Sağlık translate French
9,099 parallel translation
Suyu kirletmenin bedeli, emeğin bedeli, pencerelerdeki demir kafeslerin bedeli, fabrikada yangın çıktığında insanların ölmesine neden olan sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimi olmayan çiftçilerin bedeli.
Le prix de la pollution de l'eau, de la main d'œuvre, des barreaux aux fenêtres, des gens qui meurent dans un incendie d'usine, des agriculteurs qui n'ont pas accès à l'éducation et aux soins médicaux.
"Ayrıntılı Yorumlarla Çin Biberinin Sağlık Üzerinde Potansiyel Yararlarında Arı Sütünün Değeri" monografımda belirtilen de arı sütünün iyileştirici güçleriydi.
Son pouvoir curatif est le sujet de ma monographie Les Vertus de la gelées royale suivi de Commentaires sur les qualités médicinales de la cendre épineuse.
Kumar oynamak iyi bir şeyse, çocuklara sağlık sigortası yaptırabilirim.
Si les jeux de hasard sont autorisés, je vais souscrire à une assurance santé pour les enfants.
- Bildirmek istediğiniz herhangi bir sağlık sorununuz var mı?
Avez-vous des problèmes de santé? Non.
Bazı sağlık sorunları var ve yani ciddi bir durum yok ama bilirsin.
Elle a eu des problèmes de santé... Rien de sérieux, mais...
Son yıllarda sağlık konusunda daha bilinçli davranmaya çalışıyorum.
J'essaie de faire attention à ma santé pour mes vieux jours.
- Sağlık sorunları yüzünden mi?
Santé?
Zaten elimizde sağlık sorunu olan birisi var.
Nous avons une urgence médicale sur planche déjà.
Şüpheli davranışları Sağlık ve Emniyet'e bildirin.
Signalez toute activité suspecte à Santé et Sécurité.
Sağlık ve Emniyet yetkilileri ilişki yaşayan iki kişiyi yakaladı.
Santé et Sécurité a maîtrisé deux individus pratiquant l'accouplement.
Bir ay önce Sağlık ve Emniyet sizi mesai sonrasında görüşürken görmüş. Gözünü onlardan ayırma dediler.
Un soir, Santé et Sécurité vous a vu sur l'interface de Nia, on m'a demandé de vous surveiller.
Birlik, KDS'de talimatlara uygun olmayan şekilde çalışan üç şahsı ihbar eden Sağlık ve Emniyet yetkililerini tebrik ediyor.
Le Collectif félicite le membre de Santé et Sécurité n ° 22564943 d'avoir signalé trois individus agissant contre le protocole.
Zorunlu SOS testi tüm SE çalışanları ve sağlık çalışanları için de en kısa zamanda başlayacaktır.
Le test du SOS devient obligatoire pour les membres de Santé et Sécurité et le personnel médical.
# Kısayım ama sağlıklıyım #
♪ Je suis petite mais en bonne santé ♪
Angela'nın sağlık raporları da geldi.
On a les résultats du rapport médical d'Angela.
- Mannings, sağlık çantasını getir!
- Mannings, kit de soins!
Her şey olağanüstü Pam, eline sağlık.
Tout est délicieux, Pam.
Üstüme iyilik sağlık baba!
Franchement, papa!
Ambulanstaki sağlık görevlisi, çiçek tarhında olduğunu söyledi.
Les ambulanciers l'ont trouvé dans un par-terre de fleurs.
Avukatlar... Aslında biraz sağlık sigortası gibiyiz.
Nous sommes comme une couverture santé.
Sosyal Güvenlik, Sağlık Sigortası, ve Sağlık Yardımı gibi kanımızı emen tüm yardım programlarının masaya yatırılmasını istiyorum ve bu hiç yeterli değil.
Sécurité sociale, Medicare, Medicaid, toutes les prestations sociales qui nous vampirisent, on repose tout à plat, mais ça ne va pas assez loin.
Hatırlıyor musun? Onu birlikte tedavi edip sağlıklığına kavuşturacaktık.
Tu te souviens qu'on avait dit qu'on allait s'en occuper et le remettre en forme ensemble.
- Selam. Kızma ama bize tiksindirici sağlıksız bir kaç bir şey aldım.
T'énerves pas, mais je nous ai pris quelques compensations malsaines.
Eline sağlık.
Vous avez bien agi.
Ronald Kray'in aklı 26 yıllık psikiyatristlik hayatımda gördüğüm en sağlıklı akıl.
Ronald Kray est l'homme le plus sain d'esprit que j'ai rencontré lors de mes 26 ans de pratique en psychiatrie.
