nouvelle.
Ama her görüştüğümüzde kötü haber veriyorsun.
Et, chaque fois, ça ne rate pas, c'est des mauvaises nouvelles.
Pekala Ankor, yerini alınca haber ver. Partiyi başlatalım artık.
Ankor, dis-moi quand tu seras en position, et on va commencer.
Peki, ne durumda olduğunu haber et.
Tu me tiendras au courant.
Yalnız olduğunda haber ver.
Dis-le-moi quand tu seras seul.
Tamam, ben haber vereyim.
Je monte devant.
Senden ne haber?
Et toi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]