English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Sağlıklı

Sağlıklı translate French

6,850 parallel translation
Sağlıklı düşünüyor olsaydın, Washington'a seninle konuşmaya neden geldiğimi sorardın.
Si vous étiez sobre, vous m'auriez deja demandé Pourquoi je suis venu a whashington pour vous parler.
Önceden bana sağlıklı yaşam tavsiyeleriyle gelseydiniz ses tonumda bir daha bu konuyu açma şevkinizi kıracak bir şey bulurdunuz.
Si dans le passé vous avez essayé de me donner des conseils pour vivre sainement, quelque chose dans le ton de ma réponse aurait pu vous inciter à ne jamais recommencer.
Gayet sağlıklı.
En bonne santé.
Sadece diyorum ki, şimdi onların yumruklaşmasına izin vermen uzun vadede onlar için daha sağlıklı olacak.
Je dis juste que, les laisser se taper dessus maintenant leur sera bénéfique sur le long terme.
Öfkelerini boşaltmalarına izin vermek Onlar için uzun vadede daha sağlıklı olacak.
Les laisser se taper dessus maintenant va être bénéfique pour elles sur le long terme.
İnsanlar hep bizim hep şehir dışında yaşarken nasıl da sağlıklı olduğumuzu düşünüyorlar ama su olması gerektiği kadar iyi değil.
Les gens croient toujours que nous vivons sainement à la campagne, mais l'eau n'est pas aussi bonne qu'elle devrait l'être.
O yüzden lütfen göründüğü gibi mükemmel ve sağlıklı kalmasını sağlayın.
Alors assurez-vous qu'elle reste aussi parfaite et en bonne santé qu'elle n'y parait.
Hem bedenen hem ruhen sağlıklı kalıyorlar.
Ça entretient l'esprit et le corps.
Burada kalabilirdi, çağırılana kadar güvende ve sağlıklı olurdu.
Il aurait pu rester ici, en sécurité, jusqu'à ce qu'ils viennent le chercher.
Bu kadın sağlıklı çocuklarını köprüden aşağı attı.
Femme et cette femme a jeté ses enfants en parfaite santé d'un pont.
Oldukça sağlıklı.
En parfaite santé.
Başka hiçbir anne sizin kadar sağlıklı yiyecekler hazırlamıyor.
Aucune des autres mères ne fait d'en-cas aussi diététique.
Hiçbir sebep yokken, tanıdığım en sağlıklı insanlardan biri benden tüm servetini dağıtmamı istedi böylece öldüğü gün, geriye hiçbir şey kalmamış olacaktı.
Sorti de nulle part, un mec le plus sain d'esprit m'a demandé de commencer à disperser sa fortune pour qu'à sa mort il n'en reste plus rien.
Ne kadar kötü görünsemde ondan daha sağlıklı göründüğümü biliyordum.
Quel que soit mon état, j'aurais toujours eu l'air plus en forme que lui.
Sağlıklı sütüm.
Je ne mange plus de laitages.
Bende sağlıklı süt.
Moi non plus.
Faaliyet yolun sağlıklı değil.
C'est pas sain, ta manière d'opérer.
Bu hiç sağlıklı değil.
Ce n'est pas sain.
İnkar etmekten daha sağlıklı bir tepki.
Je crois que c'est un mécanisme d'adaptation sain, pas comme le déni.
Bayan Pulaski, sorun etmezseniz daha sağlıklı olması açısından bu konuşmayı dışarıda yapabilir miyiz?
Si ça ne vous dérange pas, Mlle Pulaski, ce serait mieux d'avoir cette conversation dehors?
Çok sağlıklı görünüyor.
Il est néanmoins en parfaite santé.
Yüzyıllardır, sağlıklı akciğerleri çürümüş dokular hâline getiriyor.
Depuis des centaines d'années, ça a changé des poumons sains en tissus se décomposant.
Ve çok sağlıklı.
Et il est parfait.
Fiziksel olarak sağlıklı ama geçen sene geçirdiği bir araba kazasından sonra düzenli panik atağı olmuş.
Il semblait aller bien physiquement mais il souffrait de... Nous y sommes. "Crises de panique après un accident."
Sağlıklılar da ama eski başkentten Hisar Kent'e yol kaç gün sürer?
De bons chevaux. Combien de jours à cheval séparent l'ancienne capitale de la Cité Fortifiée?
Beni sağlıklı tutacağını söylerdi.
Elle disait que c'était bon pour la santé.
Bebek sağlıklı olduğu sürece sorun yok yani.
Hey, tant que le bébé est en bonne santé.
Ben sağlıklı beslenmeye çalışırım Gloria.
J'essaye de manger sain, Gloria. Tu es comme un élan.