Su ve sağlık hizmetleri.
Eau et Santé publique.
- Sağlık sorunlarım var, evet.
J'ai eu des problèmes de santé, oui.
Ciaran Donnelly'nin kampçılık dükkânında derhal sağlık ekibi ve ambulansa ihtiyaç var.
- Putain. On a besoin de secours immédiat. Boutique de Ciaran Donnelly.
Ekibin sana olan desteğini gördü ve, sana olan hisselerinin artık sağlıklı olmayacağına karar verdi ve çekildi.
Il a vu que l'équipage vous soutenait envers et contre tout, il a compris que son ressentiment envers vous était devenu un obstacle pour rester parmi eux.
- O zaman bunu ulusal sağlık tehlikesi ilan ediyorum.
Dans ce cas je déclare une menace pour la santé nationale. - Doux jésus
Onu aldığımızda sağlık durumu kötü olabilir.
Il pourrait être alors dans un sale état.
Kip artık iyi beslenmiş ve sağlıklı bir genç erkek.
Kip est maintenant un enfant en santé et bien nourri.
- Evet. - Mike sağlıklı olmaya çalışıyor. Bir patates ıslık çalmaya çalışıyor gibi.
Mike qui veut maigrir, c'est comme une patate qui veut siffler.
Ya da, bu konuda bir kulak misafiridir. Bu düzen hakkında konuşuyorum. Bir ay önce sağlık bakanlığından onay aldılar.
Ou peut-être qu'il a entendu un chercheur parler d'une découverte en cours de validation par la FDA.
Acil ilk yardım gerekiyorsa lütfen en yakın sağlık servisine başvurun.
Si votre état nécessite une assistance médicale, merci de vous rendre au poste de soins le plus proche.
Sağlık puanını aşıyor. Papazın baygındı.
Ça dépasse tes points de vie, ton prêtre est inconscient.
Blue Cross'daki hergeleler sizin sağlık çıkarlarınızın değerinin içine ediyorlar.
Donc, le chiant du Blue Cross augmente les taux de vos prestations de santé.
Kazandığım her para yemeğe, kiraya evdekilerin ihtiyaçlarına ve babamın sağlık faturalarına gidiyor.
Chaque centimes va pour la nourriture, le loyer, produits pour la maison, Les médicaments de mon père.
Bayanlar ve baylar kendi rızam ve isteğim doğrultusunda sizlere aile ve sağlık sorunları sebebiyle meclisteki görevimden istifa ettiğimi bildirmek isterim.
Mesdames et messieurs, c'est en pleine possession de mes facultés mentales et physiques que je vous annonce ma décision de renoncer à mon mandat au sein du Congrès de la République, pour des raisons de famille et de santé.
Efendim, bu çiftte B-47 sağlık formundan yok ve I-435 kimlik kağıtlarından da aynı şekilde.
Monsieur, ils n'ont ni le formulaire sanitaire B-47 ni les papiers d'identité...
Tebrikler! Sağlıklı olduğu sürece erkek mi kız mı olacak farketmez.
Fille ou garçon, du moment qu'il a la santé.
En önemli olan şey sağlık.
Il y a pas plus important que la santé.
Stevie, istemediğinden emin misin? Sağlık için faydalı.
T'es sûr que t'en veux pas?
Sağlık ve Emniyet için çalışmak zaten yeterince zor.
Travailler pour Santé et Sécurité, c'est déjà dur.
Onlar da sürekli "Hayır, sigara içmekle sağlığınıza zarar vermek ya da hastalık kapmanız arasında bir bağlantı yok." demişlerdi.
"entre cigarette et mauvaise santé " ni aucune maladie. "
Kulakları geniş bir duyma alanına sahipler. En kısık sesleri bile duymalarını sağlıyor.
Ils ont une ouïe plus developpée, leur permettant d'entendre le moindre son
Hastalığıyla sağlığıyla bolluğuyla kıtlığıyla hem de.
En temps de festin et de famine, de transformation, de révolte, de célébration.
Seni kısa sürede sağlığına kavuşturacağız.
On te remettra sur pied en un rien de temps.
Akıl sağlığımızın devamı için bunu sık sık yapmalıyız o halde. 26 yaşında olduğuna emin misin?
Non du réconfort et on devrait le faire souvent pour garder notre bon sens.
Ağzına sağlık!
Bien dit!
Bizim tek kullanımlık birer birey gibi davranmamıza olanak sağlıyor.
Ça nous permet de pouvoir traiter les autres comme jetable.