Çok sağlıklı bir fırsat değil.
Il y a peu de chances.
Müşterilerim ürünü zarar görmemiş ve sağlıklı istiyorlar.
Mes clients veulent leur marchandise intacte et en bonne santé.
- Sağlıklı olanlar için, muhtemelen evet. Ama hastalar için?
Pour les personnes en bonne santé probablement, mais pour les malades?
Burada bir şeyler olmalı.. Melanie'nin sağlıklı olduğunu gösteren.
Il doit y avoir quelque chose là-dedans qui montre Melanie en bonne santé.
- Bu, uzun süreli sağlıklı yaşam kartın.
Ceci, mon ami, c'est votre ticket pour garder une bonne santé.
Şu anda çok daha sağlıklıyım.
Je suis beaucoup plus sain maintenant.
Flynn, sağlıklı düşünmüyorsun.
Flynn, tu ne penses pas clairement.
Sağlıklı düşünmek?
Penser clairement?
Hayatımda hiç bu kadar sağlıklı düşünmemiştim.
Je n'ai jamais pensé aussi clairement de ma vie.
Hayatta başarının sırrı sağlıklı bir evliliktir.
Plus de vin pour Hakim. Non, c'est bon, merci. Non, ce n'est pas assez bon.
Sağlıklıdır.
C'est bon pour la santé.
Sağlıklı.
En bonne santé.
Göz sinirlerinde hasar kör noktalara, acıya ve görüntüde kaymalara yol açabilir. Ama sinirleriniz sağlıklı görünüyor.
Un dommage sur le nerf optique peut causer des tâches aveugles, de la douleur, et une vision distordue... mais vos nerfs ont l'air en bonne santé.
Aslında sağlıklı olanı bu kadar üzerine düşmemek, odaklanmamak.
En fait ce serait plus sain de ne pas être collés l'un à l'autre.
Benim açımdan, bu sağlıklı beslenme idi.
Pour moi, il était saine alimentation.
Düşük yağlı diyetin sağlıklı bi diyet olduğu fikrini kurumsallaştırdık.
Nous institutionnalisé cette idée qu'un régime alimentaire faible en gras est un régime alimentaire sain.
Aksi şekilde sağlıklı olan yiyeceklerden yağı kaldıracağız, ve bunu yaparken de kalorilerin yerine bir şey koymamız lazım, Doğru bir tat hissi vermiyor olduğumuzdan emin olmalıyız.
On va enlever la graisse des aliments en bonne santé, et quand nous faisons cela, nous devons remplacer les calories, nous devons nous assurer que nous avons la sensation en bouche droite.
Oldukça normal ve sağlıklı bir tansiyonun var... 121 ve 79.
Donc, vous avez vraiment normal, la pression artérielle saine - 121 sur 79.
Kan testlerim çok sağlıklı bir karaciğerim ve çok düşük seviyede trigliseridim olduğunu gösteriyor, trigliserid kan dolaşımındaki yağdır, ve şükürler olsun ki herhangi bir insülin direnci veya şeker hastalığı belirtisi yok.
Mes tests sanguins ont montré un foie très sain, un niveau de triglycérides très faible, qui est la graisse dans le sang, et, heureusement, aucun signe de résistance à l'insuline ou le diabète.
Ben McKenzie, Gordon rolü için biçilmiş kaftan çünkü kendisi gerçekte de dürüst ve dayanıklı biri geçmişe uyum sağlayabilen davranışları onun bu rolde parlamasına olanak sağlıyor.
Ben McKenzie est parfait pour le rôle de Gordon parce qu'il a cette sorte d'intégrité et de force naturelle... des valeurs un peu vieux jeu qui transparaissent vraiment dans son jeu.
Bu yazdığım satırlara bakıp, onları tekrar tekrar okuyorum ve mantıklı düşünmemi sağlıyorlar ama her geçen gün daha az düşünür oluyorum.
Je relis ce que je viens d'écrire. En regardant ces mots, j'ai l'impression qu'ils n'ont pas de sens. et chaque jour qui passe, j'en suis de moins en moins certaine.
Kalbi gayet sağlıklıymış.
Son coeur était en parfait état.
Artık yiyecek tedarikimizi doyurmakta olan şeker ile sağlığımız üzerindeki etkilerine ilişkin var olan sürekli kafa karışıklığının yanında, bazı cevaplar almanın tek gerçek yolu benim tekrar şeker yemeye başlamamdan ve bunun vücuduma ne yaptığını görmekten geçiyor.
Avec le sucre maintenant saturant notre approvisionnement alimentaire et la confusion constante sur ses effets sur notre santé, la seule façon d'obtenir des réponses est pour moi de commencer à manger du sucre à nouveau et voir ce qu'il fait à mon corps.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